PANKARTIMIZI VERMEYİZ
Bugün yaşadığımız durumu anlatmak istiyorum.
Bugün Gebze Cumhuriyet meydanında bazı partilerin mitingleri vardı. Bizim bulunduğumuz zamanda da saadet Partisi’nin mitingi vardı. Benimle birlikte bir arkadaşım daha mitingin biraz uzağında, “Salih Mirzabeyoğlu’na özgürlük!” diye pankart açmak istedik ki, açtıkta. Açtığımız andan itibaren halkın fazlasıyla ilgisini çekti. Herkes yapılan bu hukuksuzluktan dert yanıyordu ve gelen geçen pankartımızın fotoğrafını çekiyordu. Resimlerimizi çeken bir başka adam daha vardı. Sonradan öğrendiğimiz kadarıyla kendisi sivil polismiş. Pankartımız 5 dakika sadece açık durdu. sonra bizim hemen kaldırmamızı istediler… Ben ‘Suç mu işliyoruz’ Nedir Salih Mirzabeyoğlu’na karşı bu Düşmanlığınız’ deyince, bana gelip ‘Sizin zamanınız geçti artık!’ dedi. Tabi benim buradan anladığım kadarıyla bizi Saadet Partisinden sandığı ve o an mitingin bitiyor oluşuydu.
Neyse biz itiraz edip karşı çıkmaya çalıştık ama dinlemediler. Polis elimizden pankartı çekiştirerek aldığı gibi başka bir polise verdi ve hemen koşarak uzaklaştırdılar. Biz kızlarla ve bir kaç duyarlı vatandaşla neden böyle yaptıklarını anlamaya çalışırken bir yandan da bağırarak kendimizi savunmaya çalışıyoruz. Polisler bize tek bir şey bile demiyorlar, yaptıkları sadece bizi oradan uzaklaştırmak. Bu arada bu olayda bizim en çok dikkatimizi çeken de vatandaşların bizim için koşuşturmasıydı. Polisler hem adamlara bağırıyor hem de bize bağırıyor. Orada bizim kendimizi savunmamıza dahi izin vermiyorlardı. Çünkü bu bizim aleyhimize olurmuş ve bizi bir bayan polis tutuyordu. Bizi oradan uzaklaştırmak için teselli veriyordu. Bizim yanımızda olduğunu, bizi düşündüğü için buradan uzaklaşmamızı istediğini söylüyordu. Ben pankartımı vermeleri için ısrar ediyorum ama faydasız. .
Sonra biz bir iki saatliğine ayrıldık oradan, olaylar durulduktan sonra tekrar polislerin olduğu meydana gittik, söyledikleri hep aynı şey şimdi gidin sonra gelirsiniz. Ne yapacağımızı bilmiyorduk. Bende Avukat Hasan Ölçer Beyi aradım.. Avukat Hasan Bey, bizim emniyete gidip suç duyurusunda bulunmamızı istedi… Emniyet müdürlüğüne gittim, oradaki görevli polislere durumu aynı şekilde anlattım. Olayın fotoğraflarını gösterdim ve polislerde aynı şekilde bizleri haklı buldular. Ve gerekli yerleri aradılar. Ben de bir köşede ne diyecekler diye bekliyordum. Bir ara Polis Bey telefonunu bana uzatarak emniyet müdürüyle görüşmemi istedi. Telefon konuşmamızda kısacası kendisi bana, arkadaşlarının oradaki durumu yanlış anladığını, bunların tamamen yanlış anlamadan ibaret olduğunu söyledi. Oradaki görevlilerin pankartımıza zaten önceden baktığını ve pankartımızda sorun teşkil edecek bir sorun olmadığı için bana geri vereceklerini belirttiler…
Bizde teşekkürlerimizi ettik. Sonrasında 10 dakika kadar bekledik ve karşıma bize meydanda sorun çıkaran polis memuru geldi. Selam verdi ve direk konuya girdi. Telefonundan meydanda çekilmiş bir resmi göstererek bu adamı tanıyor musunuz dedi. Ben tanımadığımı söyledim kendilerine. Polis bey resimdeki adamın kendisini çok kışkırttığını, hakaret ettiğini ve bu yüzden sert çıktığını söyledi. Ve ekleyerek o an kendileri bizim resimlerimizi çekerken başka bir polisten kendilerine bir emir geldiğini ve hemen pankartın toplanıp kapatılmasını ve emre uymak zorunda olduğunu belirtti. Kendisi de Salih Mirzabeyoğlu nu tanıyormuş içeride olmasından kendiside rahatsızmış ve o an şahsi olarak bir şey yapmadığını dile getirdi. Bu pankart alma işini de üstteki kişilerden emir aldığı için yaptığını söyledi. Ben pek samimi bulmadığım için susmakla yetindim. Sonrasında da helallikler alınarak ayrıldık.
YAŞANAN BU HADİSENİN MOTİVASYONUYLA İMZA KAMPANYASINA DAHA CİDDİ BİR ŞEKİLDE DEVAM EDECEĞİZ…