KIRGIZİSTAN’DA SİYASİ MANZARA

KIRGIZİSTAN’DA SİYASİ MANZARA

Kırgızistan’da siyasi manzara, Türklük/Millet Şuuru henüz gelişmemiş

Kırgızistan’da siyasi duruma gelince, Kırgızistan’da henüz bir millet şuuru yok. En başta söyleyeyim. Orada Türklerin, Kırgızistan Türklerinin genel olarak Orta Asya Türklerinin henüz bizim anladığımız, algıladığımız mânâda millet şuurunun olmadığını görüyoruz… Acı ama gerçek bu… Aşiret şuuru ve bir Kırgızlık şuuru var.. Sanki hani Kırgız diye ayrı bir millet varmış gibi… Bunu, tahminim, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan vd. de tesbit edebiliyorsunuz. Ki oradaki Türkler de söylüyorlar. Türklük şuurunun, İslâm’dan kaynaklanan Türklük şuurunun en kuvvetli olduğu bölge Özbekistan… Özbekistan, Orta Asya’da, -Batılılarca da dile getirildiği gibi- devletleşme şuurunun en çok, en işlek bulunduğu yer… Burada şunu anmadan geçemeyeceğim. Merhum Enver Paşa Orta Asya’ya  Türkistan’a gittiğinde uğradığı hayal kırıklığını şöyle yazar:
‘’Ben burada, Türklerin ortasında Türkistan’daki Türklerin millet şuurundan uzaklaşmışlıklarını o kadar acı içinde görüyorum ki, Osmanlı hâkimiyetinde yaşayan Afrika Araplarının, Libya Araplarının, yani Şeyh Sinusi Hazretleri’ne bağlı Arapların, millet şuurunu burada özlüyorum.’’

Enver paşa,  Şeyh Sinusi Hazretleri ile beraber, Afrika’da, Libya’da direnişi örgütlemiş ve devamında Şehid kahramanlarımızdan Ömer Muhtar’ın yürüteceği direnişin tohumunu atmıştır. Yani düşünün, Araplar Türk milletiyle beraber olmak şuurunda Osmanlı’yla beraber olmak şuurunda, Türkistan’daki Türklerden daha büyük bir millet şuuruna sahip, o dönem için. Daha şuurlu bir siyasi davranış gösteriyorlar. Oysa 1700’lü yıllarda Rus hâkimiyetine girmeye başlayan Türklerin, Orta Asya Türklerinin, Türkistan’daki Türklerin millet olma şuuru zaten yok olmuş. Ümmet olma şuurları da zaten gitmiş. Toplu olarak ikisi, birbirini tamamlıyor. Ha, bu millet/ümmet olma şuuru yeni yeni filizleniyor. Veya yeni yeni uyanış halinde, çeşitli fikir adamlarınca siyasilerce… Ama daha istediğimiz mânâya gelmemiş. Rus komünizminin yıkılışı, ondan kurtuluş gibi görünürken bu sefer daha büyük bir dalga Batıcı, küresel kapitalizm, neoliberal ve seküler bir dalga; komünist, materyalist Rus eğitiminden, hayat tarzından geçirilmiş bir toplum üzerine, Türkistan toplulukları üzerinde esen neoliberal dalga bir silindir gibi ezmeye başlamış maalesef.

Siyasi duruma gelince, ülkede aşiretler hâlâ var… ekonomik güç ve aşiretlerin ittifakıyla ve Türkistan’daki aşiretlerin Rusya, Çin ve Amerika ile veya çevre ülkelerin ittifaklarıyla yürüyen bir düzen var. Ancak ülkede rüşvet çok yaygın. Korkunç bir yolsuzluk seviyesinde… Cinayetler almış başını gidiyor… Ama düzen tam oturtulabilmiş değil o mânâda.. Meselâ şöyle:

Ünlü bir aşiret reisi, sırf kafası attığı için yabancı birini içeri attırabilir. Yerleşmiş bir hukuk düzeni yok maalesef. Siyasî olarak, bu gibi bir şey başınıza geldiğinde, hakkını arayacağınız, kendinizi savunabileceğiniz güçlü bir devlet yoksa arkanızda, işiniz çok kötü. Türkiye’nin orada ağırlığı var, orası kesin. Siyasi olarak da ekonomik olarak da.. Kırgızistan’ın, Özbekistan’la çok ciddi bir sınır savaşı var. Sınır ve nüfuz savaşı var. Bu, özellikle kışkırtılıyor. Kırgızistan, Afganistan’a yakın. Arada sadece Tacikistan’ın bir bölümü var. Oradan kısa bir mesafeden sonra kol gibi girmiş. Oradan Afganistan’a giriş var. Çin’le sınır. Rusya’nın zaten hâkimiyeti var. Düşünün, dünyada sadece Kırgızistan’da, Bişkek’te Amerikan üssüyle Rus üssü arasında 20 km fark var. Dünyada sadece Kırgızistan‘da var, böyle bir durum.

Siyasi olarak mevcut Cumhurbaşkanı, Türkiye’ye çok yakınlık gösteriyor. Kırgızistan uluslararası bir geçiş noktası. Eroin, karapara ve kaçakçıklık noktasında. Böyle bir geçiş noktasında, dünyanın damı olarak biliniyor zaten Doğu Türkistan’ın arkasından. Tanrı Dağları, eski Türklerin Allah’ın yüceliğine bir gösterge olarak gösterdikleri Tanrı dağları.. Çinlilerin Tien Şan dağları adını verdikleri, 7200 mt. yüksekliğindeki muhteşem dağlar… Başkent Bişkek’e 150 km kadar uzaklıkta, zirvesindeki karlı manzarasıyla insanın içini ürperten, atalarımızın bin küsur yıldan beri üzerindeki sarp geçitlerden geçtiği, İpek Yolunu kesen heybetli dağlar! Bu dağların arkası Çin! (Aslında,  Çin işgali altındaki ata vatan “Doğu  Türkistan”)  Böylece, burası Batılı güçlerin, Avrupa Birliği ve Almanya’nın el uzattıkları, küresel güçlerin tek başlarına bırakmadıkları küçük bir ülke. Ancak ve ancak 3-4 büyük küresel gücün her birine birer pay vererek ayakta duran, birbirlerine karşı itiştirip yaşamaya çalışan bir ülke.

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: