SÖZÜN BİTTİĞİ AN
Manisa Somadaki maden ocağının ateşi şimdilik 250 eve düştü. 250 can hakkın rahmetine kavuştu. Bu şehitlerin acısı, aslında vicdanı kararmamış her insanın yüreğine de düştü…
Tüylerim ürpererek, diyecek söz bulamayarak izliyorum başbakanın açıklamalarını; “madenciliğin fıtratında bunlar vardır, litarötürde iş kazası diye bir şey vardır.” Hayret ve dehşet uyandırıcı. 1800, 1900 yıllarına ait dünyadan istatiksel örnekler veriyor. Fransa’da da olmuş Almanya’da da olmuş v.s. Meşru bir zemine oturtulmaya çalışılan bir facia yaşadık. “Enerji bakanımızı, Manisa Vekillerini bir heyetle beraber hemen gönderdik, incelemeler, araştırmalar yapılıyor” yollu açıklamalar, muhalif eleştirilerin önünü kapatmaya yönelik belgelemeler, kendilerini müdafaa etme çabaları; ölenlere, acı çekenlere, karşı yapılan bir saygısızlıktı.
Bırakın 250 canı, 1 ölü bile olsa hesabı sorulacaktır, sorumlulular cezasız kalmayacaktır deyip özürler dile getirilip, pişmanlıklar duyulması gerekirken, bilakis, maden ocağı sahiplerini incitmekten, itham altına almaktan kaçınan, koruyup kollayan bir üslup içindeydi Erdoğan. Devlete ait olmayan özelleştirilmiş bir iş sahasının sahibinin ağzından çıkan bir konuşmaydı sanki duyduklarımız.
İnsanın kanını donduran, sözün bittiği bir an. Halen kocasını, oğlunu, babasını, kardeşini maden ocağının kapısında ümitleri gitgide kırılarak bekleyen insanlar varken, morglarda cenaze teşhisleri sürmekteyken vicdanlara, yüreklere dokunan, su serpen ifadeler olmadı bunlar. Tam aksine insanları öfkelendiren, sokaklara döken, tahrik eden bir hale sebebiyet verdi.
Daha önceki yıllarda verdiği bir demeçte; “maden işçiliği ölümü göze almaktır” der Tayyip Erdoğan. Evet öyle. İnsanlar başka alternatifleri olmayınca açlıktan ölmektense, risk alıp maden ocaklarında ekmek parasına çalışıyorlar. Ölümle burun buruna olmayı tercih etmeleri onların değersiz görülmelerini gerektirmiyor. Ancak iş güvencesinin olmaması, teknik takiplerin aksatılması, denetimlerin ciddiye alınmaması bu insanlara ne kadar değer verildiğini gösteriyor.
Başbakan sakın ola, istismarcılar bu acı olayı da provokasyon aracı yaptılar demesin ki, diyecektir. Spekülasyon yapılıyor da diyecektir. Kaza sebebiyledir, insanların kaderidir amenna. Ancak bu kadar basite indirgenecek bu kadar serinkanlı ele alınacak bir olay yaşamadık. Hele hele meclis kürsüsündeymişçesine kendini ve hükümetini savunucu açıklamalarını yapmak üzere hazırlık ve hesaplar yapmış bir halde gelmesi, vatandaşının acısına ortak olmaktan çok uzak.
Daha madencilerin hepsine ulaşılamamışken, hatimlerden, dualardan bahseden, cenaze işlerinin süratle halledildiğini belirten başbakan, Allah razı olsun nidaları duymayı beklemesin. İnsanlara lütfeder bir tarz, halkından kopuk, insani hissiyatlara yabancı, bırakın acılara ortak olmayı acı duyma melekesini kaybetmiş bir haleti ruhiye var karşımızda.
Acıya ortak olmak, Soma’ya destek vermek için harekete geçen insanlar, Erdoğan’ın açıklamalarından sonra, kendisini protesto etmek için sokağa çıkmaya başlamıştır. Başbakan, insanları kendisi galeyana getirmektedir. Allah; tüm müminlere rahmet eylesin.
Dedik ya; sözün bittiği an.
Zeliha Arslan
ADIMLAR DERGİSİ