Atatürkçü Yobazlar ve Muhafazakâr Yobazlar Düşman Kardeştir!
Yılmaz Bey, biliyorsunuz Soma’da büyük bir facia yaşandı. Bütün milletimizi üzen kahreden bir facia oldu…
-Evet evet doğrudur..
-Bu facia ile ilgili kısa bir görüşünüzü alabilir miyim? Hükümetin, şirketlerin sorumluluğu vs değerlendirmeleriniz nedir acaba?
-Şimdi, bu konuda çok şeyler yazıldı ve zaten kaza mıydı yoksa değil miydi, kaza ise nasıl oldu? Bu bir araştırma konusu. Teknik bir konu. Müfettişler, Mühendisler bunun araştırmasını yapıp ortaya çıkartacaklar. Hemen hemen tüm kanallar elbette haklı olarak bu konuyu konuşuyorlar, ama Fazıl Bey, şimdiye kadar işin asıl temeline inen, nedenini söyleyen kimse çıkmadı. Bu işin temelinde özelleştirme yatıyor. Soma kömür madenine özelleştirmeden önceki döneme baktığımızda ölümlü bir iş kazası yok.. Özelleştirmeden sonra ölümlü iş kazası,böyle büyük bir ölümlü iş kazası ortaya çıkıyor.. Tabi özelleştirildi özel sermayenin eline geçti. Özel sermaye iş adamı ne yapar? Bir tek amacı vardır kâr etmek, en az masrafla kâr etmek öyle yapmışlardır ve ortaya böyle bir sonuç çıkmıştır. Daha da buna benzer inşallah olmaz tabi, dileğimiz o değil ama buna benzer kazaların da olacağı zaten şimdiden dillendiriliyor. Öyleyse asıl bu işin nedeni özelleştirmedir.. Özelleştirme adı altında Türk milletinin yıllarca biriktirip elde ettiği fabrikaları, madenleri, işletmeleri, tarım toprakları yabancıların eline geçti ve buna yalnız bugünkü Hükümet değil son otuz beş yılın tüm hükümetleri katıldılar. Fazıl bey bunu gözden kaçırmayalım..
-Evet evet..
-Bu AKP zincirin son halkası, ama ondan önce de öyleydi..Son otuz beş yılın bütün Başbakanları,Cumhurbaşkanları,bütün Hükümetler özelleştirmelerden yana oldular..
-80’deki 12 Eylül darbesinde Turgut ÖZAL tarafından uygulanan liberalizm..
-Evet evet.. Çok güzel söylediniz. Ondan itibaren Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Hükümetlerin hepsi özelleştirmeden yana oldular..Son otuz beş yılın Genelkurmay başkanları, yüksek Komutanlar özelleştirmeye hiç seslerini çıkarmadılar. Onları birinci dereceden ilgilendiren iletişim araçları Türk Telekom özelleştirilirken bile sesleri çıkmadı.
–Sözünüzü kestim, onların ne hikmetse dertleri, orada burada çocukların okuduğu mevlüt ve ilahiler oldu. Özelleştirmeler değil de 27 Nisan bildirisi gibi eften püften işlerle uğraşmak oldu diyebilir miyiz?
-Tabii ki, bizim yüksek komutanlar Genelkurmay başkanları böyle eften püften işlerle uğraştılar, asıl gerçeklerin üzerinde durmadılar. Vatan toprakları, milletin birikimleri elden giderken Genelkurmay Başkanı ve yüksek komutanlar ses çıkartmadılar. Fazıl bey, üniversitelerden de ses çıkmadı. O anlı şanlı profesörlerden özelleştirmeye karşı çıkan yazı yazanlar olmadı. Medya’nın tamamı özelleştirmeden yana oldu ve çok acıdır Fazıl Bey, işçi sendikaları üç büyük konfederasyon, onların üçü de özelleştirmeden yana oldular. Şimdi hangi yüzle ağlayıp sızlayacaklar ve bizi inandıracaklar? Bütün bunlar bu otuz beş yılın hesabını çıkardığımız da suçlular bellidir, bu suçları yalnız AKP’ye mal etmeye kalkmak ucuz politika yapmak demektir..
-Evet..
-Soma maden ocağında ortaya çıkan kazanın asıl nedeni budur. Gözden kaçırılan budur.. Bu konuşulmuyor, bunun konuşulmamasına hayret etmiyorum çünkü bugün mevcut medya da özelleştirme yanlısı, AB yanlısı ABD yanlısı dolayısıyla o sisteme sermaye yanlısı. Şimdi küresel sermaye diyorlar ya…
-Evet..
-Küresel sermayenin asıl adı; küresel çete tabii hepsi onlardan yana oldukları için, oralardan beslendikleri için, oralardan nemalandıkları için bu laflar edilmiyor. Bunların hiç birisini konuşan yok konuşamazlar. Konuşurlarsa işlerinden olurlar!
-Evet peki.. Yılmaz bey, şöyle bir noktaya geleceğim..
-Buyrun..
-Biliyorsunuz şimdi AKP iktidarı bu faciada daha doğrusu katliamda yaşanpolitik çekişmelere. Sorumluluğunu ört pas etmek için her zaman yaptığı gibi, İslâm dinini, halkın inançlarını istismar ediyor. Halkın yüzde doksanı Sünni ve ezici çoğunluğunun da Sünni Türk olması olması nedeni ile dini hassasiyetlerini, hislerini istismar etti. Burada Yılmaz ÖZDİL, Yazgülü ALDOĞAN gibi belirli tipler AKP iktidarının değirmenine su taşıyorlar…
-Çok güzel söylediğiniz. Bakın bu vurgulamayı da yapan yok.. Sanki Yılmaz ÖZDİL ve onun gibiler AKP’ye karşıymış gibi gözüküyor ama aslında! Çok güzel söylediniz bakın bu yorumu yapan bir tane yorumcu televizyonda, gazete de yazan bir gazeteci çıkmadı. Elbette şimdi Yılmaz ÖZDİL’in bu konuşmasına karşılık ne yaptı Recep Tayyip Erdoğan da çok ağır ve bence de haklı cevaplar verdi ve puan topladı öyle değil mi?
-Evet evet, aynen..
-Aynen katılıyorum..Posta gazetesi yazarı; Yazgülü ALDOĞAN mı adı evet. O da çıktı diyor ki”onlar ne şehit ne gazi bilmem ne yoluna gitti niyazi” bizim halkımız bilir, o deyimin nasıl olduğunu, değil mi?
-Evet..
-Ee şimdi bu Yazgülü ALDOĞAN kime hizmet ediyor bu lafı söylemekle? Bu bizim kültür değerlerimize hakarettir. Şehit ile alay ediyor. Biraz önce söylediğiniz gibi yüzde doksan dokuzu Müslüman olan Türk halkının gözünde çok önemli bir mertebedir şehitlik..bununla alay ediyor ”ne şehittir ne gazi bilmem ne yoluna gitti niyazi” al sana Recep Tayyip Erdoğan’ın eline bir büyük koz daha..
-Evet yani ortada şöyle bir şey görüyoruz.. Bir kısım laikci yobazlarla, bir kısım kaba softa ham yobaz muhafazakâr İslâmî camiadaki tarafların birbiriyle olan çekişmesinde, çoğunluğu oluşturan milletin ızdırabı, acısı bunların çekişmelerine kurban ediliyor..
-Evet.. ee tabi şimdi gündeme onlar hâkim. TV kanalları, medya onların elinde onların söyledikleri, onların yazdıkları konuşulduğu için dediğiniz gibi asıl sorunun nedenleri ve asıl halkın ızdırapları arka planda kalıyor. Doğrudur tabi ama sizde biliyorsunuz medya nerdeyse tamamı onların elinde.
-İki tarafın yobazlarının sahte bir kutuplaşması üzerinden..,
-Şimdi bakın, çok enteresan bir nokta da var. Ben hep sahte Atatürkçülerin maskelerini indirip durdum. Yazdım çizdim biliyorsunuz..,
-Evet..
-Şimdi Yılmaz ÖZDİL’in bu yazdıklarına sahip çıkanlara bakıyorum. Bunlar güya hepsi Atatürkçü.Oktay EKŞİ,Pınar TÜNERÇ,Atilla SERTET.. Bütün bu Atatürkçü kesim, kendilerini Atatürkçü diye yutturanlar onların öncüleri Yılmaz ÖZDİL’i sahipleniyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Şimdi kim kiminle kavga ediyor? Dediğiniz gibi bu kafaları karıştırmak için birebir değil mi?
-Evet, aynen…
-Şimdi Cumhuriyet gazetesi yazarlarından, ki Cumhuriyet gazetesi sözde Atatürkçüdür biliyorsunuz.. Sözde Atatürkçü Cumhuriyet gazetesinin,sözde Atatürkçü yazarı, Orhan BURSA’lı, ÖZDİL’i sahipleniyor.Bunların kafaları öylesine katı öylesine kireçlenmiş ki birileri Recep Tayyip Erdoğan’a küfür etsin,hakaret etsin kim olursa olsun önemli değil yeter ki AKP’ye oy vermiş yirmi iki milyon insanımıza hakaret etsin onların umurunda bile değil. Yeter ki Recep Tayyip Erdoğan’a AKP’ye saldırılsın o adamı o kişiyi sahipleniyorlar bunlar. Sahte Atatürkçüler bu saydıklarım. Oktay EKŞİ’ler,Orhan BURSALI’lar,Pınar TÜRENÇ ve diğerleri.. Bunlar sahipleniyorlar böyle bir şey olabilir mi Fazıl Bey? Eğer sizin en sevdiğiniz, güvendiğiniz, inandığınız, yandaşınız bile olsa birisi bir gün gerçek dışı ahlak dışı bir harekette bulunsa sahiplenir misiniz?
-Niye sahipleneceğim,bu insanlığa,İslâm’a,ahlaka her şeye aykırı..
-Önce siz dersiniz ki, biz seni şimdiye kadar sevdik saydık, başımıza tac ettik bu senin yaptığın ahlaksızlıktır. Bu bizim kültür değerlerimizi ayaklar altına almaktır,sen ne biçim adamsın! diye sorgulamaz mısınız?
-Tabi ki sorgularım..
-Hayır, bu Atatürkçü kesim, kendisine Atatürkçüyüm diyen kesimde böyle bir mantık,böyle bir ahlak yok. Bunlar tek boyutlu bakıyorlar zaten beyinleri o kadar çalışır. Yeter ki şuan da AKP’ye ve Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret edilsin. AKP’ye oy veren halkımızın yarısına hakaret edilsin umurlarında bile değil,yeter ki bu hakaretler yapılsın kim yaparsa onu el üstünde tutuyorlar geldiğimiz yer burası..
–Evet haklısınız yani her zamanki gibi bu da AKP’nin İslâmı, müslümanları, yani halkımızı istismar etmesinde en büyük vasıta oluyor, maalesef…
-E tabi bundan daha iyi araç olur mu? Yılmaz ÖZDİL denilin yazar. Haziran 2011 seçimlerinden sonra, evvela halkın yarısına ”bidon kafalılar dedi” Atatürkçüler müthiş alkışladı. Arkasından halkın yine yarısına ”kendilerini bir paket makarnaya satanlar” dedi alkıştan kıyamet koptu..Yazdığı uyduruk kitaplar nasıl satıldı yağma gitti. Fuarda beşyüz metre kuyruk oldular.
-Evet..
-Şimdi ne kadar ağır hakaret ederse halkın yarısına, Atatürkçüler o kadar sevindiler. Şimdi fazıl bey, ben Antalya’da yapılan bir paneldeki konuşmam da şunları söyledim ”iki tür bölücü var, birisi elinde kaleşnikof taşıyan PKK teröristleri, bunlar halkımızı ve vatanı bölmek istiyorlar. Birde elinde kalem olan bölücüler..
-İkisi de ortak noktada birleşiyorlar…
-Tabi netice de bölücü, ha kaleşnikof ile bölmüşsünüz ha elinizde ki kalem ile bölmüşsünüz. Şimdi halkımızın yarısına hakaret eden, kin kusan, nefret kusan insanlar bölücü değil midir?
-Aynen tabi ki bölücü…
-Şimdi Bekir COŞKUN yine Atatürkçülerin çok sevdiği köşe yazarı halkımızın yarısına ”göbeğini kaşıyanlar” dedi.. Alkışlar Atatürkçüler tarafından.. Mine KIRIKKANAT denilen kadın yazar halkımızın yarısına ”geviş getirenler”dedi. Geviş getirenler büyük baş hayvanlardır biliyorsunuz sığır.. Devam etti”uzun kollu kısa kıllı bacaklılar” maymunlara benzetti. Cumhuriyet gazetesi hemen bu kadını alıp başköşeye köşe yazarı yaptı.
-Evet..
-Şimdi bakın ne kadar bölücü varsa, kalemi ile bölücülük yapan varsa Atatürkçü geçinenler bunları sahiplendi.
-Aynen, maalesef..
-O zaman Atatürkçü geçinenler, kalemi ile bölücülük yapanları sahipleniyorsa, biraz önce çok güzel söylediniz silahla bölücük yapanlardan ne farkları kaldı?
-Evet..
-Geldiğimiz yer burasıdır, geldiğimiz yer çok korkunçtur! Dediğiniz gibi bunların çatışmasından ve bunlar gündemi doldurduğu için Türkiye’nin asıl meseleleri konuları görüşülemiyor, konuşulamıyor.