YENİ YARGI PAKETİ HAKKINDA

YENİ YARGI PAKETİ HAKKINDA

Yakında yasalaşması beklenen yeni yargı paketi hakkında ADIMLAR Platformu olarak elbette bizim de söyleyecek sözümüz var.

Darbe dönemlerinin izlerini taşıyan CEZA İNFAZ YASASININ tümü , söyleyecek sözümüz olan hususlardan sadece bir tanesi olmakla birlikte; darbe dönemlerinden bu yana sürmekte olan ve acilen çözülmesi gereken sorunların baş sebeplerinden biri olan TERÖRLE MÜCADELE KANUNU, bu başlık altında acilen ele alınması gereken bir satır başıdır.

Bize göre, Anayasa’nın eşitlik ilkesine taban tabana zıt olan  12 Eylül darbesi ile başlayıp, 28 Şubat darbesi ile devam eden sürecin “MUHALİFLERİ ÖLÜMÜNE CEZALANDIRMA” mantığı üzerine kurulmuş olan TERÖRLE MÜCADELE YASASININ tamamen kaldırılması gerekiyor.

Hem Anayasa, hem de Ceza İnfaz Yasası’nın mantığı ile çelişen; bunlar bir yana kendi kendisiyle çelişen bir yasa, yasa değil zulümdür.

Terörle Mücadele Yasası’nın özellikle bazı maddeleri, siyasi tutuklu ve hükümlüleri “çaktırmadan ve barbarca bir şekilde imha etmek” için kullanılmaktadır.

Bu bazı maddelerin öncelikle 2 tanesinin üzerinde durmak ise, hukuksuzluk ve darbe zulmünün giderilmesi için atılacak 2 büyük adım olacaktır.

Sıralarsak:

1- Şartla salıverilme.

2- Şartla salıverilmeyi bir takım mantıksız gerekçelerle engelleyen Terörle Mücadele Yasası’nın 17. Maddesi.

Şartla salıverilme noktasında, 12 Eylül darbecileriyle başlayıp, halen süren “muhalifleri cezalandırma ve ceza infaz edilirken de ayrıca cezalandırma” gibi, “insanları sınıflandırarak ceza infaz etme” vahşeti söz konusudur.

Söz gelimi, Terörle Mücadele Yasası kapsamı dışındaki bir hükümlü, cezasının 2/3’ünü ceza infaz kurumlarında bitirdikten sonra şartla salıverilebilmekteyken; Terörle Mücadele Yasası kapsamındaki bir hükümlü, cezasının 3/4’ünü çektikten sonra şartla tahliye olabilmekte. Yani bir insan adi bir suçtan 10 yıl ceza aldığında 6 yılda tahliye olabilirken, siyasi bir suç(!) işleyen bir insan aynı cezayı aldığı taktirde 7,5 yılda tahliye edilmektedir.

Daha ağır cezalarda ise vahşetin dozu artmakta. Adi suçlardan ağırlaştırılmış müebbed hapis cezasına çarptırılan bir hükümlü şartlı tahliye edilebilirken, siyasi sebeplerle ağırlaştırılmış müebbed hapis cezası ile cezalandırılan bir hükümlü şartla tahliye edilmemekte ve “ölünceye kadar kalmak” kaydıyla bir hücreye kapatılmakta.

Burada bir ikiyüzlülük ve darbe vahşeti gizlidir.

Terörle Mücadele Yasası 17. Maddesinin tümünde aynı mantık ve vahşet mevcuttur.

Tutuklu ve hükümlü olmasına bakılmaksızın, herhangi bir ayaklanmadan dolayı ceza alan hükümlünün, şartla salıverilme hakkı elinden alınmaktadır.

Tutuklu ve hükümlü diye ayrım yapılmadan, devletin silahlı güçlerinin kontrolü altındaki bir kurumda bulunan insanları, hiçbir sivil görgü tanığı, somut delil ve tarafsız beyan olmadan, “ayaklanma” gibi akla ve mantığa aykırı bir gerekçeyle cezalandırmak, herhalde ancak kabile devletlerinde olabilir.

Elinizde silah yok, kapalı bir yerdesiniz ve karşınızda, etrafınızı kuşatmış binlerce kişilik bir silahlı güç var. Bu silahlı güç size ateş açıyor ve sonuçta siz “ayaklanma” gerekçesiyle cezalandırılıp, şartla salıverilme yasasından yararlanamıyorsunuz.

Kısaca…

AİHM çeşitli kararlarında “ölünceye kadar” sürecek bir hapis cezasının insan hakları ihlali olduğuna karar vermiştir.

Hükümet, doğrudan bağlayıcı olan uluslar arası kabullere riayet ederek Terörle Mücadele Yasası’nın “ölünceye kadar hapis” saçmalığını ve vahşetini derhal kaldırmalı ve sonuçlarıyla birlikte tarihin çöplüğüne atmalıdır.

En azından bu doğrultuda samimi bir adım atarak, Terörle Mücadele Yasası 17. Madde‘deki “tutuklu ve hükümlü iken firar ve ayaklanma suçundan mahkum edilenlerin şartla tahliye edilmemesi” ile başlayan cümleyi “hükümlü iken” ile değiştirerek diğer yasalarla çelişkiyi ortadan kaldırmalı ve atılacak diğer adımlarda ne kadar samimi olduğunu göstermelidir.

Sonuç itibariyle, Terörle Mücadele Yasası, daha önce kaldırılan Özel Yetkili Zulüm Mahkemeleri’nin verdiği cezalar ve cezaların infazları ile ilgili olduğundan, zaten varlığı bile saçma, mantıksız ve hukuka aykırıdır.

Uluslar arası bağlayıcı kabullere, insan aklı ve vicdanına aykırı bu darbe artığı yasaların düzenlenmesi ve kaldırılması, hükümet için bir hukuk ve vicdan sınavı olacaktır.

ADIMLAR

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: