BÜYÜK DOĞU’DA ÇOK ŞEYLER OLMAYA DEVAM EDİYOR
Hadiseler o kadar hızlandı ki, biraz önce Irak Milli Cephesi’nin Bağdat’ı fethettiği ilân edildi.
Irak’ta Musul’un Maliki işgalinden kurtarılmasının duyulmasından ancak iki gün geçtikten sonra gelen bu güzel haber mübarek olsun. İnşallah haber doğrudur.
Musul’un fethinin ilk anlarında, hadisenin IŞİD tarafından gerçekleştirildiği duyurulmuştu. Biz de bu konuda yazdığımız ilk yazıda gelen haberlere hemen kanılmaması gerektiğini ve hadisedeki belirsizliklere dikkat çekmiştik. Hadisenin ikinci günü, yani dün, Genel Yayın Yönetmenimiz yaptığı açıklamada, bölgeden gelen özel bilgilere istinaden taarruzu başlatanın IŞİD değil, IŞİD’in de dahil olduğu Irak’ın anti-emperyalist Milli Cephesi olduğunu açıklamıştı, dediği gibide çıktı. IŞİD’in özellikle ön plana çıkartılmasının ise, bölgede hesabı olan emperyalist ülkelerin ve Maliki iktidarının manipülasyonu olduğu da artık çok net. Ve Genel Yayın Yönetmenimiz Sayın Ali Osman Zor, dün yaptığı açıklamada, “Biz bu oyuna gelmeyiz!” diyerek, tavrımızı da açıkça deklare etmişti.
Maddeler halinde sıralayacak olursak:
Hadise Irak Milli Cephesi’ne aittir ve bu cepheye Irak’ın anti-emperyalist bütün unsurları dâhildir.
IŞİD’in Milli Cephe’ye dâhil olmasına bakıp, IŞİD’in Suriye’deki tutumundan yola çıkarak, bu taarruzun anti-emperyalist karakterini görmezden gelmek, büyük bir yanılgıya yol açacaktır. IŞİD’in varlığına bakarak hadiseyi Suriye merkezli değerlendirmek bu yanlış değerlendirmedeki baş amildir. IŞİD’in Suriye’deki tutumu ile Irak’taki tutumunu birbirinden ayırarak ele almak gerekir. Tıpkı Maliki iktidarının Amerika ile işbirliği içinde olmasına nazaran, Suriye’de Esad rejimine destek olmasında olduğu gibi. Kaldı ki IŞİD, Suriye’deki faaliyetlerine son verdiğini duyurmuş ve böylece Suriye’deki varlığının stratejik değil taktiksel olduğu gözükmüştür. Suriye’deki varlığı müddetince de Suriye rejiminden daha çok diğer muhaliflerle mücadele ettiği de gözden kaçırılmamalı. Bu süreçte Amerika ve Türkiye’den gelen yardımlara el koyarak, asıl hedef olarak Irak’ta yapacakları hamleye hazırlık yaptıkları anlaşılıyor. Bu da IŞİD’in ABD ve işbirlikçisi AKP’ye büyük bir kazık atmış olduğuna delil.
Maliki ve İran rejimlerinin, anti-emperyalist kaygılarla değil de mezhep taassubuyla Suriye’ye destek olmaları, neticede emperyalizme karşı bir duruştur ama emperyalizmanın Irak ve Afganistan saldırılarındaki işbirlikçi konumları apaçık bir vakıa. Neticede biz mezhep taassubuna düşmeden, İran ve Maliki’nin Suriye’ye verdiği desteği görmezden gelmediğimiz gibi, mezhep taassupları gereği emperyalizma ile işbirliği içine girdikleri noktaları da görmezden gelemeyiz. Bugün İran, Irak’a beş yüz asker gönderdiğini ilân etmiş bulunuyor. Aynı İran, emperyalizmanın Irak’a saldırısında Irak’ı desteklemek için asker göndermediği gibi, bilakis Irak uçaklarına da el koymuş ve Irak’ı arkadan vurmuştu. Zaten bu son taarruzun fitilini de bizzat Maliki’nin mezhep taassubuyla Sünnîler üzerinde estirdiği terör ateşledi.
Milli Cephe taarruzunun IŞİD’e maledilemeyeceğinin en basit göstergelerinden birisi de Musul’a Saddam posterleri ile girilmiş ve bizzat El Duri’nin operasyonu idare edenler arasında olması. Adımlar sitemizdeki haberlerden de görüleceği gibi -başta da ifade ettik- bütün anti-emperyalist unsurlar Milli Cephe içinde bu taarruza katılmış durumda. Maliki ve AKP’nin IŞİD’i öne çıkarması, Batı nezdinde kamuoyu oluşturmak. AKP için işin bir diğer yönü de iç kamuoyuna, Irak’a saldırı için mazeret sunmak. Bahçeli’nin bu noktadaki sözleri yanlış bilgilendirmeye dayanıyor olmalı ki AKP’yi Irak’a müdahale etmeye davet etmekte. Orada bütün bir Irak halkı, emperyalizme ve işbirlikçisi Maliki iktidarına karşı taarruza geçmişken, hadiseyi tam da emepryalizmanın istediği gibi IŞİD gibi dar bir çerçevede ele almak, oyuna gelmek olur.
Irak’taki direniş, 2003’ten bu yana devam ediyor. Bu direniş bu gün artık işgâl edilmiş vatan topraklarını işgâlciden, işbirlikçilerin elinden kurtarma seviyesine yükselmiş bulunmakta. Amerika, acziyet içerisinde, kara harekâtına giremeyeceğini itiraf ediyor. İş kala kala AKP ve İran gibi işbirlikçilere kalıyor. İran, mezhep taassubundan dolayı, geçmişte olduğu gibi yine emperyalizma ile işbirliğinden çekinmez. AKP-RTE için ise mesele artık bir var oluş noktasına gelmiş durumda. RTE’nin kendi iktidarını koruyabilmek adına emperyalizma ile işbirliğinden başka çaresi yok. Geçmişte Irak’a girmek için meclise getirdikleri tezkere için, “tezkereye hayır, bana hayır demek!” diyecek kadar işbirlikçilikte gözünü karartmış; bacılarımıza tecavüz edip, masum bebeleri katleden coniler hakkında sağ salim evlerine dönmeleri için de dua edecek kadar ahlaki, insani, imani bütün bağlarını koparmış bir karakter var karşımızda.
Irak Milli Cephesi’nin başlatmış olduğu bu taarruz ile bütün hesaplar alt üst oldu. Kendi istedikleri gibi Irak’ı parçalayacaklar, bölünmüş bir Irak üzerinde istedikleri gibi hüküm süreceklerdi. Şimdi, Irak’ın bütünlüğünü yeniden sağlamaya dair atılmış tarihi bir taarruz hamlesi var karşımızda. Emperyalizmayı ve yerli işbirlikçilerini şaşırtan ve kaygılandıran da bu.
Türkiye’deki bütün millici ve anti-emperyalist unsurlar da meseleyi soğukkanlılık ve mezhep taassubuna düşmeden ele alabilmeli ki emperyalizma ile aynı safa düşülmesin. Şunu diyebilmeliyiz: İşbirlikçi işbirlikçidir, işbirlikçinin dini ve mezhebi olmaz.
Diğer taraftan ise, 2003 ırak işgalinden beri Kurtuluş Savaşı veren bir Milli Cephe hareketi, velevki ülkesinin bütünlüğü için başka mahvillerle anlaşma içinde olsa bile, bu hareket onu ajan yapmaz. Tabiiki, biz emperyalizmin Suriye’de istediği başarıyı elde edemediğinden dolayı, Irak’ta AKP Hükümeti desteğiyle “sünnî” bir zafer peşinde olabileceğini göz ardı etmiyoruz. Fakat 2003 yılından beri AKP eliyle gerçekleştirilen Irak işgaline o günden beri direnen Milli unsurların böyle bir “zafer” hesabı üzerinden yürütmeye çalışmaları da kınanamaz.
Sonuç olarak şu an Irak’ta IŞİD’in de içinde yer aldığı bir Milli Cephe hamlesi sözkonusudur. Bunun verileri de iki günden beri gelmeye başladı. Eğer IŞİD veya başka bir unsur “sorun” teşkil edecekse, “Milli Cephe” bunu kendi içinde halledecektir. Aynı 2005-2006’da olduğu gibi.
Bugün ise gerçek olan şu ki, tersi düşünülse dahi, IŞİD’in Suriye’deki faaliyetlerine son verdiğini açıklaması ESAD’ın işine yarayacaktır.
Önümüzdeki günlerin sürpriz gelişmelere gebe olduğu açık.
A. Bâki AYTEMİZ