Yurt Dışındaki T.C. Vatandaşları Ne Kadar Güvende?
Artık oyunun aynıyetine veya farklılığına hatta oyuncuların eskiliğine veya yeniliğine hiç bulaşmadan, meseleleri kaskatı verilerle ele almaya başlamalı.
AKP Hükümeti’nin Dış Politikası’nın iflas bayrağını çekmesi, Mynamar, Kırım, D. Türkistan, Suriye, Libya, Mısır ve benzeri ülkelerdeki olaylara yaklaşımlarıyla kendisini belli etmesi, ardından taptaze haliyle Irak’ın yeniden diriliş hamlesi ile birlikte resmen tasdiklenmiş, hatta sabitlenmişken, dışardaki mazlumlardan vazgeçip, acaba dışarıda ve içeride kendi vatandaşlarının emniyet durumlarını sormalı ve bunun da bir ayrıntılı analizi yapılmalı!
Askerin başına çuval meselesi ortada..
Mavi Marmara saldırısı örneği ortada..
Şu an Irak Musul Konsolosluk örneği ortada..
Aslında Davudoğlu’nun ısrarla ve her olayın ardından “hiç kimse bizi test etmeye kalkmasın”
demesi bu yüzden olabilir! Evet test ediliyoruz..
Hem AKP Rejimi, hem de halk olarak tepkilerimiz ve yapabileceklerimiz bir sınamadan geçiriliyor.
Çuval meselesinde çuvallamadınız mı?
Mavi Marmara’da gaz alınmadı mı?
Musul Konsolosluğu ve 80 civarındaki T.C. Vatandaşı esir alınmadı mı?
Hadi diyelim yarın kurtarıldılar.
Peki, bunun kalıcı izleri nasıl telafi edilecek ve hesab kimden sorulacak?
Telafi edilebilir ve hesabı sorulabilir mi?
Kocaman bir HAYIR!
Çünkü dışarıdan bakıldığında rahatlıkla görülüyor ki, AKP Rejimi’nin ne iç, ne de dış siyasette,
kendine yakın malum kesimler hariç, hiç bir T.C. Vatandaşına ve başka mazlumlara bir hayrı dokunmuyor.
AKP Hükümeti’nin iktidar sevdası için tüm Milli ve Mukaddes değerlerden vazgeçip, hep-banacılık ve hep-ben bilirim politikaları artık ciddi ciddi görülmesi gerekiyor.
Avrupa’da ahkam kesmekle olmuyor bu işler!
Açık ve net diyoruz ki, Avrupa’nın, Türk vatandaşlarının yoğun olduğu herhangi bir bölgesinde ortalık karışsa, bu T.C. vatandaşları kendi başlarının çaresine bakmak zorunda ve kesinlikle AKP ‘den bir yardım bekleyemez.
Daha yanı başındaki bir ülkede vatandaşlarının can güvenliğini sağlayamayan bir Dış Politikanın, Avrupa veya dünyanın daha farklı bölgelerindeki vatandaşlarına ne gibi bir yardımı dokunabilir ki?
Bir Teknoloji Firması olan Siemens bile, Kuzey Irak’da bulunan sekizi Alman Vatandaşı olan
50 çalışanını bir tehlike söz konusu olduğunda anında emniyetli bir yere nakledebiliyor, üstelik bunu işbirlikçi Bağdat Hükümeti ile işbirliği içerisinde gerçekleştirebiliyor ama koca bir ülkenin Hükümeti yanı başında gerçekleşen bir olaya sözünü dahi geçiremiyor ise, bu tüm Yurt dışında çalışan-yaşayan T.C. vatandaşları için çok korkutucu bir durum anlamına gelmez mi?
Bürokrat olsanız ne fayda, normal vatandaş olsanız ne ?
Evet, bütün bu kötü senaryolar olmayacak şeyler değil.
Tozpembe değil hayat!
Ve Almanya, hatta tüm Avrupa bile birden karışabilir.
Ukrayna örneği de ortada!
Bugün; Brezilya’da yüzbinlerce Brezilyalı sokaklarda haklarını aramak için Devlet güçleri ile çatışırken, aynı anda milyarlarca insanların gözüne futbolu sokanlar ve bu kaosdan habersiz bırakanlar, aynı şekilde milyarlarca insanı yine başka birşey ile uyuşturup milyonlarca insanı katledebilirler!
Gözlemlerimiz o ki, yurt dışındaki % 90 T.C. vatandaşları, hayata tozpembe bakıyor ve
bunun böyle devam edeceğini sanıyor.
Ama biz, bunun tam aksine, hiç de güvende olmadıklarını ihtar etmek istiyoruz!
Böyle bir durumda kalınacak olunursa, parça parça GHETTO’laşmış halleriyle anında
çil yavrusu gibi dağılacaklardır.
Su testisi su yolunda kırılır!
Önceden tedbir alınmaz ise bu testi kırılır!
Birliği sağlayabilecek ve merkez olabilecek hareket, ancak ciddi bir Fikir Sistemi altında gerçekleşir diyor ve Almanya başta olmak üzere, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yarım yüzyıldan fazladır çalışan-yaşayan Türk vatandaşlarını, Fikir ve Aksiyon İdeolocyası Büyük Doğu – İBDA çatısı altında toplanma çağrısında bulunuyoruz.
Adımlar Avrupa ve Bagi AC