TERÖRİST İSRAİL YENİ KATLİAMLARA HAZIRLANIRKEN
Geçtiğimiz günlerde 3 Yahudi işgalci ortadan kayboldu, daha doğrusu HAMAS tarafından hesaba çekilmek üzere esir edildiler. Vatanlarını işgal eden Yahudilerden hesap sormak, onları hesaba çekmek HAMAS gibi bütün diğer Filistinlilerin en tabii hakkı. Onlar da bu hakkı kullandılar ve gerekeni yaptılar.
Buna karşılık işgalci terör örgütü İsrail de harekete geçti ve o da teröristliğinin gereğini yaparak 600’ e yakın Filistinliyi esir aldı, 8 Filistinliyi de katletti. Böylece onlar da melanetlerini ilemeye devam etmekteki kararlılıklarını ortaya koymuş oldular.
Nihayet dün, HAMAS’ın ele geçirdiği işgalci Yahudilerin leşleri bulundu. İşgalciler hak ettikleri şekilde cezalandırılmışlardı anlaşılan.
İşgalci Yahudilerin infaz edilmiş olması terörist İsrail tarafında ok yanmasına yol açtı ve kabineyi acilen toplayarak, HAMAS’ın kendilerinden hesap sormaya dair bu kararlı tutumuna nasıl cevap vereceklerini aramaya başladılar. İsrail denen eşkiya çetesinin nasıl cevap vereceğini tahmin etmek pek de güç değil; yine çoluk-çocuk demeden katliamlar yaparak intikam almaya çalışacaklar.
Yazıyı yazdığımız şu saatlerde İsrail tarafından nasıl terör estireceklerine dair açıklamalar gelmeye başlamıştı. İşte, terörist İsrail tarafından vatanlarını müdafaa eden HAMAS’ı ve Filistin’i, Filistinlileri hedef alan küstah açıklamalardan bazıları şöyle:
“Bu gece kaç HAMAS lideri sağ kalacak bilmiyorum.” (İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Tzahi Hanegbi)
“Merhamet söz konusu olmayacak, artık konuşma değil eylem zamanı.” (İsrail Ekonomi Bakanı Naftali Bennett)
Terörist İsrail, bir taraftan El Halil’de Filistinlilerin evlerini de yıkmaya başlamışken diğer yandan da Gazze sınırına askeri yığınak yapmaya da devam ediyor.
Washington, İsrail ve Filistin’e soğukkanlılık çağrısında bulunmuş.
Ya, Filistin’in üzerinde hamilik pozu vererek oy toplayan RTE bu işe ne diyor? Bir “van münit” çekse İsrail pısacak ama…
RTE sus-pus olmuş ya, Hamas, “Siyonist rejimin Filistinlilere yönelik herhangi bir saldırısı cehennemin kapılarını açacaktır.” Diyerek terörist İsrail’in tehditlerini hiç de önemsemediğini, bilakis “cehennemine hoş geldin!” diyerek savaşa hazır olduklarını gösteriyor.
İsrail çetesi, 3 çete elemanı kayboldu diye 600’e yakın kişiyi tutuklar ve 8 kişiyi de katletmekten çekinmezken, ve şimdi de bu 3 kişinin ölüm haberi üzerine katliam yapmaya hazırlanırken, içimizden bu katliamları önleyebilmeye dair bir şeyler yapmak isteği geliyor. Tabi bir şeyler yapabilmenin en tesirli yolu da devlet eliyle yapmak. Bizleri temsil makamında olan AKP’nin İsrail katliamını durdurabilmek için atacağı adımlar çok mühim ama “AKP Mavi Marmara’nın basılarak 10 vatandaşımızın katledilmesi karşısında ne yapabildi ki, Filistin için bir şey yapabilsin?” hakikati de gün gibi ortada.
AKP’nin İsrail’e karşı göstermelik bir-iki sözde tavır alıyor görüntüsü vermek zorunda kalmasına mukabil, perde gerisinde ikileri gayet iyi gitmekte.
Ne İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamlar ne de Mavi Marmara katliamı RTE’nin İsrail’le olan ilişkisini öz itibariyle etkilemedi. İsrail’le ticaret her geçen gün daha da arttı, daha çok turist geldi, en son olarak da Barzani’nin çıkarttığı petroller Türkiye üzerinden İsrail’e sevk edildi. Barzani’nin Kürdistanının bağımsızlık ilan etmesi için hem İsrail hem de AKP aynı çerçevede açıklamalar yaptılar.
Daha dün denecek kadar yeni, 2012 Kasım ayında, yani Mavi Marmara katliamından sonraki bir tarihte, D-8 zirvesi için Pakistan’a giderken, bir gazetecinin Davutoğlu’nun Gazze’de ateşkesin sağlanması için ‘Tüm kanallarımız açık” şeklinde ifade kullandığını hatırlatarak, “İsrail ile doğrudan ya da dolaylı bir görüşme oldu mu?” şeklindeki sorusu üzerine RTE şunları söyledi: “Tamamıyla her şey kesilip atılmış değil, bazı bağlar var. İsrail ile görüşmemiz bazı mekanizmalar üzerinden devam ediyor, nedir o, bunlardan bir tanesi İstihbarat Teşkilatımızdır. İki; biz büyükelçilerimizi çektik karşılıklı olarak, ama şu anda başkonsolosluk olarak bizim de orda henüz başkonsolosluğumuz var, onların da bizde İstanbul olarak başkonsolosluğu var. Yani bunları eğer kimler soruyorsa, kimler bu yaklaşım içindeyse bilmelerinde fayda var. Yani tamamı ile her şey kesilip atılmış değil, bazı bağlar var. Ha bu bağların dışında bazı çok çeşitli aracılar vasıtasıyla irtibatlar kurulmak isteniyor. Ve biz bu irtibatları da dışlamıyoruz, bunlara da gerekli ilgi ve alakayı gösteriyoruz ve bunlara da gerekli cevabı bu görüşmeler esnasında veriyoruz. Türkiye’de 20-30 bin Musevi vatandaş var, bunlar da mekanizma içinde devreye girebilecek kişilerdir. İrtibatları vardır ve kurmaları gerekir. Bulunduğumuz pozisyonu onlar da çok iyi bilmektedirler.”
RTE’nin bu açıklamalarından çok değil, birkaç ay önce, yine Mavi Marmara katliamından elbette sonra, bu defa Arınç şöyle konuşmaktaydı: “Biz İsrail ile geçmişten bu yana ilişkilerini iyi noktada götürmeye çalışan ve buna ihtiyacımız olduğunu bilen bir hükümetiz. Bu ilişkileri bozmaya da niyetimiz yok.”
Arınç böyle konurken, RTE, içeride gaz almak için, “öleceksek adam gibi ölelim!” diye ahkâm kesmekteydi.
Şayet Türkiye gerçekten adam gibi ölmeyi göze almış şekilde dik dursa, İsrail böylesine pervasız terör estirmeyi göze alabilir miydi? Hani RTE geçtiğimiz sene Gazze’ye gidiyordu? Sen daha kendi gemine sahip çıkıp, kendi vatandaşlarını katledenlere “anladıkları diden” cevap verememişsin, bir de “adam gibi ölmek”ten bahsediyorsun. Neticesinde de uluslar arası arenada RTE için aynen şu ağılayıcı ifadeler kullanılıyor: Gürler ama yağmaz, havlar ama ısırmaz.
Bakalım RTE bu sefer nasıl gürleyecek?
İsrail’e anladığı dilden cevap vermek yerine böyle esip gürlemek, kendini tatmin etmekten, halkı kandırmaya, gaz almaya kadar hileli işler cümlesine dâhildir. Yalancılıktır. Yalan ve iman aynı kalpte barınmaz. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar ki, RTE için artık vakit yatsı olmuş gözüküyor.
İktidarı gerçekten hak edenler, ümmetin derdi ile gerçekten dertlenip, dertlere gerçekten derman olacakların zamanı gelmiştir artık. Gerçekten dik duracak, gerçekten adam gibi ölmeyi bileceklerin zamanı.
İBDA’nın zamanı gelmiştir artık…
“Her nakışta o mânâ” hesabı, her hadise bize, biz adam olmadan dünyaya huzur gelmeyeceğini ihtar etmeye devam ediyor. Ve bu işlerin AKP ile olmayacağını da. AKP’ye verilen destek, İsrail’in kan akıtmasına verilen destek manasına haiz olduğu görülmeli. Çünkü AKP, İBDA’nın yolunu kesmekle, hepçi ve bütüncü oluşa mani olmaya devam ediyor ki İsrail’e anladığı dille muamele edemeyecek, İsrail’e kendini mecbur hissedenlerin yapacağı iş değil bu.
Ahmet ÖLÇÜLÜ