İsrail Polisi İstanbul’da Müslümanlara Saldırdı
İşgalci terör çetesi İsrail’in Gazze’ye karadan saldırmaya başladığı saatlerde, müslümanlar da teröristlerin İstanbul’daki inini kuşatarak Gazze’deki saldırıya cevap vermekle meşguldüler.
Fakat o da ne?
Polis kılıklı birileri Müslümanlara saldırıp, kuşatmayı dağıtmaya çalışıyor.
Kim bunlar?
İsrail polisi demek İstanbul’a kadar gelmiş.
Müslümanlar teröristlerin inine girmeye çalışırken, “inlerine gireceğiz!” diye haykıran adamın verdiği emirle, polis katilleri ve inlerini korumaya çalışıyor, müslümanlara saldırıyor, gaz bombası atıyor ki, katiller ve inleri zarar görmesin.
***
– Terör çetesi katliamlarına devam ediyor!
– Kınıyoruz!
– Bak yine bombaladılar masumları, onlarca sivil, çoluk-çocuk yine şehid oldu.
– Kınıyoruz!
– Bir şey yapmak gerek ama!
– Kınıyoruz!
– Kınamayıp da gerçekten bir ey yapsan; şurada gözümün önünde senin namusuna tecavüz etmeye kalksa, ben de tecavüzcüye “kınıyorum seni!” desem, bir şey yapmış olur muyum?
– Amerika kınamıyor, Avrupa kınamıyor, İslam dünyansın diğer işbirlikçileri kınamıyor ama biz kınıyoruz.
– Bu şartlarda kınamak, katili cesaretlendirmekten başka bir şey değil. Kınamak, laftan anlayana… Kınamak, lanetlemek. Hele şu lanetlemek, “sürmek” demek, uzaklaştırmak demek… Lanetlediğini kendinden uzaklaştırma mânâsına karşıya sürersin, düşmanlaştırırsın yani. Düşmanla da ticaretini her sene bir öncekine göre daha da artırmazsın. O saydığını sözde liderler de hiç değilse sahibi olmadıkları mananın malikli gözükmeye yeltenmeyen apaçık işbirlikçiler, sizse, “kınıyoruz” demekle güya iş yapıyor gözüküp, yine milletin gazını almaya çalışmaktasınız. Cinayet, caninin elini kırmakla, kolunu bağlamakla engellenir. Ötesi, yani elinde imkân varken bunu kullanmak yerine kınamak, lanetlemek iş yapmak değil, iş yapmamak için şaklabanlık yapmaktan ibaret bir soysuzluk.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, A Haber kanalında, “Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi!” diyor. Madem bu katliamın yanacağını biliyordunuz, cinayetleri engellemek için niye tedbir almadınız? “Bütün dünyanın sesin yükseltmesi lazım”mış… Coğrafyamız karışıklık içindeymiş, Irak üçe bölünmüşmüş… Sanki Irak’ı ben böldüm; Irak’ın parçalanmasına yol açan Haçlı saldırısında tezkere çıkartmak isteyen, “tezkereye hayır demek, bana hayır demektir!” diyerek Haçlılarla birlikte Müslüman Irak’a saldırmak için ne kadar iştahlı olduğunu gösteren senin Genel Başkanın Erdoğan değil miydi? Ha, sen de o partiye girmeden önce onu eleştiriyordun, partisine girince savunmaya başladın.
Siyasiler yine ekrana çıkıp nutuk atıyor, yine milletin gazını almaya çalışıyor. IHH Bakanı Bülent Yıldırım da siyasete olması gerekenden fazla angaje olmanın baskısı altında, Yahudi çıfıtın inini kuşatan Müslümanlara, Mavi Marmara şehidlerinin orada bulunan ailelerine, katillere ve inlerine zarar verilmemesini telkin edebiliyor.
Süreç herkesin gerçek yüzünü ortaya koymakta, sel gibi akan şehitlerin kanı ile maskeler silinmekte. Hiçbir maske bu kan seylabı karısında dayanamaz.
Müslümanlar haykırıyor: Dişe diş, kana kan intikam intikam! İsrail polisi de müslümanlara saldırıyor.
Ahmet ÖLÇÜLÜ