ÖNCE İNANMAK

ÖNCE  İNANMAK

“Ortada adam yok” diyen  Kumandan’dır. Anlamadığımız şu ki herkes Kumandanmış edasıyla aynı lafları tekrarlıyor.  Yüzü suyu hürmetine yaratıldığımız Peygamber Efendimiz hatırına hayat halen devam ediyor. İnancımız o ki; büyük mütefekkirin  hatırına, yaşadıklarının, çilesinin hürmetine büyük oluş gerçekleşecektir. “İnan da odun parçasına inan” veli sözünden hisse alınarak inanmanın,  kayıtsız şartsız bağlanmanın kutsiyeti  kurtuluşun vesilesi olacaktır Allah’ın izniyle.

“Bize kocakarı imanı lazım” düsturu mücadelemizdeki samimiyetin, dava bağlılığının olmazsa olmaz ölçüsüdür. Lâzım olan samimiyet ve bunun akabinde gelen amel. Anlık kararlardaki yahut hayatın, hadiselerin getirdikleri karşısındaki hal ve tutumlar, yani; fedakarlık, cesaret, gözü karalık, hakim tavır, ideolojik şuur  sadece davasına koşulsuz teslim olmuş kişilerde kendini gösterir. Hepimizin bildiği üzere aydın olmak demek bu vasıflara da sahip olmayı gerektirir.   “Kimsede devrimci potansiyel, ihtilal-inkilâpçı bir duruş, hazırlık yok” şeklindeki düşünceler, şimdiye kadar yapılanları, emekleri hiçe saymak, dökülen şehit kanlarını çiğnemek demek değil midir?

Ak koyun, kara koyun arasındaki fark malum. Terazi kefesinde ak koyunun bir farkı vardır her zaman. Elini taşın altına koyanla, koyamayan arasındaki fark gibi. Çoluk çocuğunun geleceğinin ve mesleki kariyerinin kaygısını yaşayanla, bu kaygıları duymayarak canların canı uğrunda hayatını şekillendiren,  cezaevi, sıla hayatı yaşayan arasındaki fark gibi. Baba gölgesi altında eğitim alarak hayatını idame ettiren çocuklarla, baba hasreti çekerek büyüyen ve dava bağlılığını da yüreğinde, meydanlarda yaşayan çocuklar arasındaki fark gibi. Teni incinmeden kocasıyla aynı yastığa baş koyanla, kundaktaki bebeği ile  cezaevi yolunu arşınlayan arasındaki fark gibi. Şehadete koşan Hasan Meriç, Sancar Kartal, Nuray Zor gönüldaşların farkı gibi.

Şimdiye dek yapılan ne varsa sıfırlayarak, herkesi aynı kefeye koyarak bir şey  yapamayışına, olamayışına etrafını da ortak ederek “ bir tek ben değilmişim olamayan”  tarzındaki düşüncelerle nefsini pohpohlayıp, rahatlatma peşindekilere sözümüz. Aynaya bakıp kendimizle yüzleşirken Kumandanın; “ortada adam yok” deyişini “oh be” tarzında nefsi rahatlama haline dönüştürmek, Bandırma ve Metris gazasında şehit düşenlere, hasta haliyle bu dünyadaki son günlerinde Bolu yolculuğuna katılan Nuray Zor’ a saygısızlıktır. Nuray Zor’ un mücadeledeki hal ve tavırları birçok erkeğe ibret olmalıdır.

Allah hepimize istikamet üzere dosdoğru yürümeyi nasip etsin, ayaklarımızı kaydırmasın. İmanımızı güçlendirsin…

 

Zeliha  Arslan

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: