SURİYELİ MESELESİ VE ENSAR EDEBİYATI
Suriye’de Esad’ı üç ayda devirip Emevi Camiinde Cuma namazı kılma hayalleri vardı, hayal kalmaya devam ediyor.
En baştan bu yana, “Yanlış yapıyorsunuz, orada savaşan insanlarla Esad rejimi arasında arabulucu olmakta ısrar edeceğinize, o insanları Esad’a karşı kışkırtmaktasınız!” dedik.
Dinleyen kim?
Stratejileri çok derin ya, tuttular Angelina Jolie denen Holivud fahişesini getirip, Suriye’lileri kendi rejimlerine karşı isyan etmeye teşvik ettiler. Holivud = Kutsal Orman… Kutsal Orman fahişesi… Ne zengin tedaileri var değil mi? Evet, Suriyeliler rejime karşı isyan edecek, onların çoluk-çocuğu da Türkiye’de güven içinde, gayet konforlu kamplarda şu birkaç ayın geçmesini bekleyeceklerdi. Yani isyan edeceklerin ailelerini düşünmelerine gerek yoktu, Erdoğan onlara her türlü sahip çıkacaktı. Hatta Suriye’den gelecekler için psikolojik sınır yüz bin kişiydi. Yani Yüz bin kişi gelene kadar asiler Esad’ı deviremezse, Erdoğan bizzat kendisi Esad’a karşı savaş açacak ve tanklarımız birkaç gün içinde Şam’a girmiş olacaktı. Hatta gerekirse birkaç füze atar, “Esad attı!” der, savaşı başlatırdık.
Milyonlarca Suriyeli bu gün Anadolu’ya dağılmış vaziyette, aç ve perişan yaşamaya çalışıyor.
Kamplar doldu taştı, şehirlerde büyük bir demografi değişimi ile birlikte sosyal değişim de yaşanıyor. İlk günlerde Anadolu insanı Suriye’den gelen bu savaş mağdurlarıyla elindekileri paylaştı. Ama AKP’nin yanlış politikaları, iki farklı kimlik arasında başlayan gerginliklerin, zamanla toplumsal linç kampanyalarına dönmesine yol açtı. Güya rejimleri değil halkları önceleyen AKP sayesinde Türk ve Suriyeliler birbirine düşman olma noktasına geldi, AKP bunu da başardı.
Maraş, Adana, Hatay, Kayseri, Urfa, Ankara, Antep derken İstanbul…
Artık hemen her gün farklı bir ilimizden Suriyelilerle yaşanan çatışma haberleri gelmesine alışıyoruz. Öyle hemen her gün yaşanan küçük kavgalardan bahsetmiyoruz, büyük kitlesel çatışmalar kastettiğimiz. Küçük çatışmalar sıradanlaştı, haber değeri kalmadı artık. Maraş ve Antep gibi illerde böyle küçük kavgalar vakayı adiye artık.
Çözüm ve çare?
Haliyle bu insanların kendi memleketlerine dönmeleri gerekiyor.
Bunun için de önce Suriye’nin durulması lazım. AKP’nin yanlış Suriye politikasını düzeltmesi, “haydi siz aslansınız!” diyerek Suriye rejiminin üzerine kışkırttığı kimselerden özür dilemesi. Türk milletinden özür dilemesi… Yani kısacası, mevcut durum içerisinde çözüm hayal. Haliyle de bu sürtüşme ve çatışmaların artacağını söylemek kehanet olmaz. AKP’nin yanlış politikalarından doğan problemlere karşı halk isyan ederken, bu isyanın öznesi AKP olmakla birlikte, maalesef ki öznesi Suriye’liler olmaya devam edecek. Tabi Suriyelileri korumak için polis ve asker devreye girdikçe de halkın öfkesi asker ve polise artarak yönelirken, AKP iktidarı da doğrudan halkla karşı karşıya gelmeye başlayacak. Süreç çok kanlı gelişmelere gebe…
AKP ne yapıyor?
“Siz Ensar’sınız!” diyerek milletin gazını almaya çalışıyor. Meseleyi, sokaktaki insanın vicdanına havale etmeye kalkıyor. Sokaktaki insan Suriyeliler ilk geldiğinde elinde ne varsa paylaştı zaten. Sonra, bu ensar olmanın faturası ağırlaşmaya başladı. İş dert oldu, kira dert oldu. Bu dert de en çok dar gelirliyi etkilerken, fabrika sahipleri vs gibi hali vakti yerinde olanlar ise, ucuz iş gücü bulmanın sevincini yaşıyorlardı. “Ensar” edebiyatı, AKP’nin her zaman yaptığı gibi, dini istismar ederek kendi kabahatini örtmeye çalışma acziyetinin ifşaı oluyor.
Sokaktaki insan soruyor:
“Sadece ben mi ensarım? Erdoğan niye değil, Bilâl niye değil, Bakanları, milletvekilleri niye değil? Valisi, belediye başkanları niye değil? Zenginleri niye değil? Ensar olmak, şehid olmak hep garip gurebanın vazifesi oluyor her nedense!”
Ahmet ÖLÇÜLÜ
ADIMLAR DERGİSİ