Arınç: “Amerika Ne İsterse Vermeye Hazırız!”
Hükümet sözcüsü Arınç, canlı yayında basın mensuplarının sorularını cevapladı.
Haçlılarla birlikte müslümanlara karşı saldırmak için Meclis’e gönderecekleri tezkerenin tek bir tezkere olup kapsamının da ileride önlerine çıkabilecek her tür ihtiyacı karşılamak üzere çok geniş tutulduğunu söylüyor.
Önce şunu soralım: Bu savaş kimin?
Haçlılar IŞİD’den rahatsız olmuşlarsa, bize ne? Bizim Haçlıların safında işimiz ne? Bir de, Haçlıları kendi topraklarımızı kirletmelerine niçin müsaade edeceğiz? Haçlılarla bir olup müslümanları katletmek Haçlı köpekliği demek değil mi? Amerika’ya giderken, savaşa asla iştirak etmeyeceklerini üzerine basarak söyleyen Erdoğan, Amerika’da Haçlı inine girdikten sonra başına ne geldi ki giderken söylediklerinin tam tersini söyleyerek geri döndü? Haçlı ininde neler yaşandı? 49 rehine edebiyatı bunda geçerli değil; zira rehineler, Erdoğan Haçlı inine girdikten veya girerken serbest bırakılmadı ki. Erdoğan daha Haçlı inine girmek üzere yola çıkmadan Haçlıların İslam’a karşı savaşına iştirak etmeyi kesinlikle reddeden açıklamaları yaparken, rehineler serbest bırakılmıştı zaten. O halde cevaplanması gereken tek soru, Haçlı ininde Erdoğan nasıl ikna edildi, neler yaşadı, o inde başına ne geldi?
Haçlı inine giderken, bizim olmayan bir savaş için kesinlikle katılmayacağımız açıklaması yap, sonra da şimdiye kadar yapılan saldırıları dahi yetersiz bul; bunda bir iş var. Öyle ki, Haçlı savaşı için çıkartılan tezkere, o kadar geniş tutuluyormuş ki, yarın hesapta olmayan şeyler çıktığında yeni tezkerelere ihtiyaç hasıl olmasın. Bunun mânâsı -savaş bizim değil Haçlıların İslâm karşı saldırısı olduğuna ve bu tezkere de aslıyla kendimiz için çıkmıyor oluşuna nazaran-, Haçlıların bizden talepleri o kadar geniş ki, bu sınırsız talepleri karşılayabilmek için, Haçlılara yarın bir gün zaman kaybettirmemek için çok geniş kapsamlı bir tezkere çıkartmayı istiyorlar. Yani efendilerine verdikleri hizmet kusursuz ve sınırsız olmalı.
İşte, ne olduysa Erdoğan Amerika’ya gidip Haçlıların o inine alındıktan, o inde yaşadıklarından sonra oldu.
İnsanın, “Ne yaptınız lan dünya lideri Erdoğan’a!” diye bir nara patlatası geliyor.
Arınç’ın açıklamalarında dikkatimiz çeken bir diğer husus ise, bu tezkereyi geniş tutmalarının sebepleri arasında saydığı “Horasan”… Arınç döktürüyor: Hiç bilinmeyen ve hesapta olmayan Horasan diye bir örgüt çıkmış ve o kadar ciddiymiş ki Amerika her şeyden ve herkesten önce bunları bombalamaktaymış filan…
Ne yalan söyleyeyim, Arınç’ın bu “yalan”larını dinlerken, Haçlılara bu kadar yalakalık yapılıyor olmasından dolayı ağzımdan çıkanlara kulaklarımı kapattım ama evdeki çocukların ahlâkı bozulması diye eşim ağzımı kapattı.
Kapattım çünkü bu o kadar iğrenç bir yalandı ki bu Horasan… Amerika ne zaman müslümanlara saldırıya geçecekse, saldırı öncesinde böylesi yalanlar uydurarak dünyayı yalanlar etrafında büyüleyip, müslümanları katletmenin gerekli olduğuna dünyayı ikna etmek için propaganda saldırısı başlatıyor önce. Bu “Horasan” yalanı da bu saldırının ana teması. Hatırlanacağı üzere daha önceleri de Amerika bin bir türlü yalanla Müslümanları katletmek için dünyayı ikna etmeye çalışmıştı. O yalanlara da Amerika’ya ikna olmaya dünden razı olanlar inanmışlar ve Haçlıların Müslümanları katletmelerine dünden razı olanlar o yalanları dönüp bizlere saydırmışlardı. Sonrasından yalan olduğunu Amerika’nın bizzat itiraf ettiği eski zaman yalanlarından bir demet yapacak olursak, Saddam “Cehennem Topu” yapacaktı ve tüm dünya bu topun menzili içindeydi, Saddam kimyasal silahlarla dünyayı cehenneme çevirmeye hazırlanıyordu, kimyasal silahlar bulunamayınca, bu silahların tırlar üzerinde seyyar taşındığı söylendi. Zamanının Amerika Dışişleri Bakanı Powell, bu yalanları çizgi resimlerle, bu çizgi resimleri çok ciddi deliller diye takdim ederek, utanmadan, BM toplantısında anlattı durdu… Sonradan, Irak’ı yerle bir edip, o çizgi resimlerdeki tırların izine dahi rastlanamayınca, “CIA bizi yanılttı!” dediler. Tabi o zaman Amerika yalakaları bu uydurulmuş delilleri o kadar canla-başla Amerika’dan daha çok savunuyorlardı ki… Arınç’ı dinlerken aklıma bunlar geldi. Çünkü daha iki gün önce, Amerika’lı bir gazeteci “Horasan” örgütü hikâyesinin nasıl uydurulduğunu detaylarıyla anlatıyordu. Buna göre IŞİD’in kafa kesme görüntüleri saldırı için yeterli sebep değildi ve Amerika’nın varlığına karşı tehdit olarak algılatılacak çok tehlikeli bir örgüt olarak Horasan uydurulmuştu. Arınç ise, Amerikalı gazetecinin uydurulduğunu ifşa ettiği örgütün Amerika tarafından vurulmasını, kendilerinin bilmeyip ama Amerika’nın bildiği daha nice şeylerin varlığına delil olarak gösterip, tezkerenin geniş tutulmasına sebep olarak sunmaktan utanmadı.
Amerika’nın yalanlarının ortaya çıkması için artık savaşın bitmesi ve Amerika’nın talan ettiği toprakları ele geçirdikten sonra iddialarını ispatlayamaması gerekmiyor ama Amerika’nın kucağına oturmaya ezelden teşne olan yalakalar için bu yanlara sarılmaya ısrarla devam etmenin, Amerikalıdan daha çok Amerikancılığın, utanmazlığın sonu yok.
Küfre rıza küfürdür.
Haçlılara yol veren de…
Hani birileri, “hepimiz Ermeniyiz!” diye nara atıyorlardı ya, Haçlı Amerika ve Amerikancı köpeciklere karşı hemiz IŞİD’iz.
A. Bâki AYTEMİZ