AB/D, RUSYA’YI TERBİYE EDEBİLİR Mİ?

AB/D, RUSYA’YI TERBİYE EDEBİLİR Mİ?

Prof. Dr. Mete Gündoğan sosyal paylaşım sayfasında Rusya üzerinden Dünyanın içinde bulunduğu son iktisadi durum hakkında ufuk açıcı bir analiz yaptı. Aşağıda ilgili değerlendirmeyi okuyucularımız için iktibas ediyoruz.

ADIMLARDergisi.com

Putin, yakın geçmişteki bir konuşmasında, ‘eğer beş yıl boyunca petrolün varili 100 doların üzerinde olmaya devam ederse, Rusya için düşündüğümüz bütün projeleri gerçekleştirebiliriz demişti. Tabi elbette bunu Batı da bilir.
Rusya’nın çok güçlenmesi onların işine gelmez. Hem, Rusya’nın petrol/gaz gelirleri üzerinden ayakta durması, İran’ın ayakta durmasına benzemez.

Petrol fiyatları üzerinden Rusya’yı terbiye edebileceklerini zannedenler çok büyük bir yanılgı içerisine girmiş olurlar. Batı, petrol/gaz fiyatlarını düşürüyor diyemeyiz elbette. Ancak, dünyada petrol/gaz kontratları üzerinden istedikleri spekülasyonları yapabileceklerini biliyoruz. Hâlihazırda 2040’da teslim görecek petrolün kâğıtları bile piyasada dolaşımdadır. Ne demek istediğimi buradan anlayabilirsiniz.

AB/D bütünleşik atılımının ne manaya gelebileceğini anlamak için Rusya ve AB/D’nin makroekonomik sağlıklarına bakmak gerekir. Ana hatları ile önce bunlara bakalım.

ABD’nin toplam borcu yaklaşık 18 trilyon dolardır. AB’nin ise 15 trilyon dolar. Her ikisinin birden toplam borcu yaklaşık 30 trilyon dolar eder. Bu borçların milli gelire oranları da oldukça yüksektir. AB’nin borçlarının milli gelire oranı %91, ABD’ninki ise %72 civarındadır. Ortalama büyüme hızları %2’nin altındadır. İşsizlik oranları yüksek ve kısa vadede ne borçlarını ne de işsizliği çözebilecek bir programları yoktur. Yüksek yaşam standartlarına alışmış Batı halklarının beklentileri de yüksektir. Bu beklentilerinin aptalca politikalar karşısında heba olduğunu görürlerse sokakları işgal edeceklerdir.

Halkın gücü/direnişi karşısından kimse ya da hiçbir iktidar duramaz. Kısacası AB/D’li idarecilerin bırakın finansal stratejik saldırı yapmayı, hapşırırken dahi defalarca düşünmeleri gerekir.

Diğer taraftan, Rusya’nın dış borcu 678 milyar dolardır. Bunun milli gelire oranı ise %10 civarındadır. Bu da Rusya’nın herhangi bir sıkıntı karşısında kendi iç ekonomisini rahatlıkla çevirebileceğini gösterir. Halk günlük ekonomik rutinleri bozulmadığı müddetçe de hükümetlerini büyük sıkıntılara sokacak eylemlere girişmeyecektir. Bunun yanı sıra, ayrıca, Rusya Finans Bakanlığının kontrolünde yaklaşık 172 milyar dolarlık bir refah fonu mevcuttur. Bu zamana kadarki petrol/gaz gelirleri fonun en büyük kaynağını oluşturuyordu. Rusya Merkez Bankası rezervleri ise 417 milyar dolar civarındadır.

Dahası, Rusya’nın uzun soluklu bir dış (temelde Batı dünyasına) dünyaya kapanarak işlerini idare etme tecrübesi vardır. Bu yanlıştır doğrudur ayrı bir mesele, ama böyle bir tecrübesi mevcuttur.

Şimdi petrol fiyatları hızla düşmeye başlayınca bu ilk bakışta ihracat gelirlerinin büyük bölümünü petrol/gaz’dan elde eden Rusya’nın aleyhine gibi gözüküyor. Nitekim Rusya da bu düşüş karşısında bir hamle yaptı. 17 Aralık’ta, Merkez Bankası faizleri %10.5’dan %17’ye yükseltti. Buna bağlı olarak ruble %20’den fazla değer kaybetti. Ruble değer kaybederken ABD doları değer kazanmaya devam ediyor.

Burada gözden kaçırmamamız gereken bir husus var. Rusya, petrol ve doğal gaz satışını değer kazanan dolardan yapıyor. Putin, rublenin değerini kasıtlı olarak düşürüyor. Eskisi gibi olmasa da, göreceli olarak yüksek kazanç elde etmeye devam edecek. Ruble düştüğü için ithalatını olumsuz ihracatını ise olumlu etkileyecek. Bu da onun ticaret açığını olumlu etkileyecektir.

Diğer yandan OPEC, ham petrolün değerini 40 dolarlara kadar çekebileceğini ifade etti. Evet, bu Rusya için kötü haber ancak ABD için daha kötü bir haber. Rusya üretime devam edeceğini ve miktarları daha da artıracağını açıkladı. ABD’de ise, petrol fiyatları 100 dolarlara ulaşınca ekonomik olmayan kuyular ve kayagazı ekonomik hale gelmişti. Şimdi petrol varili 60 doların altına düşerse bunların hepsi kapanacaktır. Bu da ABD de milyonlarca yeni işsiz demektir. Obama yönetiminin buna dayanabilecek ne gücü ne de stratejisi bulunmaktadır.

Neticede, AB/D sırça köşkte oturmaktadır. Yanındaki taştan yapılı evin camına taş atmaya çalışmaktadır ama karşılıklı taşlar atılmaya başlanırsa, bundan en büyük zararı AB/D görecektir.

Pekiyi, bizim çocuklar! Siz ne yapıyorsunuz?

Bu potansiyel gerginliği ülkemiz için kinetik enerjiye çevirebilecek gücünüz ya da stratejiniz var mı? Bu işin sonu neticede bölgesel bir savaşa kadar uzanabilir. Bunları görebiliyor musunuz?

Yoksa hâlâ, gazete köşelerinden topladığınız bilgileri ekonomik stratejik rapor diye takdim etmeye devam mı ediyorsunuz?

Tepeden bir taş yuvarlandı. Durur mu durmaz mı şimdiden bilemiyoruz. Ancak bize ulaşırsa çığ olmuş olacak! Bizden söylemesi.

Çok geç olmadan uyanın!

Tabi bu analizimizi mevcut para sisteminin cari olması durumuna göre yaptık. Ancak, mevcut para sistemi borca dayalı olmaktan çıkarılıp da üretilen mal ve hizmetlerin bir ölçüsü ve mizanı haline getirilirse bütün kurgu değişir.

Kaynakhttps://www.facebook.com/Prof.Mete.Gundogan/posts/869358063116981

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: