BARZANİCİLİĞİ AŞAMAYAN SAHTEKÂRLAR

BARZANİCİLİĞİ AŞAMAYAN SAHTEKÂRLAR

Hükümetin Batı Karşıtlığı” üzerine havada lâflar uçuşuyor. Bu lafları “uçuranlar” Amerika’nın başını çektiği organize suç örgütünün Bağdat’a, Musul’a saldırırken AKP’nin de bu saldırıya askeri malzeme taşıyan uçaklarla destek verdiğini gizleme gayreti içinde değerlendiriyorlar.

Hükümet yanlısı gazeteler iki-üç gün evvel bir işadamı üzerinden İsrail’in “Mavi Marmara’da şehit edilen mücahitlerin ailelerine 1 Milyar dolar teklif ettiği“ni yazarken, bugün başka bir haber ajanslara düştü: Amerika-İsrail tatbikatına Hükümet vetosunu kaldırarak izin vermiş.

AKP-PKK “çözüm” ortaklığının on maddelik masa başı müzakere ön anlaşması milletin gözünden kaçırılırcasına açıklandı. Daha bu on maddenin üzerinde olan biteni anlamak için tartışmaya zaman kalmadan Erdoğan Kâbe’de, Davutoğlu Washington’da, Hükümetin gönderdiği uçaklar Bağdat’ta, İsrail gemileri Akdeniz’de görülüverdi.

Yakında Filistin’le alâkalı yine bildik yaygaraları da duyarız.

Malum olduğu üzere, Batı’yla her türlü haltı karıştıranlar, yaptıklarını perdelemek için dönem dönem hemen Filistin yaygarasını koparırlar. Hiç kimse de bunlara “Filistin direnişini de siz bitirdiniz!” demez. Suriye’den AKP eliyle çıkarılıp Katar’da “ev hapsi”ne alınan Hamas’ın siyasi lideri Halid Meşal şu ân istediği hiç kimseyle görüşemiyor. Oturmaktan 25 kilo aldığı da gelen haberler arasında.

Artık herkes tarafından biliniyor ki, Batı’nın esas hesabı Irak’ın Kuzeyi’ndeki düşmana kapıyı içeriden açan işbirlikçi yasadışı yapıyı tamamen oturtmak. Perde arkasında 30 yılı aşkın süredir yapılan bu hesap, şimdi pervasızca göz önünde anlatılıyor. İslâm Milleti de bu hesap üzerinden bölünmeye çalışılıyor.

İslâmcısından Atatürkçüsüne her kesim içine sızmış bu problemi, İslâm Milleti’ne mensup ne yapacağını bilen milli bir iktidar iş başında olsa 72 saat içinde çözer:

Anadolu’dan yapılacak bir müdahaleye Amerika da dahil hiç kimse hiçbir hamle yapamaz; çünkü Irak’ın Kuzeyi’ndeki bu yapılanma şu hâliyle dağıtabilir bir konumdadır. Türkiye’nin verdiği destek olmasa hiçbir dayanağı mevcut değil. Fakat görüyoruz ki, bu yasadışı yapılanmayla menfaat ilişkisi kurmayan hiçbir kesim olmadığından, böyle bir hamleye karşı her kesimden de bir direnç var.

91-2002 arası bu ilişkiler zaten kurulmuş ve geliştirilmişti; 2002’den sonra ise, daha sistemli ve kalıcı hâle getirildi.

Özellikle “Şeriatçılıktan” Liberalliğe savrulan (cici demokrasi aşıkları) Irak’ın Kuzeyi üzerinden devşirilerek mamalandı.

Peki, bu mamalananlar nereye gitti?

Buharlaştılar mı?

Hayır, hiçbiri buharlaşmadı; “Karun” olup, 2002’den sonra hükümetin çevresinde yerlerini alarak satılmışlıklarını kendi kesimlerine sirayet ettirme misyonunu üstlendiler. AKP’yi desteklemek bunlar için politik tavrı aşan bir ideoloji hâline geldi.

Bu tip insanlar sadece dünün “şeriatçılar“ının içinden çıkmadı. Milliyetçi, Ulusalcı ve Sosyalist kesimlerden de bol miktarda çıktı.

Batı, farklı kesimlerden devşirdiği ve hükümet etrafında öbeklenen bu tipler üzerinden, hesaplaşmanın Irak’ın Kuzeyine bulaşmasını kesinlikle istemiyor!

Irak Milli Kuvvetleri’nin, bu yasadışı yapının üzerine yürümesiyle aynı ânda Amerika’nın müdahale etmesi bu sebepten

Türkiye’den yapılacak herhangi bir hamle ise, Batı’nın bu yapı üzerinden yürütmeye çalıştığı stratejik planları yerle bir edeceğinden, özellikle Washington-Londra-Telaviv’in kâbusudur. Çünkü bu yapı kalıcı hâle getirildiğinde, İsrail’in etkisi Güneydoğu’ya kadar ulaşacak. Buna karşın söz konusu Siyonist Duvar’a Anadolu’dan bir müdahalede ise, aynı İsrail, hayâlini kurduğu bu hat yerle bir olacağından, mevcut konumunu da yitirecek.

Diğer taraftan ise, hesaplaşma Irak’ın kuzeyine bulaştığında, özellikle 91-2003 arası defterler açılıp, kimin hangi ihanetler içinde bulunarak bugünlere geldiği de meydana çıkacak! Bunun neticesinde millette oluşabilecek şok durumunun hiç de Batı hesaplarına hizmet etmeyeceği açık…

91’de isyanın bastırılmasından hemen sonra holdingler, şirketler bu bölgeye akın etti. İnşaatından alt yapısına kadar Türk firmalarının öncülüğünde, orada âdeta Honkong vari bir yer oluşturdular. Şu ân kaçakçılığın her nevinden, kumar ve uyuşturucuya kadar her “film” orada dönüyor. İstanbul’daki her bakkalda Barzani’nin kaçak sigaralarını bulmak mümkün. Bir de marka ismi gibi “kaçak sigara” olarak rahatça satılıyor. Yasadışı yürütülen tüm bu akçeli işler, gayet tabi olarak bu bölgenin ihanet bahçesi olmasını da beraberinde getirdi. Ehl-i Sünnet Müslümanlar’ın kanı üzerine herkesin kolay para kazandığı bir ada kurdular adeta. “İslâm Devleti” mücahitlerinin daha ilk hamlesinde silahlarını bırakarak tabana kuvvet kaçmalarının sebebi de buydu. Bu kadar kolay para kazanılan ve bunun neticesinde de şartların oldukça rahat olduğu bir ortamda savaşacak adamların ortaya çıkması zordur. Savaşa girerse de “İslâm Devleti” misâlinde olduğu gibi ardına bakmadan kaçar ve Batı’nın hava desteğinden medet umar.

Irak’ın Kuzeyi üzerinden mamalanan ve Karunlaşan sadece iş dünyası ve siyasiler değil; medya sektörü de bu talanın içinde. Şu ân adına “Türk Medyası” denilen genelevin köşe başlarına, Amerikancı etnik Kürtçülüğün yerleşmesi ve buralardan İslâm Milleti’ni tehdit etmesinin, uyutmasının alt yapısı yasadışı “ada” ile girilen bu ilişkilerle kuruldu. Bundan dolayı hem hükümet, hem Fetullahçılar, hem de laik medya bu yapının desteklenmesinde hem fikirdir, aralarındaki çekişme ekran başı seyircisine sergiledikleri şovdur. Burayla alâkalı ise, en ufak bir ihtilâfları ve ayrıldıkları nokta yoktur.

İş dünyası ve medyanın içine “sanat çevreleri”ni de katabilirsiniz… “Sanat çevreleri” üzerinden de bu yapı, milletin algılarında inceltilerek kabul edilebilir ve hazmedilebilir bir hâle getirilmeye çalışılıyor.

Yukarıda kısaca izah etmeye çalıştığımız sebeblerden dolayı, hem PKK içinde, hem hükümet çevrelerinde, hem de ülkenin güneydoğusunda Barzani‘nin etkisi sanıldığından büyük olup, Barzaniciliğin aşılması neredeyse pek mümkün gözükmemektedir.

Muhalefet de dahil olarak İslâmcısı, Atatürkçüsü, milliyetçisi, ulusalcısı, sosyalisti velhâsıl bütün kesimlerin bu işin içinde olduğunu bilmek lâzım. Her kesimi bir şekilde bu işin içine sokan Amerika, bu hain yapının korunup kollanmasını hükümete bir görev olarak vermesine gerek kalmadan, kendiliğinden yapılan bu vazifeyi seyrediyor.

İslâm Milleti adına söz söyleme durumunda olan insanların (nerede, hangi konumda olurlarsa olsunlar) zihinleri Barzanici (Etnik Kürtçü) şablonlar tarafından satın alınarak işgâl edildiğinden, her türlü icraat –birbiriyle çekişir gözükenler de dahil– Anadolu’nun aleyhine olarak kendini gösteriyor.

Batı’nın bu fitne üssü dağıtılmadan, düşman işgâline son vermek mümkün değil!

Şu ân Amerikan liderliğinde Irak’a saldıran Şiî Şövenizmiyle birlikte, PKK, Peşmerge, AKP bütün unsurların tek hedefi bu Yasadışı Yapı‘yı Irak Milli güçlerinin elinden alarak İslâm Milleti bütünlüğünden koparmaktır. Ve böylece İslâm Milleti bütünlüğüne karşı Batıcı bir ırk inşâ edecekler.

Gerçek bir “Birleşik İslâm Devleti” projesinin ilk hedefi bu fitne merkezi’ni dağıtarak asliyetine kavuşturup ayrılmak istediği bütüne, yani olması gerektiği yere, İslâm Milleti’ne dahil etmek olacaktır.

Ehl-i Sünnet Türk ile Ehl-i Sünnet Arab‘ın arasına çekilmek istenen bu Siyonist Duvar’ın malzemesi yapılan Ehl-i Sünnet Kürt, gerekirse bir “Osmanlı tokadı“yla kendisine getirilip, bu ihânete bir son verilecek!

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: