AMERİKA BİZİM NEYİMİZ OLUR?
Amerika Irak’ta savaşmaya devam ediyor.
Aslında artık kendisi doğrudan savaşa iştirak etmiyor da, “bir buçuk savaş” stratejisi çerçevesinde ortaya attıkları “arkadan liderlik” konsepti çerçevesinde, piyonlarını sahaya sürmeyi tercih ederken, kendisi, piyonlarını havadan kollayarak düşmanlarını -yani Irak’ın gerçek sahiplerini- bertaraf etmeye çalışıyor.
Nedir bu “bir buçuk savaş”?
Geçtiğimiz yıllar boyunca İslâm dünyasına dur durak bilmeden saldıran Amerika terörizmi, bu savaşlarla güçten düştü ve o günün şartlarında aynı anda “iki buçuk savaş” verme gücünde olduklarını ileri sürerlerken, artık bir buçuk savaş gücünde olduklarını söyleyip, ona göre yeniden strateji geliştirdiler. Güçten düştüğünü kabul etmek zorunda kalan Amerika, kendi güçsüzlüğünü, işbirlikçilerini sahaya sürerek kapatma çalışma kararı aldı ki buna da “arkadan liderlik” dediler. “Lider”in, “önde giden” demek oluşuna nazaran, bu arkadan liderlik nasıl olacak, Amerika kimlerin arkasına geçecek?
Amerikan elçisi, devlet sözcüleri, Türkiye’nin -yani AKP ve diğer işbirlikçi devlet görevlilerinin- kendileri için stratejik ortak olduğunu ve Irak’ta kendilerine destek olduğunu her seferinde vurgulamaya devam ediyorlar ki, AKP iktidarı da Amerika’ya, Irak’ta -Sünnî Araplara karşı savaşında destek olabilmek için- işbirlikçi Bağdat hükümetine iki uçak dolusu askeri yardım malzemesi gönderme ihanetine imza atıverdiler…
Amerika Müslümanlarla savaşıyor ve AKP Amerika’ya yardım ediyor.
Neymiş, IŞİD varmış da onlar Ehl-i Sünnet değilmiş, selefiymiş.
Amerika çok mümin ve Ehl-i Sünnet ya…
IŞİD, kültür mirasını yok ediyormuş.
Amerika kültür mirasını ihya ediyor ya…
IŞİD katliam yapıyormuş…
Amerika şefkat dağıtıyor ya…
Tamam, IŞİD’e karşısın anladık da, niye Amerika’nın kucağındasın? IŞİD’e Amerika’nın kucağından atarlanmak mı yiğitlik?
Bizim için asıl sualin, dünyaya terör ihraç eden insanlık düşmanı Amerika’nın bu topraklarda ne işi olduğunu -olmadığını- daha önce defalarca ifade etmişti, tekrarlıyoruz. Ve Amerika ile kim iş tutuyorsa, o bizim de düşmanımızdır, işbirlikçidir, haindir.
Hükümet ise, “mukaddesat bonmarşesi”…
Bu bonmarşenin en çok rağbet gören mallarından biri de “şanlı ecdad” afyonu ki bu afyonla millete yedirmedikleri lokma kalmadı. Hazreti Ali, “er kişi babasının yaptığıyla övünen değil, kendi yaptığı ile varolandır” diyor ya; ecdad şanlıydı da sen nesin?
O “şanlı” ecdaddan biri de malûm Ulu Hakan Abdülhamid Hân… Hani şu tarihte İngiltere’ye karşı bağımsızlık savaşı veren IRA terörizmini destekleyen adam. Ecdad elini ta İngiltere’nin içlerine uzatıyor, bizimkiler ise, düşmanın içimize uzattığı eli kesmek yerine, stratejik ortak ihaneti ile, düşmana karşı savaşan mücahidleri arkadan vurmaya, düşmana dostluk yapmaya devam ediyorlar.
Vay, sen şu Abdülhamid’in yaptığına bak, adam terörü desteklemiş; oysa, “terör kimden gelirse gelsin terördür” diyor sapasağlam irade! Hem de bu kafayla üst akıla filan kafa tutuyor ki bu durumda Abdülhamid’i şanlı ecdad tasnifinden çıkarmak gerekecek. Hem, adam, o zamanın Amerika’sı demek olan İngiliz elçisini dinler, bırakın İngiliz’le filan stratejik ortaklığı, İngiliz elçisi ne derse tersini yaparmış. Bismark da diyor ki, “Ben siyaseti Abdülhamid’den öğrendim!” Oysa biz Irak ve Libya’da Saddam ve Kaddafi’yi, Amerika, İngiliz ve Fransız’la beraber, Amerika, Fransız ve İngiliz’in sözünü dinlemedikleri, böylece dünyanın dışına düştükleri için hedef aldık. En çok aklı biz verdik: Aman ha, sakın ola ki dünyanın dışına düşmeyesiniz dedik, dinletemedik, bak sonları ne oldu!
Hıristiyan –Yahudi Batı haçlı emperyalizminin sözünü dinlemeyen kaka liderler teker teker devrilirken, sağlam irade de onlara karşı Haçlıların yanından bağırıyor: Sakın uluslararası toplumun dışına düşmeyin ha! Demokrasi ha! Laiklik ha! (Malum, Mısır’da laiklik de demişti!)
Tablo açık değil mi: Amerika bizim düşmanımız oluyor, kimilerinin de arkalarındaki liderler!
Bazı işler lâfla olmuyor. Bir işin yanlışı nihayetinde ortaya çıkar hükmü gereği, yanlışın ortaya çıkıyor oluşu, sona gelindiğini de gösteriyor. Onlar için son, yanlış için son, doğru için, yeni için başlangıç.
Sona geldik ve “Yeni”den başlıyoruz! Ebedi, solmaz ve eskimez yeniden!
Ahmet Ölçülü
ADIMLAR