BİR YAZICIOĞLU BİR DİNK ETMEZ Mİ?

BİR YAZICIOĞLU BİR DİNK ETMEZ Mİ?

Muhsin Yazıcıoğlu’nun katlinin yıl dönümü.

Biz O’na, vatanı uğruna ölümü göze alan ve bu uğurda şehid olan bir yiğit olarak bakmaya devam edeceğiz. Ta ki ölümünün kaza olduğu apaçık ortaya konulana kadar. Ve o güne kadar, O’nun katilini en tepeden sormaya, aramaya devam edeceğiz.

Niçin?

Çünkü merhum şehidimiz Yazıcıoğlu, kendisine yapılan, “Bizimle anlaş, seni RTE’nin yerine Başbakan yapalım!” teklifini elinin tersiyle iten bir yiğittir. O, koltuk derdinde olmadığını, koltuk için vatanını satmayacağını bu teklifi reddetmekle bir kez daha ispat etmiş ve şehid edilişindeki asıl sebep de, bu vatan üzerinde istediği gibi at oynatabilen bu dış mihraklarla onların işbirlikçilerinin kimliklerine çok yakından vakıf olup, bunları deşifre etme tehlikesi taşıyor olmasıdır.

Yazıcıoğlu’nun şehid edilişindeki asıl sebep -O’nun siyasî kimliğine istinaden- budur. O, vatanın bağımsızlığı için kendisini feda etmesini bilmiştir. Vatan üzerindeki fesat kumpanyalarının oyununda yer almayı reddetmekle, “demokrasi” edebiyatı ile bu ülkede kurulan tezgâhı da bozmaya dair çok ciddi bir tehdit olduğunu ortaya koymuştur. İş bu sebeple, ülkemizde bu demokrasi oyununu kuranlar ve bu oyunda oyunu kuranların istediği şekilde oynamayı kabul ederek makam ve mevki elde edenlerin Yazıcıoğlu’nu hedef almış olmaları kadar tabiî ne olabilir?

Şimdi, Yazıcıoğlu merhumun şehid edilmesi üzerine açılan göstermelik soruşturma devam ediyor. Göstermelik diyoruz zira en başından beri şunu istedik ki, ilk önce Yazıcıoğlu’na “RTE’nin yerine seni başbakan yapalım!” teklifini getirenler kimlerdi; iktidarın bu teklifteki yeri ve bilgisi neydi; zamanının Başbakanı Erdoğan, Yazıcıoğlu’na bu teklif yapıldığından haberdar olduğunda nasıl davrandı; ve bu gün, o açılan davanın seyri nasıl devam ediyor? Hani, Dink cinayetinde adı geçen ilgili kamu personeli hakkında ilk önce görevi ihmalden adli süreç başlatılmışken, “Paralel” kavgası ortaya çıktığında suçlama, görevi ihmalden nasıl “kasıt”a döndürüldü ise, aynı suçlama Yazıcıoğlu merhumun şehadetinde adı geçenler hakkında niçin yapılmaz?

Ortada o kadar komik ve hayatın tabi akışına ters şeyler var ki, adam helikopterin düştüğü yerde kayıt cihazını sökmüş. Sanki araba teybi bu, sabah söktüğün teybi akşam mahalle kahvesinde okutabilirsin. Böyle bir özel amaçlı cihazın Türkiye’de pazarı çok özelken, bu cihazla ilgili söylenenler gayet komik. Bunun gibi daha nice komedi unsuru. Bu da iktidarın hadiseye ne kadar ciddiyetle baktığının delili…

İktidar kesiminin kalemşörleri, mevzu açıldığında hadisede Fetullah grubunun parmağı olduğunu, Fetullah kalemşorları da iktidarın parmağı olduğunu ileri sürüyor.

O zaman yapılması gereken çok basit; iktidar, tıpkı Dink cinayetinde olduğu üzere, adı geçen kamu personeli için görevi ihmal vs gibi uyduruk suçlamaları kaldırıp, doğrudan kasıt ve cinayete iştirak, suç ortaklığı gibi en ağır çerçevede suçlamalarla hadisenin üzerine gitme kararlılığını göstermekle mükellef.

Yazıcıoğlu cinayeti, Türkiye’nin bağımsızlığı davası ile doğrudan irtibatlıdır. Bu cinayet çözülüp, suçlular, yani bu cinayette parmağı olan dış unsurlar ve onlarla işbirliği yapan yerli unsurlar, Türkiye’ye düşmanlık ve vatana ihanetten yargılanmalıdır. Yazıcıoğlu cinayeti, sıradan bir cinayet değil dedik, çünkü Yazıcıoğlu’na kastedenler, aslında Yazıcıoğlu’nun şahsında bu vatanı hedef almış vatan düşmanları ve onların işbirlikçisi hainlerdi. Çünkü onlar, bu topraklarda iktidarı istedikleri gibi değiştirebilen kimselerdi ki Yazıcıoğlu bu tezgâhı bozma potansiyelinden dolayı katledildi. Düşmana karşı vatanını müdafaa ederken katledildi yani.

Mevcut iktidara çağrımız şu, madem siz iktidarsınız -hani Obama’yı da ülkede gerçekleşen cinayetlerden mesul tutmuştunuz-, ve madem paralelle de mücadele ediyoruz diyorsunuz, yedi düvele kafa tuttuğunuzu iddia ediyorsunuz madem, işte size meydan; ilk yapılacak şey, Dink cinayetinde olduğu gibi ilgili personel hakkında en ağır suçlamaların yapılması, kasıttan ve hatta vatana ihanetten dava açılmasını sağlamak olmalı. Dava ile ilgili bütün gerçekler kamuoyuyla paylaşılmalı ki mahşeri vicdan tatmin bulsun.

Abdestinden şüphesi olmayanın, namazından şüphesi niye olsun?

Baki Aytemiz

ADIMLAR DERGİSİ

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d