ÖLÜM ODASI -B YEDİ- (276) SALİH MİRZABEYOĞLU
DÜNYA TARİHİ
(DERVİŞ MUHAMMED)
LEVHA: 20 Ağustos 1983… Tasarruf ediliyorum… Kıvranıyorum… Sağ yanımdan sırtüstü hâle getiriliyorum… Gayrı iradî bu hâlden sonra, şuurum yerinde ve gözüm açık… Baş gözümle gördüğüm: Kafası sarıklı ve sırtında GRİ-SÎYAH benzeri cübbesi olan bir adam, kitablığın bulunduğu ayak ucumda ayakta dikilmiş… Normal boyuna nazaran ne kadar da iri görünüyor… Kanım, iliğim ve kemiğim, ne varsa, bütün mevcelerimle cezbedilirken, heybetinden yanıp kül olacak vaziyetteyim… Dehşet, dehşet, dehşetler içindeyim… Siyah sakallı, hafif kemikli ve uzunca yüzüne dikkatli bakınca, iki kaşı arasına bakmam gereğini hatırlıyorum… Uzun, yay gibi ince kaşları… Unufak olmak üzereyken, korkuyla fırlıyorum… Elektrik düğmesine korkudan basamıyorum… Pencereden, uzakta patlayan bir silâhın ışığını görüyorum ve sesini duyuyorum… Vücudum yerli yerinde… Peki olan biten neydi?..
*
Süryanice, MAKTABZABNO D’COLMO- Dünya Tarihi. (Süryanice, Maktabzabno-Tarih: 612: DERVİŞ MUHAMMED-Allah Resûlü): 701: KELANTER-Çok iri. Daha büyük, en büyük. (Süryanice, Arcu-Kâinat. Dünya: 210: Cagro-İri… Ebedd-Gövdeli, iri cüsseli kimse: 7: Ebed-Ebedîlik… Süryanice, Colminoyo- Ebedî: 161: Sandoli-Süryanice, “Kürsî”… Süryanice, Sfiqo-Bomboş: 161: Fua-Her nesnenin evveli. Şiddetli koku. Güzel koku… Hadîs: Bana dünyadan üç şey sevdirildi- Kadm, güzel koku ve gözümün nuru namaz… Moğolca, Hosigumalçin-Üçgen. Üç köşeli: 161: Alyan-Uzun, iri yarı kimse)… TAKARR- Birbiriyle kararlaşmak: 701: İZ-İzin. “Yevm. Vakt” gibi kelimelerden sonra kullanılan bir ek… TAŞ-Katı. Sabit: 1700: ALBASTRU- Romence, “Mavi”. (Bu renk, “Kelime-i Tevhid” nuruna işaret eder!)
*
KELİME-İ TEVHİD: 523: HIRKA-İ TECRİD-Halidî tecrid, sonsuz tecrid. Ebediyet sıfatı, ebediyet sureti. (İstikbâl İslâmmdır!)… GRİ-Renksizlik. Allah’ın “Kahhar” ismi nuruna işaret eder. (Üstadım, Esseyyid Abdülhakîm Arvasî “Üçışık” Hazretleri’nin umumiyetle Gri rengi tercih ettiğini söyler… Gri renk, “Gusto-Yay” Burcu ve Balık Burcu’nda görünen Müşteri yıldızı ile ilgilidir… Yay Burcu, simya safhasında “İbda’-İcâd”, Balık Burcu ise simya safhasında “Yansıtma” fonksiyonu ile ilgilidir… Allah’ın Kahhar ismi: Her üstünlüğün, önünde silindiği cebredici büyüklük… Kahr-Cebredici, hükmünü hâkim kılan: 308: Arvasî… Gri-Abranî. Gözyaşı döken. Dua. Batı. Rumî. Şamî: 332: Derviş Muhammed mühründe, isim altındaki rakam)… Süryanice, QRAD-Kökünden sökme. (Kökten halletme): 210: CAGRO-Süryanice, “İri gövdeli”… Süryanice, QCAR-Kökünden sökmek: 209: AQREB-Savaşmak… HAR-Savaşmak. “Ateş”: 209: COR-Latince, “Kalb”… Süryanice, RABO-İri, büyük vücutlu: 209: RABO-Süryanice, “Muazzam. Mükemmel”. (Asgaran: Kalb ve dil… Terazi Burcu, yıldızı mücerredin rengi Beyaz’la ilgili, vücutta tesir yeri Böbrekler ve damarlar, simya’da “Mükemmelleştirme” safhası)
*
SİYAH renk, Zuhal yıldızı ile ilgili ve Allah’ın “Kayyum-Herşeyin kendisiyle kaim olduğu” isminin nuruna işaret eder, ululuk rengidir… SEKAL: İns ve Cinnin bir ünvanı. “Abdülhakîm Arvasî Hazretleri, Müfti-üs Sekaleyn’dir”… SİYAH SAKAL: 281: NAKA-Î SALİH-Salih Aleyhisselâm’ın, kayanın yarılarak içinden bir deve ve iki yavrusunun çıkması mucizesi… Süryanice, HEDSO GABORO-Fikir Kahramanı: 281: FAR- Süryanice, “Uçup gitmek”. (Keraker-Kuzgun. Karga. “Kur’ân’da renginden dolayı ululuk misâlinde geçmiştir”: 441: Miat-Yüzler. Yüz sayıları… Necib Fazıl Kısakürek: 1441: Salih Mirzabeyoğlu… Salih Mirzabeyoğlu: 1441= 442: Derviş Muhammed mühründe, ismin altındaki rakamın Farsça yazısı… Tayyar- Deniz dalgası. Kanat açan: 1611: Derviş Muhammed… Mükâşif-Keşfeden. Muamma çözen: 441: Teslis-Üçleme)
İDEOLOCYA VE İHTİLÂL
LEVHA: 15 Ocak 1988… Mehmed, Kitab Fuarı için, “Çok enteresan! İmâm-ı Gazalî’den sonra en çok İDEOLOCYA ve İHTİLÂL gitti!” diyor… Hangi İmâm-ı Gazali?.. Ne Üstadındın ne de benim böyle bir eserimiz yok!.. Sonra sınıf gibi bir yerdeyiz… Biri, “şu İmâm-ı Gazalî’yi indirin de…” diyor; önünü göremiyormuş… Ama kitablar rafta, nasıl göremez ki?.. Sonra tahtaya bir çocuk kalkıyor. Takıldığı yerde, ben İmâm-ı Gazali’nin eserini açıp ona bir cümle okuyorum… Bir Hoca Hanım, “Evi böyle yaptırabilirsiniz!” gibi birşey söylüyor… Herhâlde önceden ev almakla ilgili birşey konuşmuşuz… Sonra; Kaya, ben, Mehmed… Benim Ankara’da ESAV’da (Ekonomi ve Siyasî Araştırmalar Vakfı) birine, “Bak, buraya girmeden önce, küfür etmeyeceğime söz verdim!” diye kızışımla ilgili gırgır yapılıyor. (…)
*
KİTAB: 435: FERKADAN-Kuzey kutbuna yakın parlak ve Küçük Ayı yıldız kümesine tâbi ve gece istikamet bulmaya yarayan, sık sık karşı karşıya gelen iki yıldız. “İkizler mânâsına”. (Utarid-İkizler. İkizler ve Başak Burcu’nda görünen yıldız: 284: Ceffar-Cifir yapan kimse… Utarid, rengi mavi; “Kelime-i Tevhid nurunu temsil eder… Hudaret-Deniz. Mavi: 2001: Efudaret-Yeşillik. Ot, sebze. “Rüya. İslâm”… Ay, rengi yeşil; Allah’ın “Hayy-Hayat sahibi” isminin nurunu temsil eder… İkizler Burcu, Lâtince Gemini, unsuru Hava, yıldızı Utarid, vücutta tesir yeri “Akciğer-Kollar, kanatlar”, simya’da Sabitleme safhası… Kollar: Abdülhakîm Koltuğu’nun “kolluklarını-kanatlarını” hatırla… Yengeç Burcu, unsuru Su, yıldızı Ay, vücutta tesir yeri Göğüs-Karın, simya’da Deberan-Şekil değiştirme safhası… Başak Burcu, unsuru Toprak, yıldızı Utarid, vücutta tesir yeri Bağırsaklar, simya’da Damıtma safhası… Arnavutça, Zorre-Bağırsak. Damıtma: 417: Necib Fazıl Kısakürek… Arnavutça, Zorre Holle-İnce bağırsak: 1450: Salih Mirzabeyoğlu)
*
FUAR: 278: FURUHT-Satım. Satış. (İngilizce, Exhibition-Sergi: 502: Şira-Satın alma, satın alınma… Üstadım’ın malûm ettiğim mısraı, “Solucan kanat taksa’’-Derviş Muhammed kanat taksa: 1502: Tracsiroyuto- Süryanice, “Oniki” sayısı… Şira’-Yelken. Gemi yelkeni: 571: Şer’-Şeriat… Musattem- Mükemmel: 570: Sistem-Büyük Doğu: İbda’)… Süryanice, EN-NUR-Esma-i Hüsnadan’dır: 287: HARUGO DAQNO- Süryanice, “Sarı sakal”. (İbn-i Ömer R.A: Ben Resûlullah’ı gördüm, sakalını sarıya boyamıştı, en beğendiği renk bu idi. Bununla elbisesini de boyadığı olurdu!)… Süryanice, ABORONOYO-Gri. Kurşunî: 287: HURİZON- Süryanice, “Ufuk”… Süryanice, DORONOYO-Yeni: 287: QARNO D’DAHBO-Altun Boynuz. “Haliç”… KİTAB FUARI: 732: ABDÜLHAKÎM KOLTUĞU.
*
İDEOLOG YA (VE) İHTİLÂL: 532: SAAT- Zaman. Muayyen vakit. Kıyamet. (Tammat- Kıyamet: 451: Salih Mirzabeyoğlu)… TEKABBÜL-Kabullenme. Üstüne alma. Bir şeyi taahhüd ve iltizam etme. Öpülme: 532: TELAKKUB-Lâkab alma. Lâkablanma… Süryanice, SUGİNTO-Kaftan. (Bolu Dağı Kaftanı: 1690= 691: Hass-Kâmil ve ileri gelenler topluluğu. Hususi. Halis… Mehdi Kaftanı: 691: Leşono Suryoyo-Süryanice, “Süryanî Dili”… İlhân-Hükümdar. Hakan. Han: 1601: Salih-Karayılan): 1532= 533: MÜNTECİM-Yıldızın Doğması… Süryanice, MHAVYONUTO-Takdim. “Kaptan Kusto Müslüman”: 533: MMATLONO-Süryanice, “Aktör”. (Aktör: 706: Fikir Kahramanı… Tüş- Rüyâ, hayâl: 706: Tüş-Hiza, yan. “Kuşatan”… Süryanice, Qşat-Yay atmak. Ok atmak. “Takdim’den çıkanlar”: 706: Fikir Kahramanı)… Süryanice, MADÇO QOYUMUTO-Zihin Kontrolü: 1533: DERVÎŞ MUHAMMED SEMERKANDÎ-442 mührü. “En küçük ebcedle”.
*
İMAM-I GAZALÎ-Hüccet-ül İslâm lâkablı. Mütefekkir, müceddid, veli: 1131: MALİN- Fransızca, “Cin”. (Cin: Gizli, gizlilikler. Allah’ın Lâtif ismi ve Kamer menzillerinden “Mukaddem min-ed delâl-Öne alınmış Takdim ve Be harfi ile ilgili mertebe)… SEYYİD Abdülhakîm Arvasî + ŞEHÎD Taha Cizro: 1131: KAL-Kıpçak dilinde, “Sergi. Fuar”… Arnavutça, KOKE-Baş, kafa: 1131: İSNA AŞER-Oniki. (Süryanice, Trescar-Oniki: 865: Derviş Muhammed 332 mührü, Büyük ebcedle)… İSLÂM: 132: KALB… Süryanice, FULABÎ-Hapishâne: 1132: İNTİFAH-Şiş. Şişkinlik. Kabarmak. (Süryanice, Nturto- Hapishâne: 1062: Mehdi… Rüya’da gelen mânâ: Hapishâne’den çıktıktan sonra, ayaklarımdaki şişliği hayra yoran ve “Allah’ın hikmeti” diye karşılayan insanlar!)… Süryanice, ARİĞ GAVMTO OF CABYUTO-Uzun boylu ve iri: 2133: VESON-Arnavutça, “Çiselemek, serpinti.” (Taşş: Yağmurun çiselemesi)… Süryanice, NASİHO-Mükemmel: 135: LEHAK-Öküz, boğa, sevr. Çok beyaz. “İfrat hâlde tecrid” hatırda. (Sevr-Boğa. Boğa Burcu: 706: Sevr-Suyun çok olması. Mal arttırmak)
KARŞILANAN…
LEVHA: 28 Temmuz 2015… Kumandanı bir kapıdan çıkarken karşılıyorum. Uzun bir süreden sonra çıktığı hissiyle, Cezaevi’nden diye düşünüyorum. Onun hemen yanında baldızım Fatma ablam var ve kendi hâliyle her zamanki gibi tesettürlü; beyaz paltolu ve başörtülü. Hepimizin yüzünde bir tebessüm. Kumandan duş almak istediğini ifade ediyor… Sonra… Araba kullanıyorum ve o arada, “Ben hep kullanıyordum, bunca zaman niye kullanmadım?” diye kendi kendime söyleniyorum… Bir başka ev; yine Kumandan’la karşılaşıyorum. Yüzü ve hâli çok iyi, fakat saçları çok seyrek ve dökülmüş gibi… Yine duş almak istediğini belirtiyor ve bir muslukta başını yıkamaya başlıyor; saçları uzun ve gürmüş gibi, ensesinden yukarı doğru… Ya havluyu verirken veya selâmlaşmak üzereyken mi bilmiyorum, uzun parmak tırnaklarım onun tenine değiyor ve bundan pek hoşnut olmadığını hissediyorum. Birkaç parmak tırnağımın arasında, küçük ve beyaz lekeler var; “onları kes!” der gibi bana bakıyor. O lekelerin simsiyah olmasından biraz hoşnutluk duyuyorum! (Nihan Öztürk)
*
DUŞ: 310: DUŞ-Kıpçak Lûgatı’nda, “Buluşmak. Rast gelmek. Tesadüf etmek”… DÜŞ-Rüya. Tahayyül: 310: DÜŞ-Kıpçak dilinde, “Düşmek. Halletmek, gerçeklenmek, suretini bulmak”… Kıpçak dilinde, TÜŞ-Rüyâ görmek. Hayâl etmek: 706: TÜŞ-Kıpçak dilinde, “Batmak, garkolmak”… Süryanice, HOF- Duş: 94: SAD-Yüz sayısı… SIBA’-Tulu etmek, doğmak. Kalbin meyli: 94: SAİB- Maksada uygun. Hedefe doğru ulaşan. Doğru… FEYAC-Söz, kelâm: 94: EVLİYA ÇELEBİ… CEYLAN: 94: LATİME-Misk. Güzel kokular konulan kab. Attarlar pazarı. Güzel kokuları götüren deve. “Gemi”… MENCE-Kurtulacak yer. Necat bulacak yer. Kurtulma: 94: TRİMİNO ŞUNOYO- Süryanice, “Ölüm Odası”… İDÎ-Bayramla alâkalı: 94: CİLAS-Tahta oturma… Süryanice, QLAHLUKO-Toz. “Heba”: 94: SABEL- Norveç dilinde, “Kılıç”.
*
TIRNAK: 761: ZAT-ÜL HAREKE(T)- Zâtıyla hareketli, kendinden hareketli… Kürtçe, STERX-Yıldız: 761: NAŞİYAT- Meleklerden bir taife… FEŞFAŞ-Yassı kılıç: 761: ŞÜST-Yıkama. “Tezkiye etmek, temizlemek”… FURKAN Sûresi 53. Âyet-“Meâli: Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı, iki denizi salıveren ve önlerine bir engel, aşılmaz bir mania koyan O’dur!”: 5761: İSTİKDAR-Allah’tan hayırlı şeylerin olmasını dileme. “Mania”.
*
Süryanice, TEFRO-Tırnak: 687: TA’RİZ- Gizleme, saklama. Sağlamlaştırma. Alıp götürme… TEFEZZÜR-Kaftan giymek: 687: TA’ZİR-Siyaset. Tazim. Temizlemek ve hürmet etmek. Tehdit etmek. Hakkında muayyen bir şer’i ceza olmayan hususlarda ulülemr veya vekili tarafından tatbik edilir cezalar hakkında kullanılır bir ıstılahtır… TUFRO- Süryanice, “Tırnak”: 1692: MÜNSAKİB- Delinen. Derinleşen. “Delen. Delinen”… TEBASSUR-Göz açıklığı. İleri görüş: 692: İBRAHİM KASSAROĞLU-Üstadım’ın Veliler Ordusu’ndan 333 isimli eserinde geçen bir veli. (Rüyâ’da gelen mânâ: Efendi Hazretleri, karşısında Üstadım ve ayakta duran İbrahim Kassaroğlu isimli biri… Kassar: Yıkayıcı, temizleyici)… Süryanice, TARNOĞLO-Horoz. Halid bin Velid Hazretleri’nin bir namı: 1693: HUMAAKİL-Akıl küpü.
*
Süryanice, ŞYOĞO-Yıkama: 1322: GUSTO MÜSLÜMAN… GEBEŞ-Koç: 322: MİRZABEYOĞLU… KAYDAHR-İri gövdeli deve. Halkın her işine karşılık gelen: 322: KARİHA-Fikir kabiliyeti. Fikirler. Her şeyin evveli. Kuyudan çıkarılan ilk su… TILA-İ 10 İRANÎ-Mehdi’yi Hamil 10 Süvari: 322: NİNORO-Süryanice, “Kılıç”… KIZ KULESİ: 1321: SİLO GABORO-Süryanice, “Fikir Kahramanı”… SACRO-Süryanice, “Saç”: 270: CESRO-Süryanice, “On, onlu”… Kıpçak dilinde, SIR-Sığır. Boğa: 270: NUHRO- Süryanice, “Nur”… Süryanice, ASRAH-İthaf etmek: 270: ASRAH-Beyan etmek… SERÎYY-Nefis. Kuvvetli. Kaptan. Küçük nehir: 270: TAYERAN-Uçuş. Uçmak… Süryanice, ŞYOĞO D’SACRO-Saç yıkama: 596: FRİŞO-Farisî. “Fars memleketinden. Süvari”. (İrân: Tabut. Neşeli oluş)… TEVFİK- Uygun düşürme. Uygunlaştırma. Muvafık kılma: 596: MMALLUT DMO-Kan ilmi. “Madenler”. (Süryanice, Hato Hfuğyo-Yeni Devir: 3525: Şehîd Taha Cizro + Seyyid Fehim Arvasî + Esseyyid Abdülhakîm Arvasî + Necib Fazıl Kısakürek + Salih Mirzabeyoğlu… Süryanice, ŞUROYO- Takdim: 528: Metalun-Süryanice, “Madenler”… Farsça, Heme Ez Ost-Herşey Allah’tandır: 528: SAHRO HATO-Süryanice, “Dolunay”… Sahr: Kaya. Maden kütlesi. Yazı)… AKŞEMSEDDİN-Fatih’in Şeyhi, hocası. Bolu’da medfun: 596: MEHDÎ MUHAMMED SALİH MİRZABEYOĞLU.
GÖK MAVİ
(KELİME-İ TEVHİD NURU)
LEVHA: (…) Ağustos 2014… Kumandan ve eşi tahta bir kapıdan odaya giriyorlar. Eşinin boyu ondan çok uzun. İkisi de mütebessim, bir masaya oturuyorlar. Masada büyük bir satır var; MAVİ renkli… Kumandan traş olacakmış… Elini yanağına götürüyor, avucunun içi yanağından aldığı beyaz bir madde ile doluyor; onunla kılıç yapılacakmış!.. (Hatice Nâlan)
*
Süryanice, QSİRO-Kısa boylu. (Kutî-Kısa boylu: 436: Teleccüs-Geminin denizin derin yerine varması… Kuta’-Düş yormak, rüyâ tâbir etmek. Su kesilmek, kısalmak. Başka yere gitmek. “Mesafenin hedefe yaklaştıkça kısalması. Tâbir”: 1180: Avhak-Büyük kara deve. Karga. Kuzgun… Te harfi, Allah’ın “Kaabid-Kısıcı, sıkıcı” ismi, Esir mertebesi, Kamer menzillerinden Kalb… Üstadım’dan: “Gittim gittim, denizin / Derin yerine vardım / Hâlin bana da geçsin / Diye ona yalvardım!”… Derya: Deniz, ilim. Lügat… Kuteh- Kısa boylu: 432: Yekta-Tek, yalnız, eşsiz. Bir kat): 281: NAKA-İ SALİH… KUNAİS- Büyük cüsseli, iri vücutlu: 281: ÜSTURE- Efsane. (Mu’sa-Ustura. Çok keskin traş bıçağı: 1106: Müstevsik-Bir kimseden sened veya vesika alan… Musa Mirzabeyoğlu: 1418: Necib Fazıl Kısakürek… Musa Mirzabeyoğlu: 428: Salih Mirzabeyoğlu… Müsevveg-Razı olunmuş, rıza gösterilmiş: 1106= 107: Algun- Kırmızı renginde, koyu ve parlak penbe. “Kırmızı, Koç Burcu ve Akreb Burcunda görünen Merih yıldızı ile ilgilidir. Allah isminin nuruna işaret eder ve Celâliyye denir”… Penbe-Pamuk: 59: Mehdi)… KAMKAM-Ulu, şerif kimse. İyi, keskin kılıç. Büyük deniz. Çok adet. Saç dibine düşen bit yumurtası. Zirve, sıfır. Kene, yapışan, kan emen: 281: BERF-Kar. Beyaz. Gri. Güzel söz. Asker… GAFR-Örtmek. Menazil-i Kamer’den üç küçük yıldız. “Nun harfi, Allah’ın Nur ismi, 4. Sema mertebesi ile ilgilidir”. (Arnavutça, Gaffure: Yengeç… Kamer menzillerinden yaratma ile ilgili; Hemze, Allah’ın “Mübdi’- Güzel yaratan” ismi, İlk Kalem mertebesi… “Seretan, yengeç-Nath, tos vuran, başvuran” menzili… Nun: Bir harf. Nur. Kalem. Kılıç. Balık): 281: ASKER-Seyyar, devreden. “Bir’le ilgilendiren”. (Kartal Cezaevi’nde 2000-2001’deki Telegram’da, -malûm dinsiz, imânsız- Duran, nutukvarî kükremeleri(!) sırasında aslını şaşırdı: “Macarca’da Ordu, Tanrı’nın büyüsü demektir!”… İşin aslı, kalbe irca edilmek üzere bu; insanın kaderi, Allah’ın Halifeliği yolunda iç ve dış mücadeledir… Duran’ın ağzından çıkan, memuriyetine ters olarak Allah’ın söylettiği… Devir: 221: Müslüman… Süryanice, Esfaynico-Kırmızı. Allah isminin nuruna işaret eder, Celâliyye denir: 221: Harugo-Süryanice, “San”… Davud-Kendisinde Kâmil Hilâfet ve Vücudî hikmet tecelli eden Peygamber. İnsanî Hakikatin perdelerinde, Sarı renk ve Çarşamba günü: 15: BD-İBDA)… Süryanice, KRE KAVMTO-Kısa boylu: 679: TAATTUR- Güzel kokular sürünme. “Rih. Ruh”. (Taattur: Taat-Tur… Taat: İbadet etmek. İtaat etmek. Allah’ın emirlerini yerine getirmek… Tur: Devir. Dağ. Had ve miktar… Tura: Aslı “Tuğra-Mühür”. Kamçı, örme kırbaç. Ehadid, tekler. Demet, bağ)
*
SATUR-Büyük bıçak. (Satir: Setreden, örten. Günahları kusurları örten. Gafr menzili): 1275: DERVİŞ MUHAMMED-442 mührü… SATUR-Satır. Yazı sırası: 1766: FURKAN Suresi, 53 Âyet… SERVAKT- Vaktin başı. Yalnız görüşülecek yer. Boş oda veya daire: 766: MEHDİ MUHAMMED DERVİŞ MUHAMMED… ABDÜLHAKİM: 184: İKİ MUHAMMED… MİNA RENK-Gök mavi: 371: ALEMGİR-Dünya’ya yayılan.
KILIÇ
(YÜREKTE VE BİLEKTE)
LEVHA: (…) 1989-1990… Yürüyerek yaklaştığım binanın bir tersane olduğunu görüyorum. İçeri girdiğimde baştanbaşa dershane sıralarına oturmuş gençlerin önünde onlara ayakta birşeyler anlatan Kumandan’ı görüyorum. Ben de, “acaba bir yardımım, hizmetim olur mu?” diye Kumandan’a yaklaşıyorum. Kendisine öğrenci durumunda olan arkadaşların her birinin sağında bir keskin kılıç olduğunu hayretle müşahede ediyorum. O sırada Kumandan sıralardaki kılıçları kastederek; “esas yüreğiniz kılıç gibi olmalı!” diyor. (Selâhaddin Ceylân)
*
TERSANE-Gemi yapılan ve tamir edilen yer. (Tersan: Korkan… Üstadım’dan: Aşk korkuya peçedir, korku da aşka perde / Allah’tan nasıl korkmaz insan, O’nu sever de!): 716: HALİFE-Çadır direği… ŞEHRİ YAR- Hükümdar: 716: SÜNUH-Sabit olma. Metanet sahibi. Sağlam ve emin olma. İyice bilme… TAGŞİYE-Örtmek, örtünmek. Bürünmek. Kendinden geçirilmek: 1715= 716: CEHABİZE-Hakikatten haberi olanlar… ESİRE- Seçkin, güzide. İlim bakiyyesi. “Bakî ilim, taşkın”. (Esere-İhtiyar etmek, ikram etmek: 706: Fikir Kahramanı): 716: TEŞDİB- Arıtmak, temizlemek. Kassar. Tımar etmek. “Siyaset, feraset”… Süryanice, MQARBONUTO-Takdim: 716: ŞACUTO-Süryanice, “Sarı”. (Allah’ın, Hakk isminin nuruna işaret eder… Hakk, Hak üzerinde kaimdir!)
*
Leh dilinde, SZABLA-Kılıç: 101: GUSTO- Topalak otu. (Kust: Yay. Yakınlık)… Romence, SABİE-Kılıç: 78: HAKİM (Ve İBDA’)… Leh dilinde, MİECA-Kılıç: 1060: BÜYÜK DOĞU… Sırpça, MAÇ-Kılıç: 44: DERVİŞ MUHAMMED-442 mührü. (Ve, Takdim yazımın alt başlığı: Dünya Çapında Bir Hâdise)… Macar dilinde, KARD-Kılıç: 305: KUDAR-Büyük yılan. Aşçı, tabbâh. Deve boğazlayıcı, deve kasabı. (Ve, Karra: Yol gösteren)… Fransızca, EPEE-Kılıç: 2003=5: SALİH MİRZABEYOĞLU. (Ve, İbsas: Sırrı açıklama, yayma)… İngilizce, SWORD-Kılıç: 276: MANSUS-Nass ile sabit kılınmış. Ayetle tesbit edilmiş, izhar ve beyan edilmiş. (Rahman Sûresi, 19-20. âyetleri ve Furkan Sûresi’nin 53. âyeti)… İngilizce, SABRE-Kılıç: 268: MUAVVEZETAN-Felâk ve Nas Sûreleri. (Ve, Zerrin: Altundan yapılmış. Altun gibi parlak. Sarı)… Fince, KALPA-Kılıç: 134: İNDÎ-Zâtî. Şahsî. (Ve, Samed: Pek yüksek, daim. Refi’ ve âli. İçi dolu şey. Keyfiyetsiz keyfiyet. Kavmin ulusu. “Muhtaç olmayan, ihtiyaçsız” mânâsında, Esma-i Hüsnadan’dır… Yevmiye: “Hiç kimseye hiçbir şey borçlu değilsin!”… Büyükler, zamanın kutbu da olsa, onlara gelen herşeyin, “tecrid-İslâm’a muhatab anlayışı yenileyen” için geldiğini söyler… Çocuk sırrı!)… Fince, SAPELİ-Kılıç: 104: ADL-Hakkaniyet. Doğruluk. Herşeyi yerli yerince yapmak. Meyletmek. “Hakîm”. (Ve, Kadd: Boy bos)… Norveç dilinden, SVERD-Kılıç: 271: SEYYAR(E)-Bir yerde durmayıp hareket eden. Gökte veya Güneş etrafında dönen yıldız. Kervan. Kafile. Zatiyle hareketli. (Ve, Teshir: Zaptetme, hâkim olma. İtaat ettirme)… Portekizce, ESPADA-Kılıç: 69: HİMYATA- Süryanicedir ve Tevrat’ta geçer. Allah Sevgilisi’nin İbranice bir ismidir. (Ve, Ahkem: En sağlam, en kuvvetli. En çok hükmeden. En hâkim ve akıllı)… Fince, KALPA-Kılıç: 134: BALAK-Karaçay Malkar Lügatı’nda, “Ayak tabanı”… Balık Burcu, unsuru su, yıldızı Müşteri, vücutta tesir yeri “Ayaklar, yürüyen”, simya’da “Yansıtma” safhası.
Kaynak: Baran Dergisi