SİLÂHLAR KONUŞTUĞUNDA

SİLÂHLAR KONUŞTUĞUNDA

Coğrafyamız da meydana gelen çatışmalar şiddetini arttırarak genişlemeye devam ediyor.

Böyle bir ortamda teşkilâtlarını tamamlayamamış yapıların dağılması kaçınılmazdır.

Teşkilâtlarını sağlamlaştırarak mücadelelerini sürdüren yapılara karşı yapılan saldırılar, teşkilâtın kenetlenmesini sağladığı gibi, mücadeleyi yükselterek güçlerine ivme kazandırmalarına da vesile olur.

Fikirde ve fiîlde “düşman” bile olamayacak yapıların varlığını ve yokluğunu tartışmaya gerek yok…

Bu türlü yapılanmalar ne düşman, ne dost tarafından ciddiye alınmazlar.

Meselenin özündeki soruyu tekrarlarsak;

Silâhlar konuştuğunda teklifin nedir?

Böyle bir soruya verilecek cevabın var mı, yok mu?!

Böyle bir ortamda;

Teşkilâtın var mı?!

Teşkilâtını organize edecek fikrî altyapın var mı?!

Teşkilâtını koruyacak kuvvetin var mı?!

Teşkilâtına düşman unsurlar tarafından yapılacak saldırıları bertaraf edecek bir gücün var mı?!

Eğer böyle bir yapın yoksa ve bunu oluşturmaya yönelik bir girişimin de söz konusu değilse, insanın, kendi çıkmazında savaşan iki taraftan birine meyil etmesi kaçınılmazdır. Farkında olunsun olunmasın böyle yapılar “silâhı elinde tutan güç”ün iradesi nisbetinde yaşam hakkına sahip olur…

Siyasetin gerekliliği anlaşıldıktan sonra, silâhlı mücadelenin düzen değişimi yönündeki siyasetin gerekli unsuru olduğu da anlaşılır. Silâhlı hareket mevzuunda söylenebilecek olan tek şey, “hareket için hareket”in olamayacağıdır. Bunun dışında, silâhlı mücadele, ancak örgüt ve metodun niteliği ve tesirleri ile birlikte tartışılabilecek bir mevzudur. Ancak, siyasetin gerekliliğini anlatmak gibi, silâhlı mücadeleye karşı olma görüşsüzlüğünü yıkmak bakımından, “hareket için hareket”i tasvib etmek de, sırasında “ana siyasete” bağlı bir siyasettir.” (1)

Ana siyasete bağlı tüm cephelerin kendi oluşlarına nisbetle nasıl bir siyasi hareket izlemesi gerekliliğini İBDA Fikriyatının Kurucusu Salih Mirzabeyoğlu,  Bütün Fikrin Gerekliliği adlı eseri ile 1979 yılında temellendirmiştir.

Fikre muhatap olanların, aksiyon plânında nasıl olması gerektiğini de izhar eden bu eser, günümüzde Emperyalist ve onların kiralık taşeronları ile nasıl mücadele edileceğinin de yolunu bizlere göstermektedir.

Lenin, “Eğer şartlar yirmi dört saat içinde değişirse, taktiğin de yirmi dört saat içinde değiştirilmesi gerekir” sözü bir örgütün bulunduğu her ân ve her ortam da kendini değişen şartlara uygun olarak yenileyebilme kabiliyetinde olması gerekliliğini ihtar etmiştir.

Salih Mirzabeyoğlu’nun “Biz su gibi bir keyfiyetin malikiyiz; buhar oluruz, buz oluruz” sözü ile değişen ve gelişen şartlarda nasıl tavır alınması gerektiğini de bizlere tablolaştırmıştır.

Her ân değişen ve gelişen olaylara karşı tavrımız “gerekeni gerektiği yerde” yapabilecek bir teşkilâtlanma içerisinde olmaktır.

Netice olarak: İnsan problemleri, günlük hayatın içinden –inanılan sistem açısından- izahını bulmalıdır. “Hayatın her kesiminde, yerinden çekilecek olan yanlışın yerine, onu dolduracak olan doğru konulabilmelidir.” dediğimiz zaman, böyle bir yaklaşım nasıl fikrî faaliyetlerden birini öne çıkararak “bu iş şöyle olur – edebiyatla olur” tarzındaki tek buudlu bir yaklaşımın saçmalığını gösterirse, değişim yönündeki “siyasî düşünceyi” reddetmek ve onunla birlikte değerlendirilmesi gereken silâhlı mücadeleye hesapsız- karşı çıkmak da, düşünce adına yapılan düşüncesizlik, hüsniniyetsizlik, veya insanı hayatın günlük problemleri içinden yakalayamamada olduğu gibi, değişim yönünde “gerektiği yerde gerekenin yapılması” düşüncesine karşı çıkmaktır.(2)

İhtilâlci bir hareketin silâhı reddetmesi düşünülemeyeceği gibi, silâhlar konuştuğunda kendi cephesini güçlendirerek iktidarı hedeflemesi kaçınılmazdır.

Buradaki asıl mesele, bunun nasılının ortaya konulması sorumluluğunun bilincinde olunması.

Nasıl sorusunun cevabını verecek olan muhatapların, bu mücadelede ortaya koyduğu fikir ve aksiyonlarının doğru ve zamanında olması gerekir.

Halkı aksiyona davet edici samimi-fedakâr ruhların eliyle, bu vatan, Emperyalist ve onların taşeronlarından temizlenecektir.

Silâhlar patlamış, ok yayından çıkmış, şafak kızıla boyanmış

Şimdi zuhurun nasıl olması gerektiğini dostlara ve dostlarla elele din-millet-vatan düşmanlarına göstermek vakti.

Yürekleri zapteden İBDA fikriyatı ile kendisini bulan Anadolu insanının, teşkilâtlanmış olarak iddiasının gereğini yapma vakti…

Taşı gediğine koyma vakti

Bu vakit, O vakittir.

Gözler büyük ZUHUR’da.

 

1)Bütün Fikrin Gerekliliği…Salih Mirzabeyoğlu..İbda yayınları..Shf; 121

2)Bütün Fikrin Gerekliliği…Salih Mirzabeyoğlu..İbda yayınları…Shf;121-122

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: