BÖLÜNME SIRASI AKP’DE: BÖLEN BÖLÜNÜR!
Bu haftasonu yapılması plânlanan 1 Kasım Seçimleri sonrası AKP’nin bölüneceği yönündeki haberler kimilerini şaşırtıyor.
Bu haberler karşısında AKP’li Taner Yıldız’ın bugün yaptığı “AK Parti bölünmez bir bütündür!” çıkışı, ibret vericidir!
– Kuruluşlarını, Erbakan’ın partisini bölerek başlatanlar… Üstelik bunu BOP Projesi’nin Ilımlı İslâm-Amerikan İslâmı ayağı olarak “Eşbaşkanlık görevini yerine getirmek” için yapanlar;
– Kendi “bölünmezlik”lerini, Türkiye’deki bütün kesimleri bölmek üzerine kuranlar;
– Milleti, vatanı, meydanları, mahalleleri, sokakları, aileleri ve nihayet fert fert insanları ruh hastası edecek kadar bölüp parçalayanlar;
– Din, Vatan ve Millet adına ne kadar değer varsa parçalamış ve itibarsızlaştırmış olanlar;
– “Yeniden Büyük Türkiye” diye diye yürüttükleri “Çözüm Süreci”yle Allahsız Etnik Kürtçülüğe alan açıp güçlendiren ve vatanın bölünüp parçalamasının fiilî zeminini açanlar;
– Bütün insanlığa ve özellikle coğrafyamıza her türlü bölücü-parçalayıcı ve sömürücü saldırıların kaynağı olan Amerika Terör Örgütü’ne “stratejik müttefik”likle bağlananlar; ona ve maşası NATO’ya İncirlik, Diyarbakır, Konya başta olmak üzere, vatan topraklarını ardına kadar açanlar;
– Türk ile Arab’ın arasına Amerikancı-laik-seküler-İslâm Düşmanı bir Kürdiye Cumhuriyeti (KC) kurdurma çabasıyla İslâm Milleti’ni;
Irak, Libya ve Suriye’ye başta olmak üzere ortak oldukları işgâllerle İslâm Coğrafyasını;
Ve Ehl-i Sünnet Karşısında Şiîliği güçlendirerek İslâm’ı bölmeye çalışanlar…
– Bütün bunları sağlamak için katledilen 5 milyondan fazla müslümanın kanına ortak olanlar;
– Ve nihâyet, topyekûn din-vatan-millete karşı yürütülen saldırıları kendisinin şahsında izlediğimiz İBDA Mimarı, Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’na yapılan TELEGRAM İşkencesine -en hafif tabirle- kulak tıkayarak, görmezden gelerek, sessiz kalarak ortak olanlar;
Evet!
Tam 13 yıldır bütün bunları yapanlar;
Bugün, bölünmezlikle kutsanmış gibi konuşuyorlar.
Bölen bölünür, parçalayan parçalanır!
GEMİ BATIYOR
İktidarını, bütün kesimleri bölmek ve parçalamak üzerine kuran Hükümet, sonunda bu süreci kendisi de yaşıyor… Öyle ki, başlayan bu sürecin hızının ne olacağını, kendileri de kestiremiyorlar.
Bu bölünmeyi, en iyimser bir tahminle “iki parça” olarak düşünenleri, paramparça bir enkazın beklediğini yıllardır söylemekteyiz.
Bu çerçevede:
Bağlısı oldukları iktidarları boyunca menfaat çetesi borazanları gibi hareket edip, güya eleştirdikleri “28 Şubat gazetecilik faaliyetleri”ni çok daha ileri(!)ye taşıyarak, yayınlarında şantaj, kumpas, yalan, “hak ve hakikat” düşmanlığı yapan “yandaş medya” mensuplarının birbirlerine girmesi…
Refah Partisi’nin bölünme sürecinde milletvekillerini “ayartan” kişi olarak öne çıkan Bülent Arınç’ın şimdi “beraber ıslanıp, yollarda yürüdükleri” gazeteci arkadaşlarını “Yezit’ten beterler” diye suçlaması ve “Bana iktidara yakın medya tarafından ambargo uygulanıyor. TRT’ye bile beni çıkartmıyorlar” diye yakınması…
Aynı Arınç’ın, “biz’dik ben olduk” sözleriyle Erdoğan’a çatması ve en son geçtiğimiz hafta AKP’li yol arkadaşlarına “sevgimi yitirdim” demesi…
Ankara Saldırısı’nın ardından Abdullah Gül ile birlikte taziye mesajı yayınlayan Arınç’a karşı, kumpasçı Şamil’in “2 canlı bombayla Ak Parti’nin yükselişini durduramayanlar Arınç bombasına sarıldılar. Rabbim Reisi korusun” duâsı etmesi…
“Ona ilk reis diyen benim, ama artık o benim reisim değil!” diyen Hakan Albayrak’ın, arkasında “emek verdim” dediği “reis sevdalıları” bırakarak gemiyi terk etmesi…
Yıllardır “BOP Projesi’ni ben teklif ettim” deyip Tayyip Erdoğan’ı “mehdi” diye yutturmaya çalışan Kadir Mısıroğlu’nun, geçtiğimiz hafta, Erdoğan’ı dinini inkâr ettiği ve Davutoğlu’nu da Allah’a şirk koştuğu için suçlaması…
Ve saire… Bunlar yalnızca geçtiğimiz bir-iki haftanın birkaç haberinden ibaret…
Neticede Arınç’ın açıklamalarından da anlıyoruz ki, Erbakan’dan ayrılmakla tecrübeli olanlar, ayrılmanın -bölünmenin- altyapısını yapmışlar…
Bugün-yarın, fakat arzu ettiklerinin çok daha ötesinde, paramparça olmak, AKP için kaçınılmaz bir süreç olacaktır.
Buna karşın, her kesimde bulunan samimi unsurlar, din-vatan-millet temelinde birleşip, bütünleşmenin ortak zeminini kuracaklardır.
Peki bu sürecin farkında olup AKP’nin içinde yer alan, destek veren samimi insanlar?..
Onlar da, yukarıda zikrettiğimiz bu yönetim anlayışı karşısında, gerçek birlik ve bütünlüğün içinde yer alacaklardır.