“2015: HESAPLAŞMA MUTLAKA” – “SON HESAPLAŞMA SON GÜN”

“2015: HESAPLAŞMA MUTLAKA” – “SON HESAPLAŞMA SON GÜN”

Hesaplaşma, bir anafor gibi her kesimi içine çekip derinleşerek ve şiddetini arttırarak devam ediyor.

Olup-bitenleri anlamak için muhakkak hafızaya müracaat etmek gerekiyor. Bunun için bugünden yakın geçmişe, özellikle son 25 yıla yayılan dosyaları açıp yeniden gözden geçirmemiz şart.

Bu dosyalar 91-2002 ve 2003-2015 şeklinde zaman dilimlerine ayırıp, öyle ele alarak incelenebilir.

Çünkü, yaşadığımız bu “Hesaplaşma Süreci”nde artık “dış politika”yla “iç politika”nın ayrı olmadığı anlaşılmış, yakın dönem hükümetleri boyunca, ilk defa bu dönemde dış politikanın tesirleri, iç politikada insanımız tarafından hissedilir hâle gelmiştir.

Bundan dolayı;

Hiçbir şahsın, hiçbir gurubun, hiçbir partinin, hiçbir hükümetin, hiçbir liderin ve hiçbir devletin bu Hesaplaşma Süreci’nin dışında kalabileceği düşünülemez; ve, hiç kimsenin yaptığı yanına kâr kalmayacak:

Hesaplaşma çetindir, hesaba tâbî tutulana kan terletir.

Kolay değil, yerle bir edilen şehirlerimizin ve boğazlanan insanımızın hesabını vermek ve bu suçların failleriyle isterseniz hayatınızın bir ânında dahi olsa işbirliği içerisinde olmak.

Kolay değil, bu dosyalar önünüze geldiğinde titremeden ayakta durabilmek.

Hangi kesime mensub olursanız olun, işlenen cinayetlere, yağmaya-talana, kalbinizle dahi meylettiyseniz, nasibinize düşeni alacaksınız.

Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Hele hele, işlediğiniz suçlara, Allah’ı ve Peygamberi’ni ortak etmeye kalktıysanız veya ortak edenlere “buğz” etmediyseniz, muhakkak Hesaplaşma Süreci’nde bunun karşılığını göreceksiniz.

Böyle süreçler bildik alışkanlıklarla atlatılamaz. Kendine has refleksleri, alışkanlıkları ve davranış kalıpları vardır. Bu süreçlerde naif olan haklılar sertleşir, sert olan haksızlar yumuşar korkaklaşır.

Ancak kesin olan şu ki;

Bu sürece, bu sürecin istediği kararlılık, cesaret ve her türlü şartı kuşanmış olarak girmek elzemdir.

Hangi kesime mensub olursanız olun, yeter ki onurlu, dürüst, haksızlıklar karşısında susmayan “insan” olun.

Çünkü bu Hesaplaşma Süreci, gerçek insan soyu ile, tersine dönmüş insan kılıklı ahmak soyu arasında olacaktır.

Bu süreçte “iyiye doğru gelen”e geçmişini hatırlatmayınız. “Kötüye doğru giden”in ise, geçmişini “şimdi”ye taşıyarak gözünün önüne dikiniz.

Merhamet bunu gerektirir.

Bu merhametin göstergesi ise hem Muhatap Anlayış ve bu Muhatap Anlayış’ın ideolojisi, hem de bildik mânâda BALTALAR’ın hazır olmasıyla anlaşılır.

Yani ideoloji, siyaset, ahlâk, hamle ve aksiyon; Kurtarıcı Fikir ve Balta… Bunların hepsi aynı hizâda ve “bilmek” ile “yapmak”ın aynı ânda olması gerektiğinin şuurunu veren, iç içe geçmiş kavramlar.

Artık bu anlaşılmalı…

Gevezeliklere kulaklar tıkanmalı, işten güçten kesici, kim olursa olsun ve hangi kesime mensubiyet iddiasında bulunursa bulunsun, ayrılık noktalarını kaşıyıcı fitne odaklarının her türlü saçma sapan faaliyetlerine gözler kapatılmalı.

İslâm temelli Din, Millet, Vatan mücâdelesi, ancak böyle bir anlayış üzerine yükseltilebilir.

Belki de bu “SON HESAPLAŞMA, SON GÜN”

Hamle sahibi olmanın şartlarını gözeterek, hamle yapacak organizasyonları gücümüzle güçlendirmeli;

Bulunduğumuz her yerde bu tür organizasyonlara varlığımızla vücut vermeliyiz.

Ordu disiplini ve ruhu içinde “iş içinde eğitim” kapsamına giren her türlü sorunu çözme gayretine girmeli ve faaliyet alanlarını, ilişkileri bu şuurla düzenlemeli, geliştirmeli…

Biz bu hazırlık içerisindeyken, Esas Düşman ve İşbirlikçileri de tabiî ki boş durmayacak.

Bundan dolayı;

Düşmanın darbelerini en az zayiatla savuşturmanın ve onun gücünü kendi gücümüze katmanın taktikleri üzerinde kafa yormalı. Bunun için bir araya gelmeli, konuşmalı, tartışmalı… Onu nerelerden alt edebiliriz, kendimizi ona karşı nasıl koruyabiliriz ve indirici son darbeyi ona nereden, kimlerle beraber vurabiliriz…

Aktüalitenin yönlendirici, yutucu, zihinleri hapsedici ve iradeleri teslim alıcı tesirinden kurtulup, gerçekte ne olup bittiğini anlamaya çalışarak;

Tek tek olmayı bırakmalı, “tek” olmayı teşvik edenlere kapıları kapatmalı, örgütlülüğü kırıcı disipline gelmeyen her türlü faaliyeti dışlayarak, bu faaliyet sahiplerinin yularını çözüp serbest bırakmalı…

Ortak bir hissiyatın ürünü değilse, ufuk açıcı yol gösterici keyfiyeti yoksa, konuşulan ve yazılanı dinlememeli, okumamalı. Kaybedecek zaman, zihni dağıttıktan sonra toplayacak vakit yok.

25 Mart 2015 ADIMLAR’a yapılan kahpe saldırı, Büyük Hesaplaşma’nın başladığını duyuran çağrıydı. O gün de böyle değerlendirdik, bugün de böyle değerlendiriyoruz. O gün “Farz-ı Kifaye” yerine geldi. Dünyaya geliş misyonu, o gün “Farz-ı Kifâye”yi yerine getirmek olan Şehîd Ünsal ZOR, görevini MÜKEMMELEN tamamladı ve gitti.

Yaşadığımız sürecin başladığını haber veren bu Şehîd, kanıyla mücâdeleyi bereketlendirmiş ve bize, çok az insana nasib olacak bir Bayrak devretmiştir.

Bu Kurtuluş Bayrağı’nı, en yükseğe dikmek için biz bu Hesaplaşma Süreci’nin kenarında değil, tam merkezindeyiz.

Mevcut potansiyelimizi örgütlü bir güç hâlinde meydan yerine dikmenin günüdür bugün.

“MUTLAK ADALET”, MUTLAKA tecelli edecek.

O’nun tecelli sürecinin adıdır BÜYÜK HESAPLAŞMA.

Ve;

Hiç kimse kendini bu sürecin dışında tutamaz.

Yazılan başa gelir;

O neylerse güzel eyler;

O’nu MUNTAKÎM ismiyle zikretmeye devam edenler, O’nun izniyle ve yine O’nun GALİB isminin tecellisi olarak zaferle taçlanacaklardır, İnşallah.

ADIMLAR Fikir, Kültür, Siyaset Plâtformu

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: