REKABETTE HAYIR VARDIR: PARİS’TEN SONRA MALİ

REKABETTE HAYIR VARDIR: PARİS’TEN SONRA MALİ

REKABETTE HAYIR VARDIR: PARİS’TEN SONRA MALİ

ORTAK HEDEFE FARKLI NOKTALARDAN ADIMLAR

Bilindiği üzere Fransa’daki Seriyye’den sonra, bugün de Mali’deki Akıncılar yeni bir seriyyeye çıktılar.

İslam Milletinin şerefli evlatları Ülkelerini işgalden ve sömürüden kurtarabilmek için özellikle seçildiği belli olan mübarek Cuma Günü’nde Batıcıların kaldığı bir oteli hedef seçmişler ve şu ân da otelde mevzilenmiş durumdalar.

Geçmişteki örneklerden yola çıkarak bunun bir FEDA EYLEMİ olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Fransız sömürgeciliğine karşı bir asırdır verilen mücadele hiç durmamış, bugünse Vatansever İslâm Mücahidleri tarafından yeni bir safhaya taşınmıştır.

Anladığımız kadarıyla farklı farklı merkezlere bağlı olarak, bulundukları ülkelerde Kurtuluş Savaşı veren İslâm Milletine mensup birçok Mücahid grup, Batı saldırganlığı karşısında EYLEMDE BİRLİK anlayışı içerisinde didişmeyi bırakıp, İşgalci Düşmana karşı REKABET ortamını açmışlardır.

Hiç şüphe yok ki bunun adı İslâm Temelli BİRLEŞİK CEPHE KURTULUŞÇULUĞUdur.

İBDA mensuplarının hiç de yabancısı olmadığı bu anlayış, hakikatini Kendinden Zuhur Diyalektiği içerisinde bulmakta olup, dünyanın her tarafına yayılarak  KITALAR ÇAPINDA DEVRİM’İN yeni safhasını müjdelemektedir.

Batı propagandası, ısrarla bu Kurtuluş Hamleleri’ni tek bir merkeze (Irak-Suriye) bağlayıp, işaret ettiği merkezi tüm askerî gücüyle yok etmeye çalışsa da, işin gerçeği bu değil…

Topyekûn Savaş Konsepti içerisinde, Topyekûn Kurtuluşçu bir mantıkla REKABET ruhu ve anlayışı çerçevesinde ortaya çıkan, en son bugün Mali’de gördüğümüz İslâm Milleti’ne mensup bu hamleler Batıcı savaş anlayışına ait olmayıp, doğrudan doğruya İslâma Muhatap Anlayış’ın ideolojisi İBDA Orjinine aittir.

Bu anlayışı başka bir ifâde ile formüle etmeye çalışırsak, bunun adı,

 FARKLI NOKTALARDAN ADIMLAYARAK, AYNI-ORTAK HEDEFE VURMAK.

Bu anlayış, hükmünü hâkim kıldıkça Dünya, Hıristiyan-Yahudi Batı toplumları için, daha da küçülecektir.

Asırlara yayılan kan, gözyaşı ve zulüm, yağma, talan ve TOPYEKÛN HAYVANLAŞTIRMA SALDIRISInın, TOPYEKÛN İNSANLAŞTIRMA MUKAVEMETİyle bir ânda cezalandırılacağı bir safhaya girmiş bulunuyoruz!

Bizden gözüküp bizden olmayanları, beyni, kalbi ve bileğiyle bizden olanlardan ayrıştırıp safları doğru belirledikten sonra, bu yeni safhaya İSLAM TEMELLİ TOPYEKÛN KURTULUŞÇULUĞUN Merkez coğrafyasının Anadolu Kıtası olduğunun şuuruyla daha sağlıklı, daha güvende, daha cesur ve daha kuvvetli olarak iştirak edebiliriz.

Ekranbaşı seyircisine gevezelik yapmak ve onların zihnini kontrol edebilmek için “aptal kutular”ını dolduran “yorumcu”, “uzman” kılıklı, düşmanın medyadaki adamlarının zırvalarından öte, herkesin bilmesi gereken bir hakikat olarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki;

Batı aklı, gerçek bir kurtuluşçuluğun tüm yollarını kapatmış olup, onun ortaya koyduğu siyasî ve askerî mantık içerisinde, ona karşı çıkmak mümkün değildir.

Elverir ki, Yeni Bir Dil, Yeni Bir Konsept ve Yeni Bir Anlayış olsun…

Batı karşısında, Zamanın Ruhu’na uygun olarak bu konsept, bu dil, bu diyalektik İBDA tarafından ortaya konulmuş ve adı da Kendinden Zuhur Diyalektiği ve Cephe Stratejisi olarak kaydedilmiştir.

Dolayısıyla, 21. Yüzyılda TOPYEKÛN bir KURTULUŞ SAVAŞI ancak bu anlayış çerçevesinde verilebilirdi ve veriliyor…

Fransa, Mali ve daha sonra gelebilecek muhtemel Kurtuluşçu Hamleleri bu çerçevede değerlendiriyoruz.

Herkesin anlayabileceği şekilde tekrar ifâde edersek; bunun adı, FARKLI NOKTALARDAN ADIMLAYARAK AYNI HEDEFE VURMAK!

Ortak Düşman İşgâlci, Sömrgeci, Soykırımcı Hıristiyan-Yahudi Batı Dünyası’dır!

Bizim için “dost” ve “düşman” nitelemesi de, bu düşmana uzaklık ve yakınlığınca ölçülür.

Kayıtsız şartsız  ismi, cismi, kılığı, ideolojisi, dini ne olursa olsun bu Esas Düşman’ın dostu düşmanımız, düşmanı da zımnî ve açık müttefiklik ilişkisinden tutun da, gönüldaşlık ilişkilerine kadar dostumuzdur. Müttefiklik ilişkisinden ayrı olarak da, ahlâkî bir duruş hâlinde bu düşmanın düşmanını, zaten destekleriz.

Düşmanımın düşmanı, düşmanımdır!” saçmalığı semtimize uğramadı, bundan sonra da uğramaz.

Son olarak, belki de bu metni sitemizde yayınlarken, Mali’deki Kurtuluş Savaşçıları, ruhlarını Yaratan’a teslim edecekler. Veya şu ân savaşıyorlar.

Bu gerçek ışığında hiç kimseden çekinmeden, “kınayıcıların kınamalarına” bakmadan, onlar için, hangi imkân ve hangi zemine sahipsek, oralarda duâ yerine geçecek faaliyetlerde bulunalım. Kalbimizi ve ruhumuzu TOPYEKÛN-TOPLULUK HÂLİNDE, Cemaat olmanın ve TEK MİLLET olmanın şuuruyla Mali’deki Radisson Blu Otel’ine yöneltelim. Ve kalpten hep beraber duâ edelim:

Ya Rabbi, Mücahidlere düşman karşısında yardım et!

Ve onlar vesilesiyle İslâm Milleti’ni İzzet sahibi kıl, onurlandır!

Zaferlerle taçlandır!

Düşmanı zelil eyle ve topluluklarını dağıt; onları dağıtırken aynı anda bize toparlanmayı ve bütünleşmeyi nasip et!

Mücahidlerin korkusunu işgalci düşmanın kalbine düşür ve bu korkuyu onların kalplerinden eksik etme!

İzzet, Şeref, Şan ve Zafer Allah’ın ve O’nun nasiplendirdiklerinindir.

Yaşasın İslam temelli Topyekûn Kurtuluşçuluk!

 

ADIMLAR Fikir, Kültür, Siyaset Platformu Başkanlığı

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Adımlar Dergisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et