KAF SÛRESİ’NİN OKUNMASI VESİLESİYLE
Sayı ve zaman sınırı olmadan, İBDA Mimarı Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun niyeti üzerine okumaya başladığımız Kur’ân-ı Kerîm’in 50. Sûresi olan “KAF SÛRESİ”nin Elmalılı Hamdi Yazır tarafından hazırlanan Türkçe mealini ve sûrede yer alan bazı Âyetlerin nuzûl sebeblerini derleyen bir çalışmayı iktibas ediyoruz.
ADIMLAR Dergisi
KAF Sûresi türkçe meâli (*)
1 – Kâf. Şanlı ve şerefli Kur’an’a andolsun ki,
2 – Doğrusu kâfirler kendi içlerinden uyarıcı bir peygamber geldiğine şaşırdılar da dediler ki: “Bu şaşılacak bir şeydir!
3 – Öldüğümüz ve bir toprak olduğumuz vakit mi (tekrar) dirileceğiz? Bu dönüş çok uzaktır.”
4 – Fakat biz toprağın onlardan neyi eksilttiğini elbette biliyoruz. Yanımızda herşeyi kaydedip muhafaza eden bir kitap vardır.
5 – Doğrusu hak kendilerine geldiği zaman yalanladılar da şimdi karmakarışık bir ıztırap içindeler.
6 – Artık üstlerindeki göğe bakmazlar mı ki, onu nasıl bina etmiş ve süslemişiz, onun hiç bir çatlağı yoktur.
7 – Yeri de nasıl uzatmış, üzerine sabit dağlar oturtmuşuz. Orada görünüşü güzel her çeşit bitkiden çiftler yetiştirdik.
8 – Bunlar, Allah’a yönelen her kula gönül gözünü açmak ve ona ibret vermek içindir.
9 – Bir de gökten bereketli bir su indirip de onunla bağlar, bahçeler ve biçilecek taneler bitirmekteyiz.
10 – Tomurcukları birbiri üzerine dizilmiş uzun boylu hurma ağaçları yetiştirdik.
11 – Bunları kullara rızık olması için (yetiştirmekteyiz). O su ile ölü bir toprağa can verdik, işte hayata çıkış da böyledir.
12 – Onlardan önce Nuh’un kavmi, Ress halkı ve Semûd da yalanlamıştı.
13 – Âd, Firavun, Lût’un kardeşleri de (yalanladılar).
14 – Eyke halkı ve Tübbâ kavmi de, bunların hepsi peygamberleri yalanladılar da (onlara) azabım hak oldu.
15 – Biz ilk yaratmada acizlik mi gösterdik? Doğrusu, onlar yeni bir yaratılıştan şüphe içindedirler.
16 – Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız.
17 – Onun sağında ve solunda oturmuş iki melek zabıt tutarken,
18 – İnsan hiçbir söz söylemez ki yanında (onu) gözetleyen, dediklerini zapteden bir melek hazır bulunmasın.
19 – Ölüm sarhoşluğu gerçekten geldiğinde, “Ey insan! İşte bu senin öteden beri kaçtığın şeydir.” denir.
20 – Sur’a üfürülür, işte bu, tehdid(in gerçekleşme) günüdür.
21 – Her can, kendisiyle beraber bir sevk memuru ve bir şahid bulunduğu halde gelir.
22 – (Allah ona) “Andolsun sen bundan gaflet içinde idin. Şimdi senden gaflet perdesini kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir.” der.
23 – Beraberindeki melek “işte yanımdaki hazır” der.
24 – (Allah iki meleğe buyurur ki:) “Haydi ikiniz, atın cehenneme her inatçı nankörü!
25 – İyiliklere (sürekli) engel olan, saldırgan, şüpheciyi.
26 – O ki Allah’ın yanında başka ilâh edinmiştir. Haydi ikiniz birlikte onu şiddetli azaba atın.”
27 – Yanındaki arkadaşı (şeytan) der ki: “Rabbimiz! Ben onu azdırmadım. Fakat kendisi derin bir sapıklık içindeydi”.
28 – Allah buyurur ki: “Huzurumda çekişmeyin! Ben size daha önce uyarıcı göndermiştim.”
29 – Benim huzurumda söz değiştirilmez. Ve ben kullara asla zulmedici değilim.
30 – Biz O gün cehenneme: “Doldun mu?” diyeceğiz. O da: “Daha fazla var mı?” diyecektir.
31 – Cennet de kötülükten sakınanlara yaklaştırılır. Zaten uzak değildir.
32-33 – Onlara denir ki: “İşte size vaad edilen bu cennet, Allah’a yönelen, O’nun emirlerine riayet eden, görmediği halde Rahman olan Allah’tan korkan ve O’na yönelen bir kalple gelenlere mahsustur.
34 – “Şimdi selam ve selametle oraya girin. İşte sonsuzluk günü budur.”
35 – Orada onlara ne isterlerse vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.
36 – Ey Muhammed! Biz onlardan önce kendilerinden daha kuvvetli olan ve beldeleri delik deşik eden nice nesilleri helak ettik, hiç kurtuluş var mı?
37 – Şüphesiz ki bunda kalbi olan ve hazır bulunup kulak veren kimse için elbette bir öğüt vardır.
38 – Andolsun ki biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattık, Bize hiçbir yorgunluk da dokunmadı.
39 – Ey Muhammed! Onların söylediklerine karşı sabret. Güneşin doğuşundan önce (sabah namazını) ve batışından önce de (öğle ve ikindi namazalarını kılarak) Rabbini Hamd ile tesbih et.
40 – Geceleyin (akşam ve yatsı namazlarını kılarak), namazlardan sonra da (vitir ve nafile kılarak) O’nu tesbih et.
41 – Bir münadinin yakın bir yerden sesleneceği güne kulak ver.
42 – O gün insanlar, o çağrıyı gerçek olarak duyarlar. İşte bugün, kabirlerden çıkış günüdür.
43 – Gerçekten biz hem yaşatırız, hem öldürürüz. Sonunda dönüş yalnız bizedir.
44 – O gün yer yarılır, insanlar kabirlerinden çabucak çıkarlar. İşte bu, sadece bize göre kolay bir toplanmadır.
45 – Biz onların söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onlara karşı zor kullanacak değilsin. O halde sen, benim tehdidimden korkanlara bu Kur’ân ile öğüt ver.
KÂF Sûresi’nin Nüzûlü Hakkında (**)
Mekke-i Mükerreme’de ve Mürselât Sûresinden sonra nazil olmuştur. İbnu’l-Cevzî Sûrenin mekkî olduğu görüşünü Cumhûr’un görüşü olarak vermiştir.[1]
Tahrîr’de İbn Abbâs ve Katâde’den “Andolsun ki Biz, gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yarattık ve Bize hiçbir yorgunluk da dokunmadı.” (âyet: 38) âyetinin medenî olup yahudiler hakkında nazil olduğu da rivayet edilmiştir.[2]
24. Siz ikiniz atın cehenneme her inatçı kâfiri.
25. Hayra bütün hızıyla engel olan azgın şüpheciyi.
26. Ki o, Allah ‘tan başka bir ilâh edinmiştir. Haydi siz ikiniz onu en şiddetli azabın içine atın.
Bu âyet-i kerimelerin, “Sizden her kim İslâm’a girecek olursa ben yaşadığım sürece ona hiçbir faydam dokunmıyacak.” diyerek kardeşinin oğullarının müslüman olmalarını engellediği için el-Velîd ibnu’l-Muğîra hakkında nazil olduğu söylenmiştir.[3]
38. Andolsun ki Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yarattık ve Bize hiçbir yorgunluk da dokunmadı.
39. Ne derlerse sabret sen…
İbn Cerîr’in Hennâd kanalıyla İbn Abbâs’tan rivayetine göre Yahudiler, Hz. Peygamber (sa)’e gelmişler ve ona göklerin ve yerin yaratılışını sormuşlar. Hz. Peygamber (sa): “Allah yeryüzünü Pazar ve Pazartesi günleri, dağları ve onlardaki faydaları Salı günü yarattı. Çarşamba günü de ağacı, suyu, şehirleri, mamur ve harab olan yerleri yarattı ki hepsi dört gün eder. “De ki: Siz mi, yeri iki günde yaratmış olanı inkâr ediyor ve O’na eşler koşuyorsunuz. İşte O, âlemlerin Rabbı’dır. O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi ve orada bereketler yarattı ve onda, arıyanlar için dört günde eşit gıdalar takdir buyurdu.” Perşembe günü gökyüzünü yarattı. Cuma günü son üç saatine kadar yıldızları, güneşi, ayı ve melekleri yarattı. Kalan bu üç saatin birincisinde ölenlerin kendisinde ölecekleri ecelleri yarattı, ikincisinde insanların istifade edecekleri her şey üzerine bir âfet bıraktı, üçüncüsünde de Adem’i yarattı, onu cennete koydu, İblîs’e, ona secde etmesini emretti, ve son saatte de onu cennetten çıkardı.” buyurdu.
Sonra Yahudiler: “Peki ey Muhammed sonra ne oldu?” diye sordular. O: “Sonra Allah Arş’ı istiva etti.” buyurdular. Yahudiler: “Şayet tamamlamış olsan isabet etmiş olacaktın: Sonra istirahat etti.” dediler de Hz. Peygamber (sa) şiddetli bir şekilde öfkelendi ve işte bu âyet-i kerime nazil oldu.[4]
Vahidî’deki rivayette ise günler ve yaratılanlar şöyle sıralanıyor: “Pazar ve pazartesi günleri yeryüzünü, Sah günü dağları, Çarşamba ve Perşembe günleri gökleri, Cuma günü yıldızları, güneşi ve ayı yarattı.”[5]
45. Biz, onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen, onların üstünde bir zorba değilsin. Tehdidimden korkacaklara sen Kur ‘ân ‘la öğüt ver.
İbn Cerîr’in Amr ibn Kays el-Mellâî kanalıyla İbn Abbâs’tan rivayetinde o şöyle demiştir: Bir keresinde ashabı: “Ey Allah’ın elçisi, bizi biraz korkutsan ya.” demişlerdi. İşte bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil oldu. İbn Cerîr bu hadisi başka bir kanaldan olmak üzere Amr ibn Kays’dan mürsel olarak da rivayet etmiştir.[6]
Râzî, bu âyet-i kerimenin kıtal âyetinden önce nazil olduğunu nakleder.[7]
[1] İbnu’l-Cevzî, age. Vffl.3.
[2] Kurtubî, age. xvn,3.
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/832.
[3] Kurtubî, age. XVII,13; İbnu’l-Cevzî, age. VIII,17; Alûsî, age. XXVI, 185.
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/832.
[4] Taberî, age. XXVI, 111; İbn Kesîr, age. VII, 156-157.
[5] Vahidî, age. s. 282.
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/832-833.
[6] Taberî, age. XXVI,115; Suyûtf, Lubâbu’n-Nukûl, 11,139-140.
[7] Râzî. age. XXVIII, 191 .
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/833.
* http://www.enfal.de/melmalili/kaf.htm
** http://www.islam-tr.net/forum/konu/kaf-suresi-inis-sebebi.28244/