TECAVÜZCÜYÜ KORUYAN DOMUZLAR VE AVRUPA’DAKİ GERİLİM

TECAVÜZCÜYÜ KORUYAN DOMUZLAR VE AVRUPA’DAKİ GERİLİM

Tecavüzcü Batı’nın Tecavüzcüyü Koruyan Örgütleri

Birleşmiş Milletler” adlı Domuzlar Diktatoryası’nın, Avrupalı ülkeler başta olmak üzere, emperyalist Batılı ülkelerin Afrika’da iki yüzyıldır sürdürdükleri kolonyalist ve sömürgeci politikaları “asayişi sağlamak ve barış ortamı oluşturmak” bahanesiyle Afrika’nın en fakir ülkelerine konuşlandırılmasıyla devam ediyor.
Terör Örgütü Amerika’nın 1991 Irak ve Fransa’nın 2011 Libya işgâllerinde Haçlı Terörünü onaylayan BM’nin Afrika’ya konuşlandırdığı Haçlı askerlerinin, masum Afrikalı kızlara sistemli bir şekilde tecavüz ettikleri ortaya çıktı.

Artık gizlenemez boyutlara taşınan bu tecavüzler sonrasında Birleşmiş Milletlerin üst düzey bir yetkilisi yaptığı açıklamasında 2015 senesinde 69 tane tecavüz olayının tespit edildiğini ifâde etti.

Uluslararası işgâllerin meşruiyetini(!) sağlamak adına varlığını sürdüren bu kurumun, resmi rakamlar vermek durumunda kalması bir yana, verilen rakamların gerçekte olanları gizlemek şeklinde, ayrıca bir tecavüz fiili olduğuna dikkat.

Gerek “Af Örgütü” gibi uluslararası “sivil toplum” kuruluşları, gerekse tüm bu kuruluşların kendisine bağlı olduğu Birleşmiş Milletler gibi örgütlerin Irak İşgâli raporlarında yayınladıkları rakamlar bu ikiyüzlü tecavüz vakalarının gizlenen en önemli örnekleridir.

Söz konusu örgütlerin raporlarda Irak işgalinin sonuçları hakkında ölü sayısını 110bin, 162bin gibi rakamlarla verilirken, devamında adetâ insanlıkla dalga geçen bir tezatla 4,5 milyon çocuğun babasız kaldığını belirtiyorlardı. İşgâl boyunca sistemli bir biçimde gerçekleştirilen tecavüz olaylarının dile getirilmediği raporlar hala ortadadır.

İslâm Coğrafyası başta olmak üzere, Afrika gibi, dünyanın çeşitli mazlum beldelerinde sürdürülen Haçlı-Yahudi işgalinin sonuçlarını gizlemekle görevli bu kuruluşlar, “resmi” olarak verdikleri rakamlarla, bunu kat be kat aşan, bütün dünyanın gördüğü ve bildiği “gayrı resmi” rakamları etkisizleştirme çabasında.

Bu gayrimeşru tetikçi örgütlerin iddiasına göre Afrika’da bir yılda 69 tecavüz vakası tesbit edilmiş, gerisi yok hükmünde kabul edilmiştir.

Türkiye’de resmi kayıtlara giren tecavüz fiilinin yılda 8050’yi bulduğu düşünülürse, işgâl altındaki mazlum Afrika ülkelerinde Amerikan-Fransız-Hollanda-İngiliz-Alman-Avusturalya ve sair tecavüzcü-işgâl askerlerinin 69 tecavüz olayına karıştığı iddiası, BM ve kendisine bağlı örgütlerin bölgede oynadıkları rolü ortaya koyuyor.

Afrika’da durum, özellikle işgâlcilerin işledikleri bu tip suçları dünya kamuoyuna duyuran Şehîd Kaddafi’nin katledilmesinin ardından, çok daha büyük boyutlara taşınmış durumda.

 

Arap Baharı’nın Avrupa İçin Sonuçları: Para, Para, Para!

Bölgenin Avrupa’dan nasıl göründüğünü gösteren bir gündem maddesi olarak “Arap Baharı” ve sonuçlarına bakmak yerinde olacaktır.

91 ve 2003 Irak İşgâli’nin yukarıda bahsettiğimiz gizlenen sonuçları ve işgalci Batı’nın ikiyüzlülüğü karşısında İslâm Coğrafyası’nda biriken öfkenin Batı tarafından “demokrasi” etrafında yönlendirilmesi çabası olarak ortaya çıkan “Arap Baharı” boyunca Afrika ve Arap Coğrafyası’nda “yüzbinlerce” insan öldü.

Avrupa basını, son günlerde “Arap Baharı”nın Mısır ayağı hakkında “yıldönümü” münasebetiyle yayınlar yapmakta. Malûm, Mısır’da yaşanan olaylar, Avrupa için ciddi ekonomik sıkıntılara sebeb olmuştu.

Avrupa basını halâ süren sıkıntılar üzerine Arap Baharı’na bakarken, neticelerini “Büyük bir Hayâl Kırıklığı” olarak ifâde ediyor.

Çatışmada hayatını kaybeden masum insanlarımız, tecavüze uğrayan kadınlarımız ve yetim kalan çocuklarımız hakkında Avrupa basınında bir cümle dahi göremiyoruz. Buna karşın, Avrupalı köşe yazarları, Afrika ve Arap Coğrafyası’nda yaşanan bu karmaşadan gördükleri ekonomik zararları, istatistiklerle detaylı olarak incelemeye devam ediyor.

 

Fransa’da “İdare Eden” ve “İdare Edilen” Gerilimi artıyor

Malûm, Libya’yı işgâl öncesinde Sarkozy’nin İçişleri Bakanı, başını çektikleri işgâl hareketini “Bu bir Haçlı Seferi’dir ve Tanrı’ya şükür ki, Sarkozy’nin önderliğinde Fransa buna liderlik etmektedir” demiş ve işgâli başlatmıştı.

Başta Libya olmak üzere, İslâm beldelerinde Müslümanları uçaklardan attığı bombalarla katleden Fransa, bu suçlarının karşılığını Avrupa kıtasında görmeye başlayan ilk ülke olmuştu. Charli Hebdo ve Paris Saldırılarıyla iyice panikleyen Fransa, işgâl ettiği topraklarda yaşattığı “korku ve dehşet”i kendi sokaklarında da yaşamaya başlamıştı.

Öyle ki geniş halk kitleleri, artık Fransa’yı idare edenlerin işgalci dış politikaları karşısında sesini yükseltmekte. En son, Fransız Adalet Bakanı’nın istifasıyla sonuçlanan “terör yasası”nın sonuçlarını reddeden Fransa halkı, sürekli uzatılan “olağanüstü hâl” karşısında tepkili.

Bu çerçevede geçtiğimiz hafta başlayan gösteriler, bu hafta da sürdürülüyor.

 

İşgalin Silah Tedarikçisi İsveç’te Yaşananlar

Haftasonu Başkent Stockholm sokaklarında hareketli anlar yaşandı. Neo-Nazi oldukları belirtilen 20 küsur kişiden oluşan siyah maskeli bir grup, “Mülteci ve Yabancı avı”na çıktıkları sırada karşılaştıkları polisle çatışmaya başladı.

Bir polisin yaralandığı olayda Neo-Naziler gözaltına alınırken, herhangi bir suç işlemedikleri bahanesiyle tekrar serbest bırakıldı.

İsveç’in “Aşırı Sağ” platformlarından SMR’in yayın organı “Nordfront” (Kuzey Cephesi) sayfalarında sürekli İslâm ve yabancı düşmanlığı propagandası yaparken, sokaklara çıkıp eylem yapılması yönünde aşırı sağcıları teşvik edici açıklamalarını sürdürüyor.

Hatırlanacağı gibi İsveç’e 2015 yılı boyunca 163.000 mülteci giriş yapmıştı.

İsveç, 1991 yılında başlayan ve bugünlere kadar gelen BOP İşgâli boyunca gizlenen en önemli aktörlerden biri. Özellikle dünya çapında silâh sanayiinin perde ardındaki bu büyük aktörü, işgâlci Hıristiyan-Yahudi terörist devletleri yanında, bölgedeki başta Barzani ve PKK-YPG, bütün işbirlikçi örgütlerin de silâh tedarikçilerinin en önemlilerindendir.

İşgâl coğrafyasından uzakta oluşundan aldığı cesaretle vatandaşlarına “konforlu ve rahat yaşam” imkânı tanımasıyla övünen İsveç de, sanırız yakın dönemde Avrupa’nın genelinde yaşanan “korku ve gerilim”i tadacaktır.

 

Hollanda: “Mültecileri Türkiye’ye Geri Gönderelim!”

Avrupa’yı istilâ eden “mülteci” problemi karşısında en çok şikâyet eden ülkelerin başında Hollanda geliyor. Hollanda, Avrupa Birliği’nin Mülteci akını karşısında “acizlik” gösterdiğini vurgulayarak daha “cesur” adımlar atılmasını teklif ediyor.

Bu çerçevede “Mülteci Sorunu”na çözüm önerileri arayan Hollanda Hükümeti, Avrupa Birliği’nin, Yunanistan sahillerine ulaşan Mültecileri, feribotlarla tekrar Türkiye’ye göndermesini öngören bir tasarıyı AB Komisyonu’na sundu.

Hollanda’nın bu tasarısına destek veren diğer üye ülke sayısı da az değil. Zira Avrupalı, on yıllardır işgâl ettiği ülkelerin vatandaşlarına ait sömürdüğü-yağmaladığı yeraltı ve yerüstü zenginliklerini, asıl sahipleriyle paylaşmak istemiyor.

 

Almanya’da Yükselen Faşizm

Mecklenburg-Vorpommern Eyaletinin İçişleri Bakanı Caffier, yaşanan Mülteci akınından şikayet ederek “Sanki Mekke Almanya’da!” şeklinde ilginç bir çıkışta bulundu.

Geçen sene eyaletine nereden geldiği belli olmayan insan sayısının 705 olduğunu dile getiren Caffier, bu sayının Kasım’da 1618, Aralık ayında ise 3349’a ulaştığını ve bunun “Almanya ve komşu ülkeler için çok tehlikeli olaylara sebep olacağından şüphesi olmadığını” dile getirdi.

Caffier’in bu sözlerini doğrulayan gelişmeleri size aylardır ulaştırmaktayız. Bu çerçevede aralarında Hitler’in Nazi Partisi’nin finansörü olduğu iddia edilen bir SS Subayı’nın torunun da olduğu bilinen AFD (Almanya’nın Alternatif Partisi) yabancı-mülteci düşmanlığı politikaları sayesinde son dönemde müthiş bir çıkış yakalamış durumda.

Oy yüzdesi 12%’lere ulaşan bu partinin en son yaptığı açıklama ise şöyle:

Yasal yollardan ülkemize girmeye çalışan çocukları da sınırlarımızda vurmalıyız!

Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz.

 

ADIMLAR Avrupa – Nihan ÖZTÜRK

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Adımlar Dergisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et