HÜSEYİN ÇELİK “BEN FAREYİM” (Mİ) DİYOR

HÜSEYİN ÇELİK “BEN FAREYİM” (Mİ) DİYOR

Türkçe bilip malûm sözü duymayan yoktur: “Batan gemiyi önce fareler terk eder.” Bu bir Türk atasözü müdür bilmiyoruz ama milletler arası bir kıymete haiz olduğu âşikar. Fareler kendi zatıyla değil, verdikleri işaretle mühimdir. Eğer bir geminin mahzeninden güvertesine doğru farelerde bir hareketlilik başladıysa ciddi bir hasar olduğu muhakkaktır.

“Batmaz” denilen Titanic kibriyle siyasetin sularında yol alan AKP gemisinde yaşanan hareketlilik artık gözlerden saklanamaz oldu. Fareler birer ikişer atlayıp kendilerini aradan sıyırma ve “günah çıkarma” derdinde… Bazı şeyleri bugün söylemenin elbette bir kıymet-i harbiyesi yok. Siyasette doğrular hadiselerin cereyan ettiği ânlarda lazımdır. Dün susanların ve suskunluk üzerinden prim yapanların, devir ve şartlar değiştikten sonra “farklı şeyler” söyleyerek, bu defa başka türlü prim yapmaya yeltenmeleri bizim açımızdan muteber değildir. Kaldı ki, susmanın ötesinde,  birde icraatın en önünde olanlar…  Arınç ve Hüseyin Çelik benzerleri bugün bir şeyler anlatıyor diye, dünün günahlarından kurtulamazlar. Bu herkes için böyledir. Batacaksanız AKP ile beraber batacaksınız; size millet vicdanında kaçış ve kurtuluş yok.

Pek yakında benzer kurnazlıkları, ikbâlini AKP’nin varlığına bağlamış çok grup ve kesimde görebiliriz. Hele şu Yahudi heyetiyle yapılan görüşmenin kokusu yayılmaya başlasın… Ama o gün aradan sıvışma ve hiçbir şey olmamış gibi pişkin pişkin “muhalif” pozları takınmalarının beş kuruşluk değeri olmayacaktır. “En azından ekmek yediğiniz yeri son nefesinize kadar müdafaa edecek namusunuz olsaydı” karşılığından başka onlara verilecek cevap olmamalı.

Eski Bakanlardan ve bir dönem AKP’nin en ağır toplarından Hüseyin Çelik’in gazeteci Ahmet Hakan’a söyledikleri ve zımnen “fare” olduğunu itiraf edici beyanları, bizde bunların altını çizme mecburiyeti uyandırdı. Sayın Çelik,  Ahmet Hakan’ın “AKP’yi neden eleştiriyorsunuz, amacınız ne?” şeklindeki sorusunu şöyle cevapladı:

-“Bizim derdimiz bireysel değil. Siz bir gemidesiniz. Sizin kamaranız çok rahat ve lüks de olabilir. Eğer geminin dibi su alıyorsa, siz rahat ve lüks bir ortamda batarsınız ama sonuçta batarsınız.”

Şimdi sen ol da, “batan gemiyi önce kim terk eder” sorusunu aklına getirme… Hem, teşbihte hata olmaz, bu isim öyle böyle minik bir fındık faresi değil; kedi büyüklüğünde olan, en kelle kulak yerinde çeşidinden… Su aldığını ve bunun için ayrıldığını itiraf ediyorsa ciddiye almak lazım.

Başta söyledik, farelerin şahıs planında değeri olmaz; sadece haber verdikleri “son” açısından seslerine kulak kabartılır. Yoksa gemiyi terk ettiler diye fareye “aslansın, kaplansın” diyecek hâlimiz yok ve olmaz.

Nihayetinde, bizim derdimiz sizin geminizin su alıp almaması değil; rotanız… Ve emperyalizmle dost, ABD ile müttefik, NATO’ya sadık, Ehl-i Sünnete kayıtsız, din reformcularına prim verici ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin dümen suyunda olduğunuz müddetçe, bu bitmeyecek.

Gökhan YAMANGÜL – 10 Şubat 2016

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d