Rusya “YANLIŞLIKLA” Amerika’nın Müttefikini Vuruyor!

Rusya “YANLIŞLIKLA” Amerika’nın Müttefikini Vuruyor!

Rusya PYD mevzilerini vurmaya devam ediyor…

Suriye’deki çatışmalarla alâkalı Rusya ve Amerika’nın kendi aralarında imzaladıkları “kısmî anlaşma”yla eş zamanlı olarak, Rusya’nın PYD mevzilerini “yanlışlıkla” vurması ve bu “yanlışlığı” sürdürmesi, “bölgede neler oluyor?” sorusunu akıllara getirdi.

Her şeyin birbirine karıştığı ve “zenci saçı”na döndüğü Suriye’de “büyük aktörler”in menfaatleri açısından hangi hadisenin çakıştığı veya hangi hadisenin çatışmaya sebebiyet verdiği de birbirine karışır oldu.

“Yanlışlıkla” vurulan mevzilerde meydana gelen zarar, neredeyse PYD’yi olduğu yere mıhlayıp, Amerika’yı tedirgin edecek çaplarda.

Belirtmekte fayda var;

Şu ân bölgede bulunan güçlere baktığımızda, mevcut “uluslararası hukuk”a göre meşruiyeti olan tek ülke Rusya. Amerika başta olmak üzere, diğer yabancı güçlerin tamamı işgalci konumunda.

Suriye Rejimi ile arasında imzalanan savunma işbirliği anlaşmasına binâen, Suriye’nin bütünlüğü için bölgede bulunan Rusya’nın, Esat Rejimi devam ettiği müddetçe ülkeyi bölmeye ve parçalamaya çalışan herhangi bir unsurla ittifak içinde bulunması siyasî mantık açısından yerli yerine oturabilecek bir durum değildir.

Bu cümleden olarak, Rus uçağının düşürülmesinden sonra Rusya’nın PYD’ye verdiği sınırlı destek, Amerika’nın “kara ordum” dediği aynı yapıya müttefiklik anlayışı içerisinde verdiği sınırsız destek gibi olmayıp, sadece düşürülen uçağına misilleme kapsamında olarak görülmelidir.

Son iki günden beri ortaya çıkan gelişmeler ışığında Türkiye’nin PYD üzerinden Amerika ile yaşadığı kriz ve Rusya’nın YPG-PYD mevzilerini vurması, “Türkiye ve Rusya arasında zımnî bir ittifak mı var?” sorusunu gündeme getirmeli.

Rus uçağının vurulmasından önce Rusya ile Türkiye arasında açık olan ittifakın, bugün PYD üzerinden zımnî olarak sürdürülmesi, aslına bakılırsa “uçak krizi” ile ortaya çıkan tahribatın düzeltilmesi için atılan adımlar olarak da değerlendirilebilir.

Rusya’nın PYD mevzilerini bombalamasına şaşıranlar, Amerikan Propaganda Makinesi’nin şekillendirdiği algılara sahip; ne Rus siyasetinden ve ne de bölge gerçeklerinden haberi olan tiplerdir.

Rusya’nın, Amerika’nın desteklediği Suriye Rejimi’ne düşman örgütleri vurmasıyla ortaya çıkan gerilim, son iki gündür PYD mevzilerini de vurmasıyla iyice artacağa benziyor.

“Türk Medyası” kılığına girmiş Amerikan Medyasının buradaki organları pek kamuoyuna duyurmasa da, Rus birlikleri bölgeye geldikleri günden beri, Suriye topraklarını taciz eden İsrail kuvvetlerine karşı da hemen hemen hergün “İsrail angajman kuralları”nı ihlâl etmekteler.

Hem Suriye’nin hem de Rusya’nın dış politikaları ve şu ânda Suriye’nin yaşadığı “bölünme tehdidi” açısından bakıldığında, Rusya’nın, İsrail hâkimiyetinde bir “Kürdistan”ın kurulmasını istemeyeceği gayet açık. Kendi hâkimiyetinde sınırlı bir “Kürt otonomisi”ni kabul edebilmesi mümkünken, tamamen Amerikan plânları dahilinde İsrail hâkimiyetinde bir “Kürdistan”ı kabul etmesi, Suriye’ye geliş sebebine aykırı olduğundan, pek mümkün değil.

Son yıllarda İslâm’a ve İslâm coğrafyasına karşı tutumu Amerika ve Avrupa’dan farklı olan Rusya’yı, ekran başı seyircisinin ağzıyla “Amerika’nın yanında” gösteren bütün söylemler, BOP Plânı kapsamında değerlendirilip, “Büyük İsrail” stratejisine hizmet etmekte. Amerika’yla Rus politikasının çakıştığı noktaları görürken, çatıştığı noktaları görmemek veya görmezden gelmek yanlış değerlendirmelere sebebiyet verebileceği gibi, kişiyi Amerika ve İsrail politikalarına hizmet eder bir noktaya düşürebilir.

Amerika ve Rusya arasında karara bağlanan “sınırlı” anlaşmayı dikkatle takip ederken, bu anlaşmanın zaten Suriye’deki savaşı bitirecek çap ve kudrette olmadığı şuuruyla, Suriye’deki Rus varlığını daha dikkatli takip etmeyi okuyucularımıza tavsiye ederiz.

ADIMLAR olarak biz, mücadelenin bu safhasının artık “Büyük Doğu Coğrafyasında İsrail diye bir devlete yer yoktur!” diyenlerle, “İsrail diye bir devlete yer vardır!” diyenler arasında olacağını ilan eder, tavrımızı da, bu saflaşmaya binâen ortaya koyacağımızı deklere ederiz.

Birçok mevzuda kafalar karışsa bile, samimiyetle, gelişmelere bu ASIL SAFLAŞMA açısından bakıldığında, çizginin ve rotanın şaşmayacağına inanıyoruz.

İsrail’in varlığı üzerinden ortaya konulan bir bakış açısı içerisinde iç ve dış siyaset değerlendirildiğinde, konumlanmanın sıhhatli yapılacağı aşikârdır.

ADIMLAR Fikir, Kültür, Siyaset Plâtformu

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: