25 Mart 2016 Adımlar Dergisi Basın Açıklaması
Adımlar Dergisine 25 Mart 2015 tarihinde düzenlenen bombalı saldırının ardından bugün yıl dönümünde basın açıklaması yapıldı.
Açıklamada Adımlar Platformu sözcüsü Cem Türkbinerin: ‘Bizler, batılı emperyalistler ile müttefikleri kime ve kimlere saldırıyorsa hiçbir ön şart koşmadan ve komplekse kapılmadan onlarla omuz omuza vermeye ve bölgemizdeki işbirlikçi yapılara karşı durmaya devam edeceğiz.’ vurgusu dikkat çekti.
Ayrıca Türkbiner 25 Mart 2015 Adımlar Dergisine yapılan hain saldırının soruşturmasıyla ilgili de yaptığı açıklamada, ‘Emniyet bizi herhangi bir gelişmeden haberdar etmemiş ve sanki bu hadisenin suçlusu bizmişiz gibi patlama sonrası bürodan topladığı cihazlarımızı da iade etmemiştir. Bir soruşturma sürüyor mu, sürüyorsa ne aşamadadır biz de bilmiyoruz.’ dedi.
Anadolu’dan da birçok gönüldaşın katıldığı basın açıklamasına ayrıca Ulusal Parti genel başkanı Sn. Gökçe Fırat ve arkadaşları da basın açıklaması sırasında hazır bulunarak destek verdi.
Cuma namazından sonra Çağlayan Adliyesi önünde Adımlar Platformu sözcüsü Sn. Cem Türkbiner’in okuduğu basın açıklamasını aynen yayınlıyoruz.
Adımlar Haber
BASINA VE KAMUOYUNA
Bugün burada, din, millet ve vatan davamız adına kutlu, bu değerlerin düşmanları adına ise dünya ve ahiret hesabı sorulacak hain bir olay üzerine toplanmış bulunmaktayız..
Hatırlanacağı üzere ADIMLAR Fikir, Kültür, Siyaset Platformu bünyesinde yayımlamakta olduğumuz dergimizin bürosuna geçtiğimiz yıl bugün yapılan saldırı sonucunda dört gönüldaşımız yaralanmış ve Ünsal Zor gönüldaşımız şehid olmuştu.
Gönüldaşımızın şehadeti, “ADIMLAR” markası altında Batı Emperyalizminin dayattığı hayat tarzına ve onun bölgedeki işbirlikçilerine karşı tutulan mevziden kaynaklanmıştır. Gönüldaşımızın şehid olmasıyla sonuçlanan bu saldırının sebebleri ve saldırganların kimliği hakkında akıl sahibi her insan yayınlarımızdan ve faaliyetlerimizden yola çıkarak fikir sahibi olabilir.
Adımlar Dergisi, bölgemizde yürütülen bütün planların ifşacısı ve bu saldıralara karşı insanımızın hem koruyucusu hem de ifadecisi olmuştur. Kurulmuş domuzlar diktatoryasının gözünde bu şuurdan büyük bir suç olamaz..
Nitekim yakın tarihte, Hızır Hocaefendi’nin şehadeti ile başlayan bu dönem, Esad Coşan ve Bayram Ali Öztürk Hocaefendilerin şehadeti ile sürmüş ve Ünsal Zor’un şehadeti ile de devam etmektedir. Bu dava uğrunda göze alınacak en küçük tehlike ölümdür diyen bir liderin çocukları olarak biz de biliriz ki bir mücadeleyi zaman ve mekân üstü kılan şey şehadettir. Gerçek ve derin bir müminin aklının, fikrinin, ilminin, okumasının ve yazmasının, kısaca bütün hayatının gayesi şehadet mertebesine ulaşmaktır.
Kısaca bu saldırı, özellikle son 25 yıldır bölgemizde Amerika öncülüğünde Hıristiyan-Yahudi Batı Emperyalizmi tarafından yürütülen saldırıların bir örneğidir. Ve bu saldırı ile başlayan yeni dönemde, ülkede, bölgede ve nihayet dünyada savaş her yere sıçramış ve insanlar için güvenli tek bir nokta kalmamış bulunmaktadır.
Bizler, batılı emperyalistler ile müttefikleri kime ve kimlere saldırıyorsa hiçbir önşart koşmadan ve komplekse kapılmadan onlarla omuz omuza vermeye ve bölgemizdeki işbirlikçi yapılara karşı durmaya devam edeceğiz. Barbar Batı saldırganlığının karşısında Büyük Doğu coğrafyasının kurtuluşu için gerekli örnek tavrı ortaya koymaya devam edeceğiz. İslamcılık iddiası ile yola çıkıp batının bölgedeki siyasi iradesi haline gelenler ile solculuk ve özgürlük gibi iddialarla yola çıkıp nihayet batının bölgedeki askeri gücü haline gelmiş yapıların sahteliklerini ve hazin serüvenlerini yüzlerine vurmaya da devam edeceğiz.
Tüm korkuları İslamın yeniden yükselişine dairdir. Yereliyle küreseliyle tüm faaliyetleri de kalplerindeki bu korkudan kaynaklanmaktadır.
Bugün batının istediği savaşın olmaması değil, kendi topraklarında olmamasıdır. Hatta diğer coğrafyalarda olan savarşların da bizzat suçlusudur. Dolayısıyla savaşın diğer taraflarının da savaşı batı topraklarına taşımak istemesinde şaşılacak bir durum yoktur.
İşin adli kısmına gelince.. Emniyet bizi herhangi bir gelişmeden haberdar etmemiş ve sanki bu hadisenin suçlusu bizmişiz gibi patlama sonrası bürodan topladığı cihazlarımızı da iade etmemiştir. Bir soruşturma sürüyor mu, sürüyorsa ne aşamadadır biz de bilmiyoruz.
Bu noktada bizi üzen esas bir şey varsa o da, bu saldırıdan önce olduğu gibi bugün de müşahede etmekte olduğumuz gevşeklik hâlidir. Milletçe içinde olduğumuz şartların bir türlü idrak edilmemesi ve bütün kesimlere sinmiş olan bu ciddiyetsizlik hâli… Bu çerçevede herkesi bağlısı olduğunu iddia ettiği değerlere ciddiyetle sarılmaya davet ediyoruz…