HADİ TEVİLLER GETİRİN…

HADİ TEVİLLER GETİRİN…

İlk önce haberi verelim:

“İSRAİL’LE ANLAŞMAYA DOĞRU…”

Dışişleri Bakanlığı, Türkiye-İsrail görüşmeleriyle ilgili açıklama yaparak, heyetlerin mutabakat metninin nihai hale getirilmesi ve farklılıkların giderilmesi yönünde ilerleme sağladığını ve anlaşmanın çok yakında gerçekleştirilecek bir sonraki toplantıda sonuçlandırılması hususunda uzlaşıya vardığını açıkladı.

Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu başkanlığındaki Türk heyeti ile İsrail Başbakanı’nın Özel Temsilcisi Joseph Ciechanover ve İsrail Milli Güvenlik Konseyi Başkan Vekili JacobNagel’in başkanlıklarındaki heyetin bugün İngiltere’nin başkenti Londra’da bir araya geldiği bildirildi.

Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, heyetlerin görüşmede, Mavi Marmara sonrası iki ülke arasında ilişkilerin normalleşmesi için yapılan müzakerelerin akabinde anlaşmayı sağlayacak mutabakat metninin nihai hale getirilmesi ve farklılıkların giderilmesi yönünde ilerleme kaydettiği ifade edildi.

Görüşmede ayrıca, anlaşmanın çok yakında gerçekleştirilecek bir sonraki toplantıda sonuçlandırılması hususunda uzlaşıya varıldığı aktarıldı. (Ajanslar)

……

Yukarıdaki haberi ayrıca yorumlamayı gereksiz buluyorum, haberin içinde verilmek istenen zaten açık ve seçik olarak mevcut. Benim derdim “tevilciler”le… Fazla uzatmadan iki çift lafımı söyleyip gideceğim…

Yahu ben bunlara bakıp sürekli “hayattaki en acı şey”i bulduğumu zannediyorum…

Firdevsi’nin Şehname’deki her pasajda önceki aşılamaz abartıyı aşması gibi, sürekli olarak “en acı şey”i aşıyorlar…

Ben de hayret ve ibret ile güncelliyorum: Hayattaki en acı şey, kölelerin ihbarlarının köleliğini yaptıkları efendinin katında bir karşılık bulmaması ve bulmadıkça da ihbarcı kölelerin tepinmelerini arttırmalarıdır…

Bu aşılana kadar idare edeyim bari, çok uzak değil, şimdi en acı gördüğüm şeyin esasında bir şey olmadığını öğrenirim nasılsa…

Misal, bir adam işlerine gelen bir şey yapınca bu efendilerinin artı hanesine yazılıyor… AYNI ADAM, aslında yine işlerine gelen ama bunu söylemeye cesaretlerinin olmadığı bir şey yapınca zamana ve mekâna göre “ergenekoncu”, “paralel” vs. oluyor… Adamlar tek bir cümle ile hem efendiye kulluğu beyan ediyorlar, hem efendinin güncel düşmanını düşman belliyorlar, hem fıtratlarının tabii neticesi olan ihbarlarını yapıyorlar, hem aslında içten içe sevindikleri şeyi yapan adama karşı çıkıyorlarmış gibi yapıyorlar… Tek cümleyle!.. Vallahi yetenektir bu…

Hadi teviller getirin!..

Adamlar resmen secde zinciri kurmuşlar yahu.. En aşağıdaki sefil yaratık, abisi, hocası, şeyhi vs. ne haltsa ona secde hâlinde… Burada secde edilen de, maaşını ödeyen adamlara secde hâlinde… O adamlar müsteşara, müsteşar bakana, o üstüne, o üstüne, öyle gidiyor… Üste doğru köle olan ise alta doğru tanrı oluyor. Lokal tanrılar… En alttaki sefillerin ise kulları yok. Onların secde motivasyonunu ise bir gün tanrı olma hayalleri sağlıyor… Yeteri kadar secde ederseniz siz de bir gün tanrı olabilirsiniz… Elbette üste doğru secdeniz devam edecek ama sizin de kullarınız olacak.

Size bir sır vereyim mi dostlar… Bütün peygamberler tapınak yıkmaya gelmiştir… Mebzul miktarda tanrı oluşunca, gelen insana peygamber denir… Nebi yoksa nebevi olur…

Ve Musa, Tûr’dan her zaman iner!..

Nasıldı o söz?

Biz toprağın çocuklarıyız, altın buzağının ordularına karşı!

Cem TÜRKBİNER

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: