VAKIF ELİYLE DEVLET YÖNETMEK

VAKIF ELİYLE DEVLET YÖNETMEK

Vakıflar… Kişinin, Mülkiyeti Allah’a ait olup, zilyetliğini devraldığı mal varlığını tamamen Allah’ın muradını ve rızasını gözeterek toplum yararına sunmak için kurduğu müessese… İnanç ve kültür dünyamızdaki anlayış “mülk Allah’ındır” ve O’nun iradesine uygun olarak kullanılmak üzere zilyetliği insana geçmiştir. Bu anlayışın kurumsallaşmış hali vakıftır.

Bu anlayışın zıddı Pierre-Joseph Proudho’nun “mülkiyet hırsızlıktır” sözünde tarif edilmiştir.  Bu sözün bizce hakikat yanı, Allah’a ait olan mülkün, kulları tarafından üzerine tapulanmasıdır.

Yurtdışından yardım toplama ya da cami yaptırma dernekleri tecrübesinden başka tecrübesi olmayan adamlar ticarete atılmış, dernek tecrübelerini vakıflarda devam ettirmiş ve bu müesseseler eliyle bütün kurum ve yapıları bypass ederek devlet yönetir hale gelmiştir.

Laik Türkiye Devleti dahi birkaç müdahale ve “el koyma” dışında öz olarak dokunmamış, vergiden ve bazı bürokratik engellerden vakıfları muaf tutmuştur.  Yapılan bu müdahalenin bir tarafında dini yapılar olsa da, diğer ucu “vakıf” himayesine saklanan azınlık mülklerini hedef almaktadır ve “ulus devlete” dönüşme sürecinin zorunlu neticesi olup ayrıca tartışılacak bir konudur. AKP hükümetinin bu el konulmuş azınlık arazilerini 2011 senesinde iade kararı da bu tartışmanın içinde yeni bir başlık olacaktır. Şimdilik azınlıklar konusu bir köşede dursun ama mevcut iktidardan devam edelim.

Bu iktidarın etrafında odaklanan kişi ve kuruluşlar, Proudho’nun “mülkiyet hırsızlıktır” sözünü ispatlarcasına, Allah’ın mülkünü vakıflar eliyle devlet zilyetliğinden özel mülkiyetlerine geçirmiş ve koltuklarını sağlama almak için devleti vakıfların sırtından yönetmeye kalkmışlardır. Vakıf asli manasından ve görevinden uzaklaşmış, devletin işleyişini kolaylaştırma gayeli vakıflar eliyle bizzat devlet yürüyemez hâle gelmiştir. Çünkü devlet ile ahali arasında köprü vazifesi görmesi gereken vakıf kavramının yerini, vakıf ile toplum arasında “zorunlu bağış” gibi işlerde aracı olan devlet almıştır. Vakıflar kendi saltanatlarının teminatı, devlet ise bunları güçlendirmeye yarayan bir “güç” ve “tehdit” mekanizması… Durum budur.

Şu an Devlet,  Bakanlar, Müsteşarlar, Genel Müdürler, Valiler, Kaymakamlar ve kurum amirleri vasıtası ile değil, vakıflar eliyle yönetilmektedir. Her taraftan lağım fışkırmasının bir sebebi de budur.

Av. Mehmet TIĞLI

22 Nisan 2016

 

Not:

Meseleye dair Atilla Özdür ağabeyin mevcut durumu anlatan güzel bir yazısı vardır. İlgilenenlere tavsiye ederim:

http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/atilla-ozdur/ensarcilik-14652.html

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: