ÖZGECAN VESİLESİYLE: ADALET MUTLAKA!

ÖZGECAN VESİLESİYLE: ADALET MUTLAKA!

Salih Mirazabeyoğlu’nun cezaevinden çıktıktan sonra Haliç Kongre Merkezi’nde 29 Kasım 2014 tarihinde verdiği konferasın ismi: “Yaşanmaya Değer Hayat için; ADALET MUTLAK’A”. Şu ifade de yine onun seneler evvel yazdığı bir kitaptan: “Adalet vicdanın tezahürüdür” (1)

Adaleti tesis ettirecek olan millet…  Millet ise Yaratıcısı tarafından kendisine verilen “adaleti tesis” etme görevini vekaleten yöneticilere ve hakimlere bırakır. Hakimler ise bu vekalete nispetle vermiş oldukları kararı “Türk Milleti Adına Gerekçeli Karar” başlığı altında yazar. Yargılamayı yapan hakim nihai olarak Türk Milleti adına karar verir. Bu başlıktan dahi anlaşılır, adaleti tesis etme yetkisinin millette olduğu ve millet adına vekaleten Hakimler eliyle yürütüldüğü… Yani toplum/milletin vicdanı hakimler eli ile tezahür eder. Dünya da mutlak adalet mümkün değil, bu dünyada toplum vicdanı tezahür eder, hükmünü verir ve öbür alemde Mutlak Adil ve Hakimin önüne çıkıncaya kadar kısmi adaleti tesis eder.

Hakimler ve Yöneticiler vekalet görevini yerine getiremez, toplum vicdanını tezahür ettiremez ise ne olur?  Rahatsızlıklar başlar, vicdanlar kanar, kaos başlar… Belli noktaya kadar tolere edilse de toplumda stres artar ve iş katlanılamayacak boyuta geldiğinde millet vermiş olduğu vekaleti iptal ederek ipleri bizzat eline almaya başlar. Herkes kendi hesabını görmeye çalışır. Hesaplaşma kaçınılmaz olur.

Bunları niçin mi söylüyorum? Özgecan cinayetini duymayan yoktur. Toplum vicdanını derinden sarsmıştır. Yargılaması devam etmekte olmasına rağmen, kamuoyu failin hak ettiği cezayı alacağından emin değildir. Emin olmamasının nedeni Yargı ve Adalet sisteminin ülkedeki durumudur.  Haberleri okurken Gültekin Alan’ın açıklamalarına rastladım. Gültekin Alan, Özgecan’ın katili A.Suphi Altındöken’i cezaevinde babasının önünde silahla vurmuş ve suç ortağı babasına, oğlunun can çekişerek ölmesini izlettirmiştir.  Gültekin Alan, Özgecan’ı öldüren faili öldürdüğü gibi, suça yardım eden failin babasına da evlat acısını hissettirerek, Özgecan’ın babasının yaşadığı acıyı failin babasına yaşattırmıştır.

Gültekin Alan sosyal medyada yaptığı açıklama ise dikkatlere şayandır: “Tecavüzcüler, istismarcılar, kadın katilleri ve satıcıları bilsinler ki en güvenli cezaevinde bile rahat  ve huzur yok. Orada vurulacak birileri vardı, onları da ben vurdum. Gizlenecek, saklanacak yer yok. Ben bir kampanya başlattım, herkes evinin önünü süpürecek.’’(2)

Hukukçulardan itiraz gelecektir: “Sen bu hadiseyi onaylıyor musun, Gültekin Alan’ın yaptığı suçu olumluyor musun, sen nasıl bir hukukçusun ki, bir suçlunun cezasının başka bir suçlu eliyle verilmesine zımni de olsa onay veriyorsun?” Evet, onlarca soru gelebilir ve hakkımızda yargısız infaz yapılabilir.

Hukukçuların (hakimler, savcılar, avukatlar ve yargılama erkine katılan en aşağıdaki mübaşirinden en üstündeki bakanına kadar) hadiseyi onaylayıp onaylamadığımızdan önce, milletten alınan vekalet görevini yerine getirip getirmediğini tartışması gerekir. Gültekin Alan bir işaret fişeğidir. Önümüzdeki süreç içerisinde yurdun dört bir tarafından adalet için hesaplaşmaların artacağının öngörülmesi gerekir.

Bir hukukçu olarak elbette ki adalet için “duruşmaların” mahkeme salonlarında yapılmasını tercih ederim. Lakin adaleti tesis etmek amacı ile milletten vekalet ve yetki alanlar bu yetkilerini kullanamaz ve suistimal ederlerse duruşmalar ve vuruşmalar sokaklarda, meydanlarda ve dahi şimdilik en güvenli yer olarak bilinen cezaevlerinde de başlayacaktır. Sosyal hayat boşluk kabul etmez. Toplum vicdanı tezahür eder.

Av. Mehmet TIĞLI / 26.04.2016

 

DİPNOT:

1) Salih Mirzabeyoğlu, Hukuk Edebiyatı, İBDA Yayınları, 1.Basım, 1989, S:44

2) Aşağıda ilgili haberin sayfasını bulabilirsiniz.

http://www.haberler.com/ozgecan-in-katilini-olduren-mahkumun-tehdit-8387208-haberi/

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: