BURASI İSRAİL! TÜRKİYE DEĞİL…

BURASI İSRAİL! TÜRKİYE DEĞİL…

Haber:

“İsrail’in Gazze’deki hava saldırılarını protesto etmek için İsrail’in İstanbul Başkonsolosluğu binasına giren 5 kişi gözaltına alındı.”

Olayın ardından çevik kuvvet ve özel harekat polislerinin de takviye için geldiği konsolosluk binası ve çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Polis ekiplerinin konsolosluk ve civarındaki güvenlik önlemleri sürüyor.”

Haber:

“Barzani sürpriz bir ziyaret için Ankara’ya geldi. Gündemde Musul’a düzenlenecek operasyon var.”

Haber:

“İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Cabiri sürpriz bir ziyaret için Ankara’ya geldi. Gündemde Musul’a düzenlenecek operasyon var.”

Haber:

“ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden yarın Ankara’ya geliyor. Gündemde Musul’a düzenlenecek operasyon var.”

Haberler kısaca böyle…

İsrail’e muhtaç olanlar İsrail’le anlaşmayı resmileştirdikten sonra, İsrail’i protesto etmek de ne demek?.. Ki gözaltına alınan Anadolu’nun bu yiğit evlâtlarının akıbetleri halen meçhul.

İSRAİL’E MUHTAÇ OLAN KİM?

Peki “İsrail’e muhtaç olmak” ne demek?

İsrail’e karşı en ufak bir duruş sergilenmesine izin vermemek demek.

İşgalci Yahudi’nin dediğini yapacaksın ki, onlar da senin ihtiyacını gidersin.

Peki, Türkiye olarak bizim kendimizde olmayıp da İsrail’de olan ne gibi bir şeye ihtiyacımız var?

Türkiye’nin İsrail’e karşı böyle bir muhtaçlığı olamaz… Zira biz, devlet olarak en zor şartları Ulu Hakan Abdülhamid Han zamanında yaşıyorken, Batı, bize “Hasta Adam” gözüyle bakıyorken dahi, İsrail’e boyun eğmemişken, bugünkü boyun eğişin sebebi Türkiye’nin İsrail’e muhtaç olması diye açıklanamaz. Bunu öne sürenler, nerede ve nasıl muhtaç olduğumuzu da açıklamaları gerekir ki, böyle bir açıklama yapmaya kalksalar zaten muhtaç olmadığımız da ortaya çıkar. Eğer bir “muhtaçlık” söz konusu ise de, bu Anadolu insanının değil, Türkiye’yi temsil iddiasında olanların şahsi-siyasî bekâları için olabilir.

Hatırlayın, Biden Erdoğan için ne demişti:

“Ona Tanrıyı gösterdim…”

Mesele, kimin hangi “tanrı”ya muhtaç olduğu ile ilgili.

Biz, Allah’a muhtacız…

Erdoğan ve ekibi ise iktidarda kalabilmek adına İsrail’e muhtaç… Yani İsrail’e muhtaç olan Türkiye değil, Erdoğan ve çevresidir…

Bakın, babadan kalan İsrailcilik mirasını, kurulacak bir Siyonist Duvar’la taçlandırmak isteyen Çapulcu Barzani, bu hedefine 14 yıldır sistemli bir şekilde kendisini taşıyan iktidar tarafından Ankara’da nasıl ağırlanıyor… Gündem “kötü Kürt” PKK tarafından Suriye’nin Kuzeyi’nde oluşturulan İsrail Koridoru’nun “iyi Kürt” Barzani’ye bağlanması ve bunun önündeki tek engel olan Arap Direnişi’nin yok edilmesi…

Bakın, 26 yıldır bölgemizde sürdürülen Haçlı-Yahudi işgaline destek vererek Ehl-i Sünnet Araplara soykırım uygulayan Şiî Şövenizminin temsilcisi İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Cabiri Ankara’da nasıl ağırlanıyor… Gündem, özellikle 2003’ten beri işledikleri suçların karşılığı olan Arap Direnişi’nden duyulan korku ve onun yok edilmesi…

Bakın, Amerikan Terör Örgütü elebaşlarından Joe Biden Türkiye’ye geliyor… Gündem “abisi” olduğu Barzani ile birlikte “ölmeden önce Kürdistan’ın kurulduğunu görmek” ve bunun önündeki tek engel olan Arap Direnişi’nin yok edilmesi…

Bütün bu “ziyaret”ler etrafında duyurulan “Başbakan, Dışişleri, Savunma Bakanı, TBMM Başkanı ile yapılacak görüşmeler”in esasta hiçbir hükmü olmadığı bilinmesi gereken ilk gerçek: ADIMLAR Genel Başkanı sayın Ali Osman ZOR’un 2014’ten beri ifâde ettiği üzere “Türkiye’de siyasetin Beştepe’den yürütüldüğü, siyasetin Beştepe’ye sıkıştığı” gerçeği… Dolayısıyla “gelenler” Erdoğan’a geliyor. Zira Türkiye’de iç ve dış politika her yönüyle, kendisinin sorumluluğunda yürütülüyor.

“EBEDÎ MASUM İSRAİL”

İşgalci Yahudi’yi bölgemizde “otorite” gören Fetullah’tan nefret etmek serbest, aynı işgalciye muhtaç olduğunu ilan edip anlaşma yapanlara karşı olmak yasak!

Şu çok açık ki, mesele İsrail’in menfaatleri olunca bunlar arasında (Fetullah-Erdoğan-AKP) hiçbir fark yok. Hatta “siyasi sorumluluk” makamını elinde tutarak elde ettikleri imtiyazlarla bu işbirliğini resmileştirenler, daha büyük bir sorumluluk sahibidirler. Bunlar Fetullah’a, Amerika ve İsrail menfaatlerini gerçekleştirmek istediği için değil, şahsi iktidar mücadelesine girdiği için düşmanlar.

Netice ortada:

İsrail’i protesto etmek yasak…

Amerika’dan nefret etmek yasak…

Zaten “darbe girişiminin arkasında Amerika olduğu”nu da söylememişler…

Bir çete lideri için Amerika’yı küstürecek de değiller…

Amerika dost ve müttefik, stratejik ortak…

İsrail’in NATO’ya giriş yolunu açan kendileri.

İsrail’in Filistinlilerden ve Kıbrıs karasularından -yani bizden- gasbettiği doğalgazın satışında erketelik yaparak, pay almayı uman da AKP.

Hâsılı burası da Türkiye değil, İsrail.

Çünkü öz yurdumuzda garip, öz vatanımızda parya muamelesi görmeye 15 Temmuz sonrası dahi aynen devam ediyoruz.

Şayet böyle olmasa, bu milletin ortaya koyduğu 15 Temmuz iradesine karşı olarak İsrail’le yapılan bu anlaşma utanmadan Meclis’e getirilemez, kabul görmez ve İsrail’i protesto etmek suç olmazdı.

Düşünsenize; “öldürmeyi iyi bilen” İşgalci-Terörist İsrail, Meclis’te onaylanarak yasalaşan “anlaşma” ile Türkiye Cumhuriyeti Hukuku içerisinde görülecek her davada, resmi olarak EBEDÎ MASUM kabul edilmiş oldu…

Tarihimizde düşman karşısında omuz omuza savaştığımız dost ve müttefik komşu-kardeş devletlere dahi verilmemiş bu imtiyaz, bu suç, bu suçu işleyenlerin, sessiz kalanların ve 15 Temmuz istismarcılarının karşısına elbet çıkacaktır.

Allah’tan ve Millet’ten af dilemek“, İşgalci İsrail’e, Terörist Amerika’ya ve onların bölgemizdeki işbirlikçisi Çapulcu Barzani’ye Beştepe’de kırmızı halılar sermekle değil, 15 Temmuz Saldırısı’nda Anadolu’nun karşı durduğu bu ESAS DÜŞMANLAR‘a hakettikleri “diplomatik muamele“leri yapmakla başlar.

A. Baki AYTEMİZ

 

timthumb (4) timthumb (11) timthumb (10)

timthumb (1) timthumb (2) timthumb (3)  timthumb (5) timthumb (6) timthumb (7) timthumb (8)   timthumb (9) timthumb (12) timthumb timthumb (1)

 

 

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d