SEYFETTİN YİĞİT İNTİHAR (MI) ETTİ!!!

SEYFETTİN YİĞİT İNTİHAR (MI) ETTİ!!!

Bundan üç gün önce Bursa’da katledilen Savcı Seyfettin Yiğit, son yıllarda yakından tanıma şansını bulduğum bir dostumdu.

Kendisiyle işim vesilesiyle ziyaret ettiğim bir esnaf arkadaşın bürosunda karşılaştık. Açıksözlü bir şekilde siyasî meseleler hakkında yaptığım değerlendirmeler sonrasında ayrılırken adresimi almış ve çok geçmeden çerçeve işleri yaptığım dükkânıma gelmişti. İBDA–İslâm temelli değerlendirmelerimi daima takdirkâr karşılayan Seyfeddin bey söz konusu sohbetlerimizde özünü bize açardı:

Türk Milleti’nin dünya hâkimiyeti mefkûresine ve Ehl-i Sünnet’in dışındaki tüm inanışların bir proje olduğuna inanırdı. Bu çerçevede Şiâ’yı, Vahhabiliği, Selefiliği ve özellikle “Ilımlı İslâm Projeleri”ni bilir, bu şuurla konuşurdu. Onlarla mesaisi dışında da fikrî olarak da mücadele ederdi gücü nisbetince.

Kendi ifâdeleriyle “gençliğinden beri beslendiği ana damar Üstad Necip Fazıl’ın eserleri”ydi. Tanışmamız ve sıkça kendisi etrafında yaptığım değerlendirmeler sonrasında İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun “Büyük Muztaribler”, “Yağmurcu”, “Parakuta”, “Başyücelik Devleti” ve “Kültür Davamız” adlı eserlerini benden aldı ve okudukça üzerine sohbetler ettik. Aktüel siyasî değerlendirmelerimizi ve yorumlarımızı paylaştığımız, aynı zamanda yazarı olduğum ADIMLAR Dergisi’nin de iyi bir takipçisiydi. Ünsal Zor’un şehâdeti sonrası “bu süreç 25 Mart 2015 tarihinde ADIMLAR’a düzenlenen saldırı ile başladı” cümlesi de ona aittir.

Seyf, Kılıç… Seyfeddin, İslâm’ın kılıcı… Soyadı ise Yiğit.

Adam erkek, sözünün eri… Özü sözü doğru bir adam: Seyfeddin Yiğit.

Adına yakışır bir Adam’dır vesselâm.

Çok güzel de Kur’an okurdu…

Gayet geniş okumaları sonrasında vakıf olduğu İslâm – Türk tarihiyle yerli, Anadolucu bir tarih şuuruna sahipti. Âlime ve ulemaya karşı çok hassas ve duyarlıydı. Coğrafya bilgisi ve kavimler hakkında ince anlayışları vardı.

Ulu Hakan Sultan II. Abdülhamid Hân’ın hayranı, aynı zamanda iyi bir Türk Milliyetçisiydi. Oğullarının adı Emir Alp ve Onur Alp. Meslektaşlarından alamadığı hazzı benimle sohbet etmekten aldığını söylerdi. Boş kaldıkça yanıma uğrardı.

Dışarıdan mütevazı olarak görülecek karakterinin hakkını verir, yerince dik duruşu ve kabadayılığı eyvallahsız tavırla net bir şekilde ortaya koyardı.

FETÖ’cülere kini daima kavîydi. Beyanlarında ihanet içerisinde olduklarını hep dile getirirdi.

Bunun yanında, 2011 seçimlerinden sonra gelişen hadiseleri defalarca yorumlamasına da şahidim. Siyasî iktidarın nasıl bir ihanet içerisinde olduğunu, yakın gelecekte milletimizin başında nasıl belâlar açacaklarını; itikat sapıklığında zirve, ibadet anlayışında dejenere, ahlâk bozulmasında tüm toplumu saran tam bir ihanet.

Milli meselelerde, Batı dayatmaları sonucu Etnik Kürtçülüğe verilen tavizler: Etnik Irkçı yapılanmayı nasıl palazlandırdıklarını etraflıca anlatmasına, terörün kurumlardaki tüm örgütlenmesine ve ticarî, sosyal ve siyasi alanlarda nasıl bir usul takip ettiklerini delilleriyle bilerek, görerek ve en önemlisi gönülden yanarak, anlatmalarına şahidim.

Yanıma gelirken yanından ayırmadığı Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri’nin bağlılarından hafız kardeşimize hürmeti, takdire şayandı.

Kavî bir müslümandı. Dolayısıyla intiharı aklından geçirebilecek belki son adamlardandır diyebilirim.

Kızı Ayça’nın cenazesi sırasında söyledikleri ortada: “Basında çıkan haberler gerçeği yansıtmıyor. Babam hayatı boyunca bu örgütün karşısında olmuş birisidir. Bu kesinlikle bir intihar değil, cinayettir.”

Seyfettin Yiğit’i tanıdığım kadarıyla, ben de bu sözlerin altına imzamı atarım!

Neyin ne olduğunu bilen gerçek Müslümanlardan Seyfullah Yiğit’in “intihar” kılıfıyla katledilmesinden sorumlu olan güçlere gelince; bunlar, “Ilımlı İslâm” adlı Batı projesinin biri “medeniyetler ittifakı”, diğeri “diyalogçuluk” kanadını temsil eden her iki paralel gruplardır…

Onun katledilmesi ile ilgili beni en çok üzen, hatta sinirlendiren husus ise; onun mevkidaşı ve diğer bürokrat arkadaşlarının, onun kim olduğu hakkında çıkıp gerçekleri haykırmamaları ve “dilsiz şeytanlık”ı tercih etme zilletine düşmeleridir… Umarım, bir şekilde bu hâllerini bırakıp, bu gerçek Vatan Dostu gönüldaşımıza sahip çıkarlar… Yoksa, bu zillet hem bu dünyada, hem “kandıramayacakları”, “kandırılmayacakları” öte dünyada onlara yeter.

Allah bu genç dostumu, gönüldaşımızı şehidlerinden kabul etsin, şehidlerle haşretsin!..

İtikadına, vatanına, milletine bağlılığına ve bu temel meselelerdeki ihlasına şahidim.

Adımlar’ın “hakikat kaygısı” kefâleti altında yazdığıma göre, sizler de şahid sayabilirsiniz kendinizi.

Allah Seyfeddin gönüldaşımızın hesabını sormayı bizlere nasib eylesin inşallah!

Cengiz EKİCİ

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d