ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI

Bundan sonra gelişmeleri bu başlık altında değerlendireceğiz: Üçüncü Dünya Savaşı

Hadiseler o kadar hızlı gelişiyor ki, hızına yetişmenin imkânı yok. O sebeple hadiseleri aktarırken, bazılarını atlamak da gerekecek.

Bayram’ın hemen ertesinde AKP cenahından El Bab’a yönelik Amerika güdümlü saldırının başlatıldığı haberleri geldi.

Tam da bu esnada Karkamış’tan Cerablus’a geçen 25 kişilik bir Amerika’nın terörist özel timinin ÖSO’cular tarafından protesto edildiği ve conileri TSK içindeki turuncu kuvvetlerin korumaya alarak gerisin geriye Türkiye’ye kaçırdıkları haberleri geldi.

Tabiî Amerika askerlerinin hangi sıfatla ve nasıl bir işbirliğine, hangi gizli-açık anlaşmalara istinaden Türkiye’de bulunup Karkamış üzerinden Cerablus’a geçirildiklerine dair bir açıklama yapılmadı ama hemen ardından Amerikan hava kuvvetlerinin kazara ÖSO’yu bombaladığı duyuldu; Amerika ÖSO’ya misilleme yapmıştı. Tabiî ÖSO’yu tam manasıyla Amerika’ya hizmete ikna edemeyen AKP’ye de bir gözdağı olarak değerlendirilebilir…

Peşi sıra, AKP iktidarı tarafından, Amerikan askerlerini kendilerinin davet ettikleri açıklanırken, Amerika da bu açıklamayı doğrulayan bir açıklama yaptı. (AKP’nin Amerika’yı davetinin hukuki temeli nedir bilinmiyor ve daha dün Türkiye’de darbe yaptırmaya kalkan teröristler birden bire Mehmetçiğe komuta eden müttefik oluyordu! Aklımıza Kore’ye gönderilen ve conilerin kanı daha az aksın diye cepheye sürülen Mehmetçikler geldi ki, bugünkü durumun, o zaman göre çok daha aşağılık bir keyfiyet arzediyor oluşu da ayrıca dikkat çekici)

Yani, Amerika kendisi dayatmamış, bilakis Amerika’nın bu saldırıyı kontrol ve komuta etmesini onlardan “kendimiz” isteyecek kadar köleleşmişiz…

Bu açıklamalarla birlikte ÖSO içindeki kimi grupların bu harekâta Amerikan müdahalesini kabul etmedikleri ve Amerika komutası altında savaşmayı, Amerika komutası altına girmeyi reddettikleri haberleri gelmeye başladı. Ve hemen akabinde, AKP’nin, ÖSO’dan ayrılmak isteyen grupları Amerikan komutası altında savaşmaya ikna etmeye çalıştığı da… Neticede, yapılan açıklamalara göre ÖSO içinde 5 farklı grup, Amerika ile işbirliğini AKP’nin bütün çabalarına rağmen reddederek, cepheden ayrıldılar. Böylece ÖSO büyük bir kan kaybına uğramış olurken, Amerikan komutasına karşı baş kaldıran şu beğenmeyeceğiniz ve üç beş çapulcu diyeceğiniz grubun bu haysiyetli tavrına karşılık AKP, onları Amerikan komutası altına girmeye ikna etmeye çalışacak kadar alçalmakla meşguldü.

Tabiî işin Türkiye açısından bir başka tarafı da şu ki, işin başında “asıl hedefin PKK olduğunu ve sınırımızda bir “PKK devleti”ne müsaade edilmeyeceği ve bu harekâtın ABD’ye rağmen yapıldığı“nı öne sürerek Amerikan piyadeliği yapan Beştepe fedâilerinin gıkı ya çıkmadı, ya da artık kendisini aldatan karısına bunu hiç kondurmayan boynuzlu tipin, ancak başkasının çocuğunu kucağına aldığında ve o da yarım ağızla yaptıkları, yani aslında yapmadıkları bir itiraza şahit olduk. (Bu boynuzlu tip, karısının ihanetine razıdır da, “etraf ne der?” endişesiyle namuslu gözükmeye çalışır. O sebeple, çocuğu kucağına alıncaya kadar ihanet sürecinin gelişmesine ses etmez, bu süreçte yaşananları karının ne kadar namuslu olduğuna yorar da, sonra çocuk kucağına verildiğinde, ancak o zaman, şöyle bir yarım ağız itiraz eder gibi yapar. Oysa iş işten çoktan geçmiş, testi çoktan kırılmış, testi kırılırken de bu boynuzlu tip, yapılan onca ikazlara kulağını tıkadığı gibi, ikazı yapanlara karşı en adi soyundan karşı argümanlarla saldırmış, karısının ne kadar namuslu olduğunu savunmak adına, orospu karısından daha çok orospuluk yapmış ve yapmaktadır.)

Cevap bekleyen temel suâl şu: Bu harekâtın Türkiye açısından siyasi hedefleri nelerdir?

TSK’nın Fırat’ın doğusuna geçmeyeceği, geçemeyeceği anlaşıldı. Hatta oraya Amerikan bayrakları dahi çekildi. Geriye kalan, Amerikan alınan yardımla IŞİD’e karşı Amerika’nın istediklerini yapmak. Oysa işin başında sınır güvenliğinden bahsediliyordu. Sınır güvenliği ise mesele, niçin Fırat’ın Doğusuna geçilmiyor? Adamlar bir de sonbaharın sonu kışın başında bölgede devlet ilân edeceklerini açıklamışlarken…

Bu süreçte gözden kaçırılmaya çalışılan en önemli gerçekler ise, Fırat’ın Batısı’nda yer alan Menbiç’in hâlen PKK/YPG’nin elinde olduğudur!

Barzani ve Biden’in ziyaretiyle başlatılan ve sanki PYD/PKK’ya karşı “Amerika’ya rağmen” havasında başlatılan “Fırat Kalkanı” operasyonu, iki-üç gün sonra AKP ve PYD arasında Amerika’nın direktifiyle ateşkes imzalanmasının hemen ardından Arap Direnişi’ne karşı sürdürülmekte. Adı sözde “Fırat Kalkanı” ama, görünen o ki operasyon Arap Direnişi karşısında PYD’ye kalkan olarak İsrail Koridoru’nun kurulmasına hizmet etmekte.

Hatırlanacağı gibi, 15 Temmuz saldırısı sonrası, tam da Biden’in gelişine ve Fırat Kalkan’ı operasyonuna denk gelen günlerde Tayyip Erdoğan, Muhtaçlık Politikası’nın gereği olarak İsrail’le anlaşmayı imzalayarak onaylamıştı.

Böylece yürütülen süreçte iş, artık Siyonist Duvar dediğimiz İsrailci Kürdistan’ın inşâsı hikâyesine döndü…

2003 işgalinden bu yana Irak’ın Kuzeyi’nde “Kürt koridoru”nu bizzat kuran ve kollayan AKP İktidarı, görünen o ki Suriye’nin Kuzeyi’nde bir “Kürt koridoru”nun inşasına izin vermeyen Arap Direnişi’ne karşı savaş açarak, İsrail’in işini kolaytırmakta.

Dediğimiz gibi, hadiseler çok hızlı gelişiyor ve AKP’nin her yanı açıkta kaldı.

Bu kargaşa içinde AKP’nin verdiği izinle İncirlik’e konuşlanan Amerikan uçakları, yine “yanlışlıkla” Suriye ordusunu bombalayıp 80 kadar Suriye askerini katletmez mi… Tabi bunun üzerine Rusya hemen devreye girdi ve BM Güvenlik Konseyi’ni acil toplantıya çağırdı. Bu saldırının İncirlik’ten kalkan uçaklarla gerçekleştirilmiş olması, Türkiye’yi Rusya ile karşı karşıya getirebilecek gelişmeleri tetikleyebilir. Tabi bu arada Suriye de “kazara” Amerika uçaklarını düşürebilir ve işler gittikçe kızışır…

Amerika’nın Suriye ordusuna yaptığı saldırı ile eş zamanlı olarak İsrail’in Suriye’ye yaptığı hava saldırılarını da kaydetmek gerek.

AKP, Türkiye’yi Amerika’nın kuyrukçuluğunda bilinmez bir maceraya soktu.

Ama daha yolun başındayız ve geri dönmek mümkün.

Anadolu insanı, büyük oynayanlarla büyük oynayabileceğini 15 Temmuz’da bir kez daha göstermişken, bu iradeye güvenmek ve dayanmak yerine, gerek 25 yıldır yaptıkları, gerekse 15 Temmuz’da herkesin bildiği rolüyle açık olan Esas Düşman’la (ABD) işbirliğinde ısrar etmek; Mehmetçiği, coninin kanı dökülmesin diye Amerika için sahaya sürmek, milletin evlatlarının kanını Amerika ve İsrail için çöllere akıtmak ihaneti karşılıksız kalmaz!

Geldiğimiz aşamada üç beş çapulcu denilecek ÖSO üyelerinin dahi kabul edemediği işbirlikçiliği, koca Türk milletinin alnına kara yazıyla yazacak olanların ihanetini, ne Turuncu Kuvvetler olmayı kabul etmeyecek olan gerçek Türk ordusu ve ne de Türk milleti kabul etmeyecektir, etmeyeceğiz!

Ya ihanetten dönecek, ya da hainlerin beter akıbetlerine uğrayacaksınız!

A. Baki AYTEMİZ

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: