TRUMP’IN BİZE YANSIMASI
Trump ezici bir çoğunlukla seçimi kazansa da Hillary Clinton’ın bu kadar fazla oy alacağını tahmin edemedim. Normal şartlarda Amerikan derin devleti tarafından sızdırılan mailler ile bu kadının şu ana kadar yargılanıp cezaevine gönderilmesi gerekiyordu. Lakin FBI’ın başındaki adam engel oldu.
Bütün büyük medya kuruluşlarından, Wall Street, Yahudi sermayesi, hatta rakip parti Cumhuriyetçilerin içinden gelen desteğe rağmen Clinton mağlup oldu. Akşama kadar televizyonlarda attıkları palavra karşılığı para alan akademisyen, gazeteci ve türlü sıfatta analizcilerin ters köşeye düşmesi, esasta Amerika’yı New York ve Chicago’dan ibaret gören zihniyetin yanılgısıdır.
Büyük medya kuruluşları genellikle merkezî ve statükocudur. Ondan nemalanarak büyüdükleri için mevcudu korumak, düzeni aynen sürdürmek ister. Sosyal paylaşım siteleri ve özellikle twitter bir merkeze bağlı olmadan serseri mayın gibi dolaşanların adresidir.
Kıta dışında onlarca yıldır sürdürdüğü savaş sebebiyle içte ekonomik bunalımlar, ahlâksızlık, yolsuzluk gibi sıkıntılarla başı dertte olan bir Amerika vardı. Turuncu devrim, Arap Baharı, Suriye, Libya, Afganistan gibi dünya ölçeğinde yürüttüğü operasyonların yüksek maliyeti içeride felaketi getiriyordu. Büyük Ortadoğu Projesi’nin maliyeti oldukça yağlı gelmiş ve esas yük silah imal eden sermayeye değil, orta sınıf Amerikan insanına binmişti. İşte Amerika’da seçimin kaderine yön veren bu orta sınıftır. Bunlar dışarıdan gelen mültecilerden, onların doğrudan kendi bütçelerine yük bindiren ekonomik maliyetinden, etkiye tepki cinsi terör saldırılarından, hülasa hepsine sebep savaş politikalarından rahatsız olmuştur. Bu işine gücüne bakan Amerikalı tipi artık NATO’nun yükünü çekmek, kendileri kurtarılmaya muhtaç duruma geldiği için dünyanın koruyucu Süpermen’i rolünü üstlenmek istemiyor. Tek istedikleri sınırlar mülteci ve terörden korunsun, içeride yoksulluk ve adaletsizlikle mücadele edilsin.
Trump’un seçim zaferinin arkasında diğer önemli odak ise dışardaki savaş politikasının ülkeyi felakete sürüklediğini kavrayan Amerikan derin devletidir. Onlar bu nedenle Clinton’ın şahsi maillerini yayınlayarak Trump’a yardımcı olmuştur.
O, bütün seçim çalışmasını sosyal paylaşım sayfalarından ve özellikle twiter üzerinden sürdürdü. Seçkin sınıfın, sesi çok çıkanların, medya ve şov dünyasının desteğini alan Hillary’nin aksine gösterişli organizasyonları değil, halka daha sıcak temasın olduğu toplantıları tercih etti . ABD’de akla hayale gelmeyecek yapılar, cemaat, tarikat, küçük grup, getto ve klikler vardır. Trump ana caddeye değil sokak aralarına seslendi, bunlarla temas etti. Forbes Ekonomi dergisinin zenginler listesinin ilk sıralarında yer almasına rağmen önündeki kitleye; “bende sizdenim, içinizden biriyim” imajıyla seçim çalışmalarını yürüttü.
Trump’ın seçim mesajlarını alt alta özetlersek:
-New York ahlâksızlığın, yolsuzluğun, hilelerin merkezidir!
-Sistem çökmüştür! Yolsuz bir sisteme bende vergi vermeyeceğim!
-Suriye’de ne işim var? Petrolü Saddam çıkarsaydı içecek miydi? Niye savaş açtık? Kaddafi’yi niye öldürdünüz? Irak’ı kurtarıp kime teslim edeceksiniz? NATO’yu niçin ben besliyorum? Wall Street niye denetlenmiyor? Başkan olduğum zaman Putin ile niye savaşayım?
– Sistemin tüm açıklarını, hatalarını, yolsuzluklarını biliyorum, gelin Amerika’yı kurucu babalarının iradelerine sadakatle yeniden büyük Amerika yapalım!
Bu ve benzeri sloganlarla orta sınıfı kalbinden yakaladı.
Bu sorular Yahudi ve Vatikan destekli çevreleri ürkütmüş, önce yok saymışlar, işin ciddiyetini anladıkça “manyak, deli, kadın düşkünü” gibi sıfatlandırmalara başvurmuşlardır. Hiçbir şekilde buna aldırmayan Trump çalışmalarını lobi faaliyeti şeklinde değil, açıktan yürütmüştür. Gidişatın farkına varan bazı bankalar ise ona birlikte çalışabileceklerini söylemiş, fakat uzlaşmanın olmayacağı cevabını almışlardır.
Bu sese karşılık veren derini ve yereli ile “millici” Amerikalılar ahlâksızlaşmış, yolsuzluk batağına saplanmış mevcut New York/Wall Street düzenine darbe yaparak Trump’ı başkan seçmiştir. Darbeler statikleşen sosyal yapının tekrar sarsılarak kendine gelmesine yol açabilir. Çürümeyi engelleyici bir potansiyeli da vardır. Önceki yazılarımızda belirttiğimiz Amerikan anayasası da bu hakkı vatandaşına tanımıştır.
Bundan sonra neler olacağını tahmin etmek zor değil. Öncelikle FBI’ın başı olmak üzere bürokraside büyük bir temizlik yapacaktır. Kendi partisi içerisinde de tasfiyeye gideceği muhakkak. Söylemlerinden anladığımız kadarı ile ülke dışında bulunan orduyu kademeli olarak ülkeye çağıracaktır.
Bu seçim Amerika’nın fay hatlarında biriken stresin darbe/deprem şeklinde boşalmasıdır. 11 Eylül tarihi nasıl ki Amerikan rüyasının bitişiyse, 09 Kasım 2016’da artık içe doğru kapanacağı, ayrışmalara, parçalanmalara gideceği tarihin başlangıcıdır. Küreselci hedonist eşkıya sarsılmıştır. Bundan sonra yerel sorunlardan başını kaldıramayacaktır.
ABD’nin kendi kıtasına çekilmesi ile oluşacak boşluğu Rusya’nın dolduracağı ümidini kimse kapılmasın. Rusya’nın durumu da ABD’den farklı olmayıp yolsuzluklarla çatırdamaktadır. Ekonomik kriz sürdürülemez hale gelmiştir. Suriye’deki savaşı da uzun süre devam ettiremez. Bir başka yazımızda ayrıntılı olarak anlatmak niyetindeyiz.
Küreselci çetenin kaybederek, Trump’ın seçilmesinin bizi ilgilendiren tarafı ise Ankara ve Ortadoğu başta olmak üzere çeşitli İslâm beldelerinde, arkasına Küreselci Hedonist çetenin desteğini alarak coğrafyasına, tarihine, milli ve dini davalarına ihanet edenlerle vatanseverlerin artık meydanda baş başa kalmasıdır. Bu baş başa kalış adalet için hesaplaşmayı hızlandıracaktır.
Av. Mehmet TIĞLI