TOPLANTIYA DAİR NOTLAR; MERKEZDE OLMAK

TOPLANTIYA DAİR NOTLAR; MERKEZDE OLMAK

Geçtiğimiz haftasonu gerçekleşen 2 günlük çalışma toplantımızın Pazar günü gerçekleşen bölümü, Şükrü KESKİN gönüldaşımızın bir komplo ile gözaltına alınışı vesilesiyle, plânlananın dışında seyretti. Bu gözaltı süreciyle birlikte oluşan yeni şartlarda, toplantılar boyunca istişare edilen bazı hususları da pratiğe geçirmiş olduk… Söz konusu hadise sonrası yaşananları, ilgili haberlerimizden okuyabilirsiniz.

adimlar_calisma_toplantisi_mirzabeyoglu_ibda_2Şüphesiz gönüldaşımızın gözaltına alınışı ve sonrasında onlarca gönüldaşımızın toplu bir şekilde karakola gidişi, gönüldaş avukatların kendisini ziyareti, karakol önünde bekleyen gönüldaşlar ve Şükrü Keskin’in TEM Şube’ye götürülüşü sonrasında çeşitli platformlarda sürdürülen kampanya ve görüşmeler, toplantı boyunca “örgütlenme” başlığı altında dile getirilen hususların “gerektiği yerde gerekeni yapmak” prensibi çerçevesinde devamıydı…

Toplantının son günü olan Pazar günü iş bölümü hâlinde bazı gönüldaşlımız Şükrü Keskin ile ilgili çalışmalarını sürdürürken, toplantılarımız gönüldaşımız hakkında ânı ânına verilen raporlar eşliğinde sürmeye devam etti. Hâsılı gelişen bu yeni durumun hakkını vermekle birlikte, plânlamamıza en yakın bir biçimde toplantılarımızı da sürdürmüş olduk.

Pazar günü gerçekleşen toplantı ile ilgili hususi bir haber yayınlamak yerine, Maraş’tan toplantımıza katılan heyet içerisinde yer alan üniversite öğrencisi olan genç gönüldaşımız Ebubekir İKİZ’in toplantı etrafında kaleme aldığı yazısını sizlerle paylaşıyoruz.

ADIMLAR Fikir-Kültür-Siyaset

 

SAMSUNG CSC

TOPLANTIYA DAİR NOTLAR;
MERKEZDE OLMAK

Geçtiğimiz hafta sonu Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gönüldaşlarımız ile birlikte Adımlar Platformu Genel Merkezimizdeki İstişare ve Genel Kurul toplantısına katıldık. Bu toplantıda mücadele tarihi ve gündem hakkında geniş kapsamlı bir istişare yapıldı. Toplantıda yapılan konuşmalardan aldığım notları kaleme almayı uygun gördüm.

1919’da Anadolu’daki Kurtuluş Mücadelesinin başlaması ile birlikte İBDA mücadelesi de başlamıştır. Abdülhakim Arvasi Hz. tarafından Anadolu’da başlayan Kurtuluş Savaşı’na verilen destekle başlatılan bu mücadele, Üstad Necip Fazıl’ın örgüleştirdiği bir ideoloji ile birlikte Kumandanımız Salih Mirzabeyoğlu şahsında temsil ediliyor. Bu da gösteriyor ki, Necip Fazıl, geçtiğimiz yüzyılın başında Anadolu’da verilen anti-emperyalist mücadelenin gayesine ulaşabilmesi maksadıyla bu mücadelenin fikren istinat edebileceği -fikir cephesindeki boşluğu doldurma gayesine matuf olarak- bir ideoloji meydana koyarken, Salih Mirzabeyoğlu da Anadolu’yu merkez alarak, Anadolu’dan bütün dünyaya, emperyalizme karşı örnek olarak sunulan ve bütün dünyanın da emperyalist ideolojilere karşı alternatif aradığı bir çağda bu ideolojiyi pratiğe aksettirme mücadelesini vermektedir.

Bugün insanlarımız, bütün insanlıkla içiçe bir şekilde ciddi bir cinnet iklimi arzetmektedir. Gündeme bakıldığı zaman -mevcut dönemde- insanların gerçekleri görebilmesi, sahtelerin ön plana çıkarılması yolu ile engellenmektedir. Bu açıdan, İbda’nın önünü kesmek mânâsına gelecek her hareket, bütün bir dünyanın muhtaç olduğu kurtuluş reçetesinin tatbikinin engellenmesi demek oluyor ki, insanlığın hastalığını tedavi etmek yerine, bu hastalığın devamı ile nemalanan sözde lider ve rejimlerin suçu, sadece kendi hâkimiyet sahaları ile sınırlı olmayıp, bütün bir insanlığa karşı cinayet işlemekten farklı değildir. İnsanlığın aradığı tedavi reçetesi İbda’dır ve İbda’nın hâkim olması önüne engel olan, dolayısıyla İbda’nın iktidarını geciktirici her türlü hareket, siyasi teşekkül, tedavi adına kendini teklif eden her kişi ve kurum, asıl itibariyle sahte doktor hüviyetiyle insanlığı ölüme sürüklemektedir. Bunlar arasında “iyi niyetli” olarak addedilecekleri hakkındaki hükümse, Hz. Ebubekir’in, “Cehennemin yolu iyi niyet taşlarıyla döşelidir!” buyurduğu hikmet üzere gerçek bir kurtuluşu geciktiriciliktir. Hasta karşısında gerçek iyi niyet, kendini güya doktor sanmak ve doktor olarak pazarlamak yerine tedaviyi gerçek mânâda ehil ellere bırakmakla kendini gösterir.

 

Sahtelerin yok edilip, yerine gerçeğin getirilmesi için yapılması gerekenler

Herşeyden önce biz iktidara talip bir hareketiz. Bu durumda bu yolda adımlar atacaksak, mevcut iktidarı tüm bileşenleri, siyaseti ise tüm aktörleriyle doğruya en yakın şekilde değerlendirmeliyiz. Bu bizim doğruya en yakın adımları atmamız için gerekli ilk fakat en önemli adımdır. Bu değerlendirmeler ışığında Türkiye’nin merkezinde olmak için ciddi bir örgütlenme içerisinde olmak gerekmektedir. Örgütlenme için gönüldaşlarımızın önce fikrin fetih alanı içreisinde fetholunmaları gerekir ki, bununla birlikte “kendinden zuhur” prensinine bağlı olarak diğer insanları fethedebilsin. Etkilenen insan etkilemeye başladığı vakit örgütlenmeye tabiî bir süreç hâlinde kendisini dayatır ve şekillenir. Herşeyin başı etkilenmek – fethedilmek ve fethetmek. Bunun için gerekli olan anlayışı temin eden İdeolojik Eğitim zarureti. Etkilenmek kendi devrimimizdir; yani zihnî dönüşüm… İç nizam çok önemli bir gereklilik bu konuda. Kendi içinde, kendi sorumluluk alanında nizam sağlayamayan birisinin başka bir alanda veya kendisini aşan bir mevzu etrafında fikir konuşması anlamsızdır. Takliden ifâde ettiği “fikir” doğru bile olsa bunun bir en azından ifâde eden açısından ne gibi bir “değer”i olabilir. “Çare İslam”da hakikatini şuursuzca biteviye tekrar etmek, kişinin bu hakikati şahsında yaşattığını göstermez ki. Şüphesiz propaganda çok önemlidir ve yığınlara davamızı anlatabilmenin en önemli manivelasıdır. Fakat, her türlü propagandayı aşan biricik değer ve zorunluluk, “dava adamı”nın, bir İbdacının şahsında tezahür ettiği ahlâktır ki, “iyi-doğru-güzel” değerlerini şahsiyetinde taşımasıdır. Her olay karşısında alınacak tavır doğru tespitler ışığında olmalıdır. Doğru tavrı sergileyebilme tabiîliğine erebilmek için İbda ahlâkını kuşanma zarureti. Bu işi yapmaya mahkûm olduğumuzu bilerek, bu işi bizden sonraki nesillere bırakmama gayreti ile çalışmamız gerekmektedir. Öfke dilini yanlış biçimlerde kullanmakla, şuursuz “iyi niyet” arayıcılığına girmek arasında fark olmadığı gerçeği. Kadrolaşmaya önem verilmeli, hemen hemen toplumun siyasî-sosyal her alanında olmalıyız. “Dost kim? Düşman kim?” sorularına net cevaplar vermek, her türlü yalan ve sahte propagandanın tesirinden uzaklaşmak anlamına gelir ki, bağımsız hareket edebilmenin e göstergesidir. Siyasî tavır, mali disiplin, fikir ve sanat faaliyetleri, gençlik hareketi, birbirinden ayrılmaz bir bütün hâlinde ele alınmalı.

 

Örgütlenme etrafında

Örgütlenme kapsamında kurumsallaşmanın önemine değinelim biraz da. Kurumsallaşmak başı çeken bir liderin şahıslara “sen şu görevi yapacaksın, sen bu görevi yapacaksın” demesiyle, atama ile yapılan bir şey değildir. Aynı zamanda duvara asılan bir tabelanın da önemi yoktur. Aslolan disiplin ve hiyerarşidir. Külliyatımızda “hiyerarşide ferasete tâbi olmak” ilkesi etrafında tabiî bir şekilde ortaya zuhur edebilen topluluk, kadro. Kurumsallaşmak ve farklı yapılar içerisinde görünmekten gaye, fonksiyon icra etmektir. Şahısların fert fert fonksiyon icra etmeleri ile ruh birliği kurulur ve o topluluk tek bir insan gibi fikirde birlik sağlar ve bu birlik her fiîl ve davranışta da kendisini gösterir. Bu yolda yürürken kendisini dayatan ihtiyaçların tam olarak tespiti ve akabinde topluluğun gücü arasında bir bağlantı kurulmalı. Ve adımlar ona göre atılmalı, ihtiyaçlar ona göre hâlledilmeli. Mevcut topluluğun gücü ile ihtiyaçlar dengeli olmalıdır… Teşkilatlanma konusuna nokta koymak gerekirse, “İyi bir teşkilat ona vücut veren insanların iradesi ile mümkün olur. Bu yüzden şuur seviyesi çok önemlidir. Şuur seviyesi ideolojik eğitim ile yani okumak ile artırılabilir.”

 

Gönüldaşlar arası ilişkiler

Herşeyden önce aynı ideolojinin savunucusu olan gönüldaşlarla tanışmalı ve kaynaşmalıdır. Aradaki kopuklukların giderilmesi ve irtibatsızlığın yok edilmesi gerekmektedir. Ve aralarında kilometrelerce mesafe olsa bile bir olay karşısında aynı tepkiyi verenlerin, bir konu hakkında aynı yorumu yapacak kadar ruh birliği içerisinde olanların “kafa ve ruh disiplini” yanında, bir şekilde “dirsek teması”nı da sağlamaları gerekmektedir.

Ebubekir İKİZ – MARAŞ

 

3

SAMSUNG CSC

SAMSUNG CSC

SAMSUNG CSC

basliksiz-2 basliksiz-3

SAMSUNG CSC

SAMSUNG CSC

SAMSUNG CSC

SAMSUNG CSC

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d