Av Güven Yılmaz‘dan Hem Cahil Hem Yobaz Hem de Hasta İsmail Kahraman’a Cevap
8 Mart 217 tarihli TBMM genel kurulun da yapılan görüşme de meclis başkanı İsmail Kahraman sözde Fetullah Gülen’le Sn. Carlos arasın da bir bağlantı kurarak hesapta Carlos üzerinden Fetullah Gülen’e “geçiriyor”, hastalıklı ruh halini ve şuur muhtevasını ele veren bu benzetme meclis Başkanı’nın ve onun gibilerin düşmanlıklarını ishar ederken kullandıkları semboller asıl niyetlerini de ele veriyor.
Bunlar ömürleri boyunca hiç bir zaman erkekçe bir duruş sergilememiş erkekçe duruş sergileyenlere de “gerilerini” işbirliği yaptıkları iri devletlere dayayarak hep efelik yapmışlardır. Carlos’a düşmanlık yaparken yaşadıkları bu duyguyu daha önce biz, Saddam’a Kaddafi’ye Ladin’e ve diğer tüm vatan sever mücahitlere karşı aldıkları tavırlardan biliyoruz. Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun Av. Sn. Güven Yılmaz kamuoyunun bildiği üzere Sn. Yılmaz Carlosun’da Türkiye’deki avukatlarından olup Türk kamuoyuna Carlos hakkın da yapılması gereken açıklamaları da bizzat kendisi yapmaktadır.
Daha önce büyük devrimci Che guevara da seviyesizce saldıran Meclis başkanı İsmail Kahraman’ın Sn. Carlos’a yaptığı terbiyesizliğe de Av. Güven Yılmaz kamuoyunu bilgilendirici şekilde cevap vermiş; “Kamuoyuna duyuru” başlığıyla yayınladığı bu cevapta Güven Yılmaz İsmail Kahramanı “tedavisi tamamlanmadan taburcu edilmiş bir hastaya benzeterek kahramanın içinde bulunduğu ruh halini olduğu gibi ifade etmiş. Sn Güven Yılmaz’ın bu açıklamasını dikkatinize sunuyoruz.
KAMUOYUNA DUYURU
TBMM Genel Kurulu’nun 08 Mart 2017 günlü tutanaklara;
“BAŞKAN (İSMAİL KAHRAMAN) – Efendim, Değerli Bakanımıza mültefit sözleri dolayısıyla ben de teşekkürlerimi sunuyorum.
Evet, 26’ncı Dönem, inanıyorum ki siyasi tarihte apayrı bir yer alacak olan dönemdir, her döneme bunlar nasip olmaz ve o günkü Meclisi açmış olmamız çok fevkalade bir hadise oldu. Amerika Pensilvanya’daki Çakal Carlos… İsmini yanlış mı söylüyorum?
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) – Çakal Carlos’a da ayıp oldu yani.
BAŞKAN – Doğru söylüyorum değil mi, Çakal Carlos?
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) – Ama, Çakal Carlos iyi bir adamdır, sosyalist bir adamdır.
BAŞKAN – Çakal Carlos, maalesef kendi vatanına, kendi Meclisine karşı çıkan ve nasıl efsunladıysa efsunlayan bir adam. Şimdi kalkıp da “Ben hata ettim, kullanıldım, af için söylemiyorum, affedilir durumum yok ama başkalarına emsal olsun diye söylüyorum.” demesi lazımken demeyen bir adam”
şeklinde geçen cümlelerden anlaşıldığı kadarıyla Sayın İsmail Kahraman’ı tedavisi tamamlanmadan taburcu etmişler.
Bu vesile ile başta Sayın Kahraman olmak üzere, özellikle Kahvehane sakinlerini bile aratacak bilgi ve birikime sahip olup da bir makam işgal eden zevata, bilinen adı ile Çakal Carlos’un kim olduğunu kendi cümleleriyle bir hatırlatmak zarureti hasıl olmuştur.
Hükümet içinde bakan, milletvekili, belediye başkanı seviyesinde olup da halen görevlerine devam eden bir takım zevat o günlerde Fethullah Gülen’e methiyeler düzerken, Müvekkil Carlos, Emperyalistler tarafından Paris’de esir tutulduğu Poissy Cezaevi’nden Türkiye ile ilgili analizlerinde bir yandan iç ve dış politikada Türk Hükümeti’nin yaptığı yanlışlıklara değinirken bir yandan da içerdeki bir takım gelişmelere atıf yaparak henüz 17-25 Aralık olayları olmamış ve Türkiye’deki “Müslümanlar” hala gerçeği görememişken Büyük Türkiye’nin inşası yolundaki engelin ne olduğunu açık bir dille 25 Mayıs 2013 tarihli konuşmasında şöyle ifade etmiştir.
“Anladığım o ki, Başbakan Erdoğan ve Massachusetts’teki lider Fethullah Gülen arasında bu konuda bazı görüş aykırılıkları var. ABD’deki bu kişiler, apaçık birer Amerikan ajanı. Bu bakımdan, AKP ile aralarındaki bağların bir şekilde bozulmasını ümid ederim. Çünkü böyle bir ayrılık, bölgedeki durumun daha iyi yönde gelişmesine yardımcı olacaktır.”
Yine Müvekkil Carlos, 21 Aralık 2013 tarihli konuşmasında “Gülen Çetesi” olarak adını koyduğu bu oluşumla ilgili şu cümleleri zikretmiştir.
“Türkiye’deki kardeşlerimin çoğunun, Gülen çetesine –haydi böyle nitelendirelim- karşı olduğunun farkındayım. Ne var ki, Gülen’e inanan ve onun sufî fikirlerini takib edenlerin belki yüzde 99’u, iyi ve namuslu müslümanlardır. Hakikatin ne olduğunu öğrenmek, İslâm’in aslî ölçülerine dönmek ve dünya genişliğinde etki kazanmış olan bu yabancı sızmadan kendilerini kurtarmak zorundadır bu insanlar.
Evet, dünya genişliğinde bir etki… Fransa’da bile, Gülen’in yaptırdığı iki üniversite var! İnanabiliyor musunuz buna? Özel üniversiteler bunlar, özel okullar… Masum, iyi ve namuslu insanlar, çocuklarını buraya gönderiyor ve çark böylece dönüyor. İnanılmaz bir hâdise…
İşte tüm bunların arkasındaki odak ise, bence, CIA. Mesele bu kadar basit!..
Fethullah Gülen grubuna bağlı insanların bir sürü parası var ve bu para da nihâyetinde Türk halkının alınterinin neticesi. ABD dahil her yerde üslenmekle kalmıyor, Amerikan emperyalizminin politikalarını savunuyorlar. Sadece bu da değil, bir yandan Türkiye’yi gelecekte ABD ve NATO’nun çıkarları doğrultusunda yönetecek kadroları oluştururken, diğer yandan da İsrail devletini koruyup kolluyorlar.”
Carlos, 21 Aralık 2013 tarihli konuşmasında ise, Türk halkına şöyle seslenmiştir;
“Türkiye’deki küçük komünist hareketlerden, Filistin davasında Filistin Halk Kurtuluş Cebhesi’nin müttefiği olan cesur ve kahraman gerilla hareketlerine kadar –ki çoğu Alevîydi ve bir kısmıyla bizzat tanışmıştım; gerçekten iyi insanlardı-; aynı şekilde, politik bir kimlikleri olmaksızın yalnızca camiye gidip gelen ve dinî vecibelerini yerine getiren sade dindarlara kadar Türkiye’deki herkes, bir diğer ifâdeyle, yabancıların ajanı olmayan herkes ve ülkesini seven her kesim, işte bu noktada seçimini yapmalıdır.
Yeniden bir “sultan” gelsin başa demiyorum –mümkün de değil zaten-, “cumhuriyet” olarak koruyun isterseniz, bu da değil mesele; ancak her ne olursa olsun, sağcısından solcusuna Türkiye’nin tüm vatanseverleri –ki şövenist anlamında değil, doğduğu anavatanını seven anlamında kullanıyorum bu ifâdeyi-, Türkiye’deki her fert ve çoğul olarak tüm halklar, “Büyük Türkiye”nin tarafında olmak ve muazzam bu gücü hep birlikte inşâ etmek borcundadır.
Böyle bir Türkiye, hem bölgeye barışı getirecek, hem de bölgedeki tüm milletlerin müttefiği ve aldıkları “örnek” olacaktır.”
Yakın tarihli 18 Şubat 2017 günkü açıklamasında bu görüşlerini teyiden;
“Evet, Erdoğan’ın oynaması gereken bir rol vardır ve ben tarihî, kültürel ve ailevî sebeblerle –ki Arab bir ailem de vardır benim- Arab taraftarı bir insan olmama rağmen, Türklerin 1900’lerdeki gibi yine “lider devlet” olmasını isterim Ortadoğu’da!..”
diyerek Türklere biçtiği misyonu açıkca zikretmiştir.
Ve son olarak 25 Şubat 2017 günlü açıklamasında da kendisi ile ilgili olarak halen Fransa’da Cezaevi’nde esir tutulmasının sebebini,
“Bana gelince, özellikle siyonistler bakımından, nefret edilen her şeyi şahsında toplayıp yaşatan bir insanım ben. Milletlerarası temelde mücadele ediyor oluşum, sosyalizmi ve elbette İslâmı savunuşumdur nefret edilen bu vasıflar. Zira onların “sistem”ini imha edici anahtarlardır bunlar. Her ne olursa olsun, ben “yaşayan bir şehid”im ve kendi imkânlarımla bu yolda mücadele etmeye ölene dek devam edeceğim.”
şeklindeki cümleleriyle dile getirmiş ve tek başına, dik duruşun ve direnişin ne olduğunu tüm cihana göstermiştir.
Uydurma bir takım suçlamalarla hakkında açılan yeni bir dava nedeniyle 13-31 Mart 2017 tarihleri arasında Paris’de yargılaması yapılacak olan müvekkil Carlos’a, Türk Halkı ve Türk Hükümeti destek olması gerekirken aksine Türk Milletinin temsil edildiği Meclis çatısı altında ve üstelik Meclis Başkanı tarafından hakarete uğramış olması kabul edilemez bir durumdur.
KAMUOYUNUN TAKDİRLERİNE SAYGI İLE ARZ OLUNUR. 09.03.2017
AV.GÜVEN YILMAZ