PROVAKASYON ÇÖKTÜ
Ulusal Parti Genel Başkanı ve Türk Solu Başyazarı Gökçe Fırat bundan yedi ay evvel büyük bir hukuk cinayetine hedef olmuş ve gazetecilik faaliyetleri gerekçe gösterilerek tutuklanmıştı. Eline geçirdiği devlet gücüyle muhaliflerini susturmak, itibarsızlaştırmak ve bunun için ne türlü çirkinlik gerekirse pervasızca kullanmaktan çekinmeyen “malûm şahıs” ve onun emrindeki zihniyet tarafından “çamur at izi kalsın” ve “at içeri, çıkmak için uğraşsın dursun” mantığı ile hedef alınan başlıca şahsiyetlerden birisiydi Gökçe Fırat.
Haftalarca niçin tutuklandığını açıklanmadan içeride tutuldu. Aylarca iddianamesi hazırlanmadı. Mektup yazmasına, not almasına, hatta kitap okumasına izin verilmedi. Esir kamplarını hatırlatır şartlarla sindirilmek ve tarihin en müfteri gazeteleri yarıştırılsa başa güreşecek iktidar medyası tarafından hakkında bin çeşit karalama yapılarak “öcüleştirilmek” istendi.
Tam yedi ay sonra ayrı bir komedi olan iddianame ile mahkemeye çıkarıldı. Cinayetler bitmek bilmiyordu. Mahkeme günü Ağır Ceza Yargıcının tutuklamayı ilk gerçekleştiren hâkim olduğu ortaya çıktı. Oysa CMUK buna izin vermiyordu. “Hukuk da biziz, devlet de biz” diyen zihniyetin atadığı heyet, avukatların bu konuya dair itirazını da kayda değer bulmadı.
Duruşmanın ilk gününde bazı gönüldaşlarımızın da hazır bulunduğu ve dik duruşu için destek olduğu onurlu Türk aydını Gökçe Fırat, tarihe geçecek “yargılayan savunmalardan” birisini yaptı ve mahkeme heyetinin gözlerinin içine bakarak:
-“350 yıl önce önce Galile özür dilemişti. Ama Gökçe Fırat’a özür diletemezsiniz.”
Diye haykırdı.
Ve bugün akşam saatlerinde tahliye olduğu müjdesini aldık. Mızrak çuvala sığmadı. Ömürlerinin yarısı Fetullah Gülen himayesinde ve ona hizmet ederek geçenlerin sırf muhalif olduğu için bu onurlu Türk aydınına yapıştırmak istediği çamur, izi bile tutmadan döküldü. Bir devir için en büyük bahtsızlık hukuk cinayetleriyle hatırlanmaktır. Gökçe Fırat’ın sırf muhalif olduğu için sorgusuz sualsiz içeride tutulduğu yedi aylık süre, tarih kitaplarında böyle hatırlanacaktır.
Tahliye kararını veren yargıç, gözaltı sürecinden sonra tutuklama kararını veren hâkimin aynısı olmasaydı, yazımın başlığını “Türkiye’de Hâkimler Var” yapardım. Milyonda bir içeride tutma gerekçesi bulabilselerdi, bu tahliye kararına cesaret edemezlerdi. Tutuklama safhasında atılan iftiranın mesnetsizlikte hangi çap olduğu buradan hesap edilsin.
Türk vatanının bütünlüğüne inanan, Büyük Ortadoğu Projesini ve buna bağlı Kukla Kürdistan’ı taşeronlarıyla birlikte reddeden bütün gerçek Türklerin gözü aydın. Gökçe Fırat tahliye oldu, provokasyon çöktü.
Gökhan YAMANGÜL – 31.03.2017
ADIMLAR Dergisi