GOY GOYCU CEM KÜÇÜK COŞTU
1 AN TV adlı kanalda konuşan Cem Küçük adlı goygoycu coşmuş, şöyle konuşuyor:
“Ak Parti’nin İslâmcılarla, Mavi Marmara’daki manyak tiplerle, kafadan İsrail ve Batı düşmanı tiplerle yollarını ayırması lazım. Şu Batı’yla, Amerika’yla ilişkileri, İngiltereyle -İngiltere’yle iyi de-, Amerika’yla yoluna sokup artık biraz daha bu işlere bakmamız gerekir.”
Mavi Marmara şehidlerinin kanını satan işte bu zihniyet… Mavi Marmara yolcularına “manyak” yakıştırması yapan bu “pirelenmiş” kişilik…
Şaşırdık mı?
Şaşırmadık!
Bu zihniyeti ilk defa ele alan ve teşhir eden Adımlar oldu zira.
İşte Cem Küçük’ün konu olduğu makale ve haberlerimizden birkaç örnek:
“Sayın Küçük’e de dikkat ettim, düşmanlığında iğrençliğe varan bir tip… Her tarafından vıcık vıcık hamaset akıyor. Mübarek, tam donanımlı bir “üst akıl savar”… Bu kadar iğrenç olunca da işkillendim elbet, çünkü gereksiz keskinlik her zaman bir şeyleri örtüyordur, bilge krallardan da bilirim. Ufak bir araştırma yaptım ki, bingo! 2007’ye kadar Timaş’ta imiş, onu örtecek… Yüzüne öyle bir ifade konduruyor ki herif, “Timaş diye bir yayınevi var, 2009’a kadar Fethullahçıların elinde olduğu biliniyor, sen hayırdır?” denilse, “Evet duyuyoruz o yayınevini” diyecek.
Neyse evladım, Osmanlı goygoyu yapacaksın madem, bari bir-iki tamlamayı adam akıllı öğren de seni ciddiye alalım.”
/galatat-4-devlet-i-ebed-muddet/
Ve:
“Cem Küçük: Öcalan olmasaydı kan gövdeyi çoktan götürmüştü.”
/1128-mandaci-tamam-da-iktidar-ve-mandacilari-ne-demisti/
Ve yine, bir vesileyle saldırmış olduğu Vahdet Gazetesi’nin kendisi hakkındaki tesbitlerini de aktarmışız:
“Ahlaksızlık yapma.
Değneksiz köy buldun, havlıyorsun. Salyalarını kendi içine akıt. Müslümanlar senin pisliklerini temizlemeye çalışmaktan yoruldu. Şuna buna haysiyetsizce iftiralar atarak, İslami harekete büyük emekler vermiş insanları rencide ettiğin yetmiyormuş gibi, sakın Vahdet’e de çamur atmaya kalkma.
Haddini bil, çizmeyi daha fazla aşma.
Bizi, arkasında dev sermayeler, holdingler, girift ilişkiler bulunan medya kartelleriyle sakın karıştırma.
Birileri sırtını Amerika’ya, başka birileri Almanya’ya dayamış, bazılarının da hâmiliğini İsrail üstlenmiş olabilir.”
/bopcu-cem-kucuke-vahdet-gazetesinden-cevap/
Ne diyordu Cem Küçük, hatırlarsak:
“Batı ile, İsrail’le, Amerika’yla aramızı düzeltmeliyiz!”
Bu goygoycuya son günlerde verilen cevaplardan birini de Nihat Genç kaleme almış ve demiş ki:
“On yıllarca Fetö’yle yatmış, şimdi her gün pirelenip feryat ediyorsunuz. O pireleri bilmem nerelerinize dini inancı, siyaseti kullanıp liberal kardeşlerinizle kendiniz soktunuz.
Bu nasıl bir hukuk ve toplum düzeni? Suçlarınızın günahlarınızın aptallıklarınızın kurbanı neden her defasında bizler olacağız?
Bana bak Kuzey Kore lideri suratlı adam, bu saatten sonra sizleri kıllandıran pirelerinizle uğraşacak halimiz yok.”
http://odatv.com/hukuku-senden-mi-ogrenecegiz-cakma-komiser-1904171200.html
Bu goygoyculara bizim karnımız tok, şerbetliyiz…
Böyle, sırtını bir yerlere dayayıp, ona-buna efelenen goy-goycuları, Salih Mirzabeyoğlu’nun Tilki Günlüğü kitabından takip edelim:
“Sadri Sema’nın eski İstanbul’dan hatıralar adlı kitabı, kuru sıkı gürültüden başka bir mânâ ifade etmez lâflarla kafa ütüleyen lâfazanlar için kullandığımız “goy-goycu” tabirinin aslını da gösteriyor… Tabirin aslı, “Hoy goycu” imiş!..
Hoy goycular genellikle Muharrem aylarında ortaya çıkarlarmış… Kirli paslı, saçı sakalı birbirine karışmış, iri yarı adamlarmış… Dört-beş kişilik gruplar hâlinde dolaşır, sokaklarda tarifsiz gürültülerle milletin kafasını şişirirlermiş… Meselâ içlerinden biri şöyle bağırırmış:
-“Aksaray’dan çıktım yola!”
Yanındakiler hep bir ağızdan haykırırlarmış:
-“Yaaa!.. Yaaa!.. Yaaa!.. Hoy, goy, goy canım!”
-“Biz bakmayız sağa sola!!”
-“Yaaa!.. Yaaa!.. Yaaa!.. Hoy, goy, goy canım!”
-“Yerde insan, gökte melek!”
-“Yaaa!.. Yaaa!.. Yaaa!.. Hoy, goy, goy canım!”
-“Karpuz çıkar bazen kelek!”
-“Yaaa!.. Yaaa!.. Yaaa!.. Hoy, goy, goy canım!”
Bu mânâsız lâflarla kafa şişiren hoy goycular, karşılığında ev ev dolaşıp yağ, pirinç, bulgur falan isterlermiş… Millet yarı korkudan, yarı bir ân önce defolup gitsinler diye bunlara bir şeyler verirlermiş!..” (Salih Mirzabeyoğlu, Tilki Günlüğü, Cilt: 4, s: 412-413)
Bunlar, ardlarını bir yerlere dayayarak konuşabilecek tipler ama karşılarında ardlarını bir yerlere dayayarak konuşan goygoycuları paçavraya çevirmiş olanlar var…
Şimdi, Cem Küçük bir goygoycu olarak, “Ak Parti’nin İslâmcılarla, Mavi Marmara’daki manyak tiplerle, kafadan İsrail ve Batı düşmanı tiplerle yollarını ayırması lazım. Şu Batı’yla, Amerika’yla ilişkileri, İngiltereyle -İngiltere’yle iyi de-, Amerika’yla yoluna sokup artık biraz daha bu işlere bakmamız gerekir.” demekle ne demek istiyor?
Bu adam bir sözüyle mahkemelere müdahale eden ve kimin tutuklanacağını adeta talimat şeklinde mahkemelere söyleyebilen birisi…
Hâliyle bu açıklamaları sadece şahsi görüşleri olarak kabul edilemez, mensup olduğu yapının zihniyetini ifade ediyor.
Bunu yapmaktan gaye ise muhtemelen önümüzdeki süreçte Amerika ve İsrail’le bölgede yapılacak ihanetlere milleti hazırlamak…
Gelen tepkiler üzerine Mavi Marmara şehitleri hakkında söylediklerinden dolayı özür dilemiş ama İsrail’in katletmeye devam ettiği ve bundan sonra katledeceği müslümanlar ne olacak?
Özellikle Suriye konusunda son ihanet uygulanacak, milleti buna hazırlıyorlar…
Trump’ın Erdoğan’a “beraber yapacağımız çok iş var” sözü bağlamında Cem Küçük’ün sözlerini değerlendirmek lazım…
Amerika’yla İsrail’le bir olup, “Mavi Marmara manyaklarından” kurtularak hangi işleri yoluna koyacaklar? Ne işler çevirecekler?
Sabah gazetesi Trum’ın, “Beraber yapacağımız çok iş var!” sözünü manşet yapması ile Cem Küçük’ün söyledikleri cuk diye birbiriyle nasıl da örtüşüyor, bunu da dikkatlerden kaçırmamak gerekir.
Yani ortada “ferdî” bir çıkış yok, sistemli bir hazırlık var. Sırtını dayadığı yerler adına konuşan Cem Küçük, sonradan attığı tivitlerde de ısrarla Haçlı-Yahudi Batı emperyalizmasıyla işbirliğini meşrulaştırıcı goygoyuna devam ediyor ve bunu da Erdoğan’a malederek yapıyor. Erdoğan ve milletin menfaati, Haçlı-Yahudi Batı terörizmi ile, barbarlığı ile işbirliği yapmaktan geçmekteymiş. Realite ve menfaatler bunu gerektirmekteymiş.
Milletin menfaati ve bunun içinde “reel politik” senden ve senin zihniyetini millete dayatan tüm hainlerden kurtulmayı gerektiriyor…
Cem Küçük gibi yerli ve yabancı istihbarat örgütlerinin yaşadığı paniğin sebebi bu kurtuluş hamlesinin ayak seslerini duyduklarından..
A. Bâki AYTEMİZ