“OCAK KIZIŞTI”: KÜÇÜK AMERİKA DÜZENİ – TELEGRAM DÜZENİ’NİN ÖLDÜĞÜNÜ KABUL ET VE ONA GÖRE DAVRAN!

“OCAK KIZIŞTI”: KÜÇÜK AMERİKA DÜZENİ – TELEGRAM DÜZENİ’NİN ÖLDÜĞÜNÜ KABUL ET VE ONA GÖRE DAVRAN!

ADIMLAR Fikir-Kültür-Siyaset Platformu imzasıyla 8 Ekim 2015 tarihinde, hem yayın politikamızı ve hem de iç ve dış hadiseler karşısında bakış açımızı ifâde eden bildiriyi tekrar dikkatlerinize sunuyoruz.
O gün hangi noktadaysak, bugün de aynı noktadayız. Fikrimizde ve inancımızda hiçbir değişiklik olmadı.
8 Ekim 2015 tarihinde Küçük Amerika Düzeni’nin öldüğünü-bittiğini gerekçeleriyle ilan ettiğimiz gibi, bugünde, yıkılışını takip etmekteyiz.
Ne bu düzenin devam etmesini isteyen dış unsurlar ve ne de bu düzene canlı kalkan olan işbirlikçiler bu yıkılışa mani olamayacak.
ADIMLAR Dergisi

 

 

“OCAK KIZIŞTI”:
KÜÇÜK AMERİKA DÜZENİ – TELEGRAM DÜZENİ’NİN ÖLDÜĞÜNÜ KABUL ET
VE ONA GÖRE DAVRAN!

Bugünden geçmişe baktığımızda “devrim sahnesi”nde bulunan farklı kesimlere mensub kişilerin neredeyse yüzde 99’nun, “Hak” ve “halk” savunuculuğunu, şahsi ihtiyaçlarını gidermek için yaptıklarını görüyoruz.

“Hak” ve “halk”ı, işledikleri maddî- manevî cinayetlerin suç ortağı yapmaktan hiç çekinmediler, zerrece de tereddüt göstermediler. Peki bunlar, geçmişte deklere ettikleri hedeflerine ulaştılar mı?

Hayır! Sadece mevcut durumlarına meşruiyet kazandırmak için ulaşmış numarası yapıyorlar. Şu ân tek dertleri, fedakâr insanların verdikleri mücadelenin verimini arkalarına alarak ele geçirdikleri iktidar gücünü ve bu gücün sağladığı prestiji muhafaza etmek.

Bunların gözünde “Millet” dediğin nedir?

“Ahmak” ve “her dâim kandırılabilir bir sürü”dür…

Öyle bir “ahmak sürü”dür ki, bu “sürü”yü ara ara “kandırıldım!” diyerek de kandırabilirsin.

Onların gözünde “Millet hakikati” budur. “Milli İrade” derken de kasıtları, bu düşüncelerinin içerisinde gizlidir.

 

KÖLE DÜZENİ’NİN METODLARI

Neredeyse Şeytan’ın bile, işledikleri cinayetlerden ve yaptıkları kötülüklerden dolayı “Ben Allah’tan korkarım!” diyerek yanlarından, ateşin yok edici etkisinden kaçar gibi kaçacağı bu baştan çıkarıcı, aldatmacı ve kandırmacı tiplerin nazarlarındaki “Hak” ise, emin olun ki, “UNUTAN”dır!

Çünkü bunlar, O’nu kendileri gibi “zan” ederler…

Bunlar köledir!

Batı düzenine bağlı Köle Düzeni’ni yürütmek için Batı’ya köle olmaları gerektiğinin şuurundadırlar. Millete bu düzeni yedirebilmek için de, onu köleleştirmek gerektiğini bilirler ve köleleştirmenin metodlarını en ince ayrıntılarına kadar düşünür ve uygularlar.

Nedir bu metodlar?

– Rüşvetle, parayla, makamla, sosyal statüyle, baştan çıkartmak;

– Yalanla aldatmak, iş görmek;

– Hak sûretinde görünerek kandırmak.

Geçmiş hükümetlerin yaptığı gibi, bugünkü hükümetler de 65 yıldan beri gelenekselleşmiş bu metotları uygulamaktan geri kalmadılar.

Milletin bağrından çıkmış ordu 60 küsûr yıl önce NATO eliyle Batı tarafından rehin alındıktan bugüne kadar geçen bu süre içerisinde, Köle Düzeni’ni hep bu metodlarla yürüttüler.

Bu Düzen’in ismi, Küçük Amerika Düzeni; biz ona Telegram Düzeni de diyoruz…

Bu düzene karşıysan -ki, karşısın-, Küçük Amerika Düzeni’nin öldüğünü kabul et ve ona göre davran!

 

“SÖZ KONUSU VATANSA, LİDER TEFERRUATTIR!”

Bu Düzen’in öldüğünü kabul etmezsen eğer, “leyleğin ömrü lak lakla geçermiş” hesabı, yıllardır tekrarladıklarını, tekrarlamaya devam edeceksin. Bu tekrarların ise, senin hamle yapmaktan aciz, korkak ve düzenbaz ceset görüntünde hiçbir değişiklik sağlamayacağı aşikâr.

2001 yılından beri neredeyse her gün tarih, bir fırsat koydu önüne.

Tarih, şu ânda da bütün cömertliğiyle bir büyük fırsatı daha değerlendirmeye, hem bu dünya, hem de ötesi için faydalı kılmaya seni davet ediyor.

Dostunu ve düşmanını, yıkmakla mükellef olduğun Düzen’in sahiplerinin ortaya koyduğu politikalara göre belirleyen bir “politik duruş” içerisinde bu fırsatı değerlendiremezsin.

Bu “politik duruş”a ve ortaya konulmuş olan “siyaset”e de zaten “devrimci” nitelemesi yapılamaz.

Bilakis, bu durum, değişim ve dönüşüm isteğinden vazgeçildiğinin farklı bir ifâdesi olarak da kabul edilebilir.

Düşman belli;

İnsanımızı köleleştirmek için kurulmuş ve devam ettirilmek istenen TELEGRAM Düzeni, yani Küçük Amerika Düzeni ve onun Batılı sömürgeci, Müslüman kanına susamış devleri.

Onların buradaki paralı, parasız gönüllü ajanları… Uluslararası politikaların uygulanması için “aracı” olamaktan başka bir fonksiyonu olmayan hükümetler

Büyük Doğu Coğrafyası’nın şehirlerini ateşe verdiler, vermeye de devam ediyorlar!

İslâm Milleti’nin onurlu ve asil erkeklerini boğazladılar, boğazlamaya da devam ediyorlar!

Çocuk ve kadınlarını biçtiler ve kirlettiler; biçmeye ve kirletmeye de devam ediyorlar!

Bu durum karşısında;

Hangi kesimin başında bulunurlarsa bulunsunlar, İslâm Milleti adına söz söyleme durumunda olan ara önderler, ya korkularından yahut ne yapacaklarını bilmediklerinden “köşeye pısmış kedi” gibiler.

Sen ise, hâla Din’in için, Vatan’ın için, Millet’in için ve kendin için çâreyi, bunların üreteceğini düşündüğün âciz politikalarda mı arıyorsun?!

“SÖZ KONUSU VATANSA, LİDER TEFERRUATTIR!” de ve bunları aş!

 

ORDU-MİLLET RUHUYLA

Düzenli Ordular milleti korumak için beslenir.

Milletin içinden çıkmış Ordu rehinse;

Milleti koruyacak şartlardan uzaksa;

Ne yapacağını bilmez bir şekilde tabutların başında ağlıyorsa;

Olup biteni kavrayacak, mânâlandıracak bir anlayışa, bir fikre, bir siyasi mantığa bağlı değilse;

O zaman ne olacak?!

O zaman, bütün bunları fark eden Millet, Ordu-Millet Ruhuyla Ordusunu kurtarır, rehin tutan eşkiyayı da, vurduğu Osmanlı Tokadıyla, önüne çıkan her şeyi alıp sürükleyen bir sel gibi, geldiği yere geri gönderir.

Zaman, 65 yıldır rehin tutulan Ordu’yu kurtarıp, 1000 yıllık devletimizi ve devlet geleneğimizi işgâlden kurtarma zamanıdır!

Fikrinin coğrafyası olarak Anadolu’yu gören, “Anadolu olmazsa Ortadoğu olmaz, İslâm Dünyası olmaz” diyen siz, Vatansever İnanan ve Kurtarıcı Fikre bağlı insanlar; kim olursa olsun, hangi isimle ve kılıfla karşınıza çıkarsa çıksın, düşmanı “Allah! Allah!” nidâlarıyla Fatih’in topu, Yavuz’un kılıcı, 4. Murat’ın gürzü, Abdülhamid Hân’ın dehâsı ve Halid Bin Velid Hazretleri’nin himmetiyle, bir Osmanlı Tokadı akşederek sırtüstü yere sermek ve Anadoluyu tekrar “vatan” yapmak için “durumdan vazife çıkararak” vatanı kurtarma işini üstlenin!

Allah Resûlü’nün Nurunu tekrar aksettirmek için, hepiniz, hep beraber, tekrar Mehmetçik hüviyetine bürünün!

Küçük Amerika Düzeni – Telegram Düzeni’ni devam ettirecek bir takım reformlar veya bahsi geçen “yeni anayasa” bize ne gerek!

Reformlardan istifâde ederek düşmana karşı tuttuğumuz mevziyi kuvvetlendirmek ve iktidarı fethetme hedefinde yol almak başka, “reformlar” kandırmacasıyla iktidar talebinden vazgeçip, Küçük Amerika Düzeni – Telegram Düzeni’nde pis nefsinin istediği hayata devam etmek daha başka!

 

DİKKATİNİ DAĞITMA!

Unutma!

Toz zerresi hâline getirilip bu topraklardan atılması gereken, bizzat, bu Küçük Amerika Düzeni – Telegram Düzeni’dir!

25 Mart’ta ADIMLAR’a yapılan saldırının arkasından ne demişti İBDA Mimarı, hatırlayalım:

“Onu öldürenler, topyekün yeni imân gençliğini kastetmişlerdi. Size düşen karşılığın da aynı çapta olması gerektiğine göre, siz büyük inşânızı tamamlamaya bakınız! O zaman topyekün küfür yığınını o binanın temelleri altında ezilmiş ve kemikleri tebeşir lekesi hâline gelmiş bulacaksınız! Elverir ki Allah, “OL!” desin.”

Bunun adı İktidarı Fethetme hareketidir!

Bunun adı Hesaplaşmadır!

Bunun adı Allah’ın rahmetini celbedici bir niyet ve konumda bulunarak Topyekûn Taarruzdur!

Geçmişte olduğu gibi bugün de yine bir boşluk doğdu; doğan boşluğu iyi fark et ve bütün güçlerin o boşluğa teksif edilmesi gerektiğini anla!

Ekranbaşı seyircisine sahnelenen “çekişme”, “çatışma” ve hatta “savaş” oyunu, nefes aldırmaktan ziyâde milleti büsbütün havasız bırakıp, ümitsizliğe sevk ederek boğmaya yöneliktir. Gayeleri Milletin içinden çıkmış “Hak” ve “halk” savunucusu iç dinamiklerde kendini gösteren son direnme noktalarını da kırarak, bunları büsbütün güçsüzleştirip, bütün kesimleri istedikleri neticeye razı etmektir.

Dikkatini dağıtma!

Saldırının nereye yapıldığını gözden kaçırma sakın!

Bu “savaş oyunu”nda saldırının nereye yapıldığı, samimiyetin göstergesidir.

Kandil’de terörist olanı imhâ etmek yetmez. Kuvvetlendirdiğin Barzani, samimyetsizliğini ele verir!

Kandil’deki terörist, Suriye’ye gelince neden müttefik oluyor?

PYD, PKK’dır” demek de yetmez.

Madem o da PKK, aynı muameleye tâbi tut!

Amerika izin vermiyorsa eğer, tarihte bir eşine daha rastlanmayan bu eli kanlı  Terör Örgütü’ne Allah’ın Kudret’i ve Gücü, milletin ve silahlı kuvvetlerin desteğiyle, 72 saat içerisinde İncirliği terk etmesini söyle.

O zaman, Silahlı Kuvvetler ile birlikte bütün Millet’in, adetâ, İstanbul’u Fethetmeye çıkmış Fatih’in, İttihâdı İslâm Davasını kafasına koymuş Yavuz’un orduları gibi arkanda saf tutmuş bulacaksın..

 

GÜÇLÜ OLMAYANIN YAŞAMA HAKKI YOK

Bütün bunlar olmadan, düşmana karşı Din, Millet ve Vatan savunmasının, “milletten” gözüken, kılığı ne olursa olsun, ajanlaşmış BOP’çuların politikalarında aramayı bırakıp, kendi gücünde olduğunu idrak etmelisin.

Bu senin söke söke alacağın hakkındır.

Bunun için de milletin içinde potansiyel olarak bulunan cesur “Hak” ve “Halk” Savunma Birlikleri’ni güçlendirmekte, onlara katılmakta ve bu birlikleri örgütlemekte sen de cesur olmalısın!

Bütün Parti, medya, dernek ve vakıflarıyla bugün iktidar çevresinde derece derece ve halka halka yer tutmuş herkes, görüyoruz ki bu düzenin kölesi olarak işgalci düşmanın müttefikliğini yapmaktan hiç de muzdarip değil!

Geçmişten bugüne Köleci, bu Küçük Amerika Düzeni’ni farklı görüntüler altında da olsa devam ettirebilmek için yalanla, hileyle, korkuyla, aldatmayla, iftirayla, kandırmayla, itibarsızlaştırmayla ve saire… her türlü hukuk ve ahlâk dışı uygulamalarla milleti köleleştirmekte bir ân bile tereddüt etmediler!

Bu Düzen’in bugünkü devam ettiricileri, öncekilerden farklı olarak kendilerini destekleyen düşük ahlâklı yandaşlarına çok cömert davranarak destekçilerini arttırdılar. Artan bu destekçiler eliyle de kölelik, ruhlara sinmiş bir şekilde tabana yayıldı.

Bunun neticesi olarak da bu düzenden maddî hiçbir menfaatleri olmadığı hâlde “ümit ve korku arasında” özellikle dinî saikler sebebiyle bu köleleri destekleyen kitle, farkında olmadan inancından iyice uzaklaştı. Bunun sonucu olarak da Millet ve Vatan şuuru hiç olmadığı kadar örselendi.

Onun için gerekirse tek tek sokaktaki adama hakikati anlatabilmelisin.

“Savaş” diyorlar, “Millet iradesi” diyorlar…

Eğer samimilerse, şu ölüm-kalım şartlarında niçin Milleti dinine, vatanına, devletine sahip çıkmaya çağırmıyorlar da, kendi aralarında anlaşmaya çalışıyorlar?!

Bu “ölüm-kalım şartlarına milleti hazırlama”ya dair neden en ufak bir gayret yok?!

“Savaşıyor” görüntüsü altında gerçek savaşın perdelenmeye çalışıldığını gözden kaçırma!

İstilâcı düşmanın “kara gücünü” farklı isimlerle ayırmalarına bakma, onlar aynı maksada hizmet eden bir bütünün parçaları. Burada PKK “terörist” olurken, Suriye’de PYD “müttefik.”

Hesap belli: ERBİL Merkezli bir yasadışı yapılanma oluşturulurken, Diyarbakır da oraya bağlanacak. Diğer taraftan ise Pkk, Pyd’leştirilerek , Kürt koridoru için Pkk’nın kazanması meşrulaştırılacak.

Milleti bu neticeye razı etmek için bu savaşın adına bazen “terörle mücadele”, bazen de “saray savaşı” veya “sarayın savaşı” diyorlar.

“Terörle mücadele” kavramı Amerika Terör Örgütü’nün Büyük Doğu coğrafyasına saldırırken İslam Milleti’nin izzetli, onurlu, şerefli evlatlarını boğazlamasına meşruiyet kazandırmak için uydurduğu bir kavramdır.

Bunun adı ne “terörle mücadele”  ne de “saray savaşı”dır.

Bu bir “kurtuluş savaşı”dır!

Bu bir “vatan savunması”dır!

Son tahlilde bu bir “din savaşı”dır!

Bu, topyekûn bir milletin üzerinden kiri, pası, külü, toprağı atarak 500 yıllık uyanışıdır!

Uluslar arası denilen sömürge düzeninin İBDA Mimarı’nın yıllar evvel altını çizdiği üzere “güçlü haklıdır” fiilî durumunun geçerliliği içinde yürüdüğünü görmüyor musun?

Amerika, Rusya coğrafyamızı pervasızca bombalar, şehirlerimizi yerle bir ederken ve bu istilaya katılmak için Çin yola çıkmışken, haklılıklarını güçlerinden başka hangi hukuka dayandırıyorlar?!

Dostunu ve düşmanını, bu şekilde yürüyen bir sistemin baş aktörlerine göre tayin eden bir politika, bu baş aktörlerin siyasi malzemesi olmaktan başka bir şey ifâde etmez!

Hâliyle bizim için de inandırıcılığı olamaz!

“Güçlü haklıdır” fiilî durumunun geçerli olduğu bir düzende, gücü olmayanın inisiyatif sahibi olamayacağı gibi, yaşama hakkı da olmayacak!

Fikrin emrinde kullanılacak bir gücü elde etme gayreti, bugün, devrimci baş görevimiz olarak kendisini bize dayatmaktadır.

 

“OCAK KIZIŞTI”

Tarihin böyle dönemlerinde hakikatler basit ifâde edilmeli, edilebilmeli. “Karmaşık olmama” mânâsına basit…

Hakikati karmaşıklaştıran ya savaştan kaçıyor yahut kavganın, savaşın dilini bilmiyor demektir. Bir nidâ ile ölüme gönderilmesi gereken bir asker, karmakarışık, adeta anlaşılmamak için kurulmuş hissi veren cümlelerle motive edilemez. Bunu yapabilmek de gayet tabiî ki “asker” olmayı veya “savaşçı ruhu”na, hissiyatına sahip olmayı gerektirir.

Tarih, doğan boşluktan istifâde seni, beni, hepimizi iktidarı fethetmek için meydana çağırıyor.

“Meydana nasıl çıkılır?”, “bunun ruh ve fizik şartları nelerdir?”, “bu şartlara nasıl erişilir?”, “hak söke söke nasıl alınır?”; işte bu devrede çözüm için bizi bekleyen problemler. Entellektüel gevezelik savaştan soğutur, korkunun dilidir böyle zamanlarda.

Sokak, Şehir, Vatan hepsi birdir; hangisine gücün yetiyorsa ordan başla kurtuluşa, hesaplaşmaya.

Ordu ruhuyla, onun gerektirdiği disiplinle, ordulaşarak.

 

NE DEDİYSE O!

“Büyük kaos”un içinden çıkacak olan; YENİ DÜNYA DÜZENİ.

Bu düzen FEDAİLERİN omuzlarında yükselecek ve “buradan başlayacak.”

Bu düzeni sahtelerine ümit bağlayarak değil, biz, hepimiz inşallah gerekirse döktüğümüz kanların ve alacağımız ve vereceğimiz başların üzerinde yükselteceğiz.

ÜNSAL ZOR’un şehâdeti bunun en duyulur habercisiydi ve O, bunun için şehit oldu. Onun şehadetiyle zaten biz bu savaşa dahil olduk.

Duâmız, “Allah ol desin!”

Korkakların, muvazaacıların, işbirlikçilerin, hak yiyicilerin, engelcilerin ve bozguncuların bu denklemde yeri yok.

ADIMLAR Fikir-Kültür-Siyaset Plâtformu

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: