Erdoğan İstanbullunun Bildiğini İtiraf Etti: “İSTANBUL’A İHANET ETTİK”

Erdoğan İstanbullunun Bildiğini İtiraf Etti:  “İSTANBUL’A İHANET ETTİK”

Bu coğrafyada İstanbul’a ihanet eden Anadolu’ya hatta tüm bölgeye ve İslâm âlemine ihanet etmiş sayılır.

İhanet, bir kimsenin, bir kurumun, bir şehrin veya bir ülkenin faydasına olmadığı halde, sanki onun faydasınaymış gibi bir eylem veya bir değişikliği yalanla, kandırmayla, hile ve aldatmayla uygulamak yahut uygulanmasına yardım ve yataklık etmektir. Bunu yapana da HAİN denir.

Hemen hemen her inanış, ideoloji ve siyasî görüşlerde de HAİNİN cezası aynı ve bellidir.

İhanetin cezasından “ihanet ettim” diye kimse kurtulamaz, yapılan hainlik bu şekilde temizlenemez, geçiştirilemez; yetkili merciler tarafından HAİN hesaba çekilmeli ki ihanet havada kalmasın. “İHANET ETTİM” sözü ise, YARGILAMA ve HESAP VERME aşamasında sadece hainin İTİRAFI olarak değerlendirilir.

Ne demişti Erdoğan, tekrar hatırlayalım;

İstanbul’a ihanet ettik; bunda benim de sorumluluğum var.”

“Sorumluluğum var” diyerek kimseye lütufta bulunmuyorsunuz, belediye başkanlığınızdan itibaren tüm sorumluluk sadece sizin. Hani, “Geleceğin başbakanına hazırlık yapıyoruz” diyerek belediyeyle iş yapan tüm firmalardan toplanan şu meşhur “YÜZDE ONLARDAN”, KOMÜSYONLARDAN beri sizden başka kimin sorumluluğu olabilir ki?

O günden beri bu tür ilişkiler içinde bulunanlar, bugün “BAŞAK ŞEHİR” isminde bir şehir kurdular İstanbul’da.  İstanbulludan yağmaladıklarını ikinci, üçüncü kadın, ev, araba olarak buraya istif ettiler. Kurulan diğer yerler hariç, sadece BAŞAK ŞEHİR İstanbul’a nasıl ihanet ettiğinizin küçük bir örneği.

Şimdi de buranın belediye başkanını İstanbul’a Başkan yaptınız. Yani İHANET, çapı büyümüş olarak devam ediyor.

Anlaşılıyor ki, yapılan hainliklerden kurtulmak için şimdi de, adeta papazın karşısında günâh çıkarmaya benzer bir taktik izleniyor.

İhanet ettim” bir itiraftır; savcılar bu itirafı ne zaman dikkate alacaklar acaba?

İstanbul’u betonlaştırarak değil, onun ruhuna suikast düzenleyerek ve çalarak insanımıza ihanet ettiniz. Yalana, ihbarcılığa, arkadan vuruculuğa, hak yiyiciliğe insanımızı alıştırdığınız ve rant peşinde koşmayı ibadet gibi algılattığınız için hainsiniz.

İstanbul’a ihanet eden tüm coğrafyaya ve bu coğrafyanın üzerinde canlı cansız bulunan her şeye ihanet eder.

Ankara’ya, Bursa’ya. İzmir’e, Diyarbakır’a da ihanet ettiniz.

Irak halkına ve liderine de ihanet ettiniz.

Libya halkına ve liderine de ihanet ettiniz.

Suriye ve tüm kesimleri içinde olmak üzere halkına ve liderine de ihanet ettiniz.

Afganistan’a da ihanet ettiniz.

Filistin davasına, Filistinlilere ve tüm Filistinli örgüt ve liderlere de ihanet ettiniz.

Türkistan’a, Afrika’ya ve tüm Ortadoğu’ya ihanet ettiniz.

Hâlâ da ihanet etmeye devam ediyorsunuz.

Bu ihanetlerin hepsi İstanbul’a ve İstanbulluya yapılan hainliklerle başladı. İstanbullu, referandumda ihanetinizi yüzünüze vurduğundan paniklediniz; hesap gününün çok yaklaştığını anladınız. Suçu başkalarının üzerine atma çabasının ne kadar boş olduğunu da gördünüz.

“Ben ve ailem temiz ama, bütün AKP pis” yalanının da tek başına işe yaramayacağını bildiğinizden, bu yalana giriş mahiyetinde kesinlikle inanarak söylemediğinize inandığımız “ihanet ettik” çıkışına baş vuruyorsunuz. Referandum sonucu millet kendi nazarında nasıl bir ihanet içinde bulunduğunuzu zaten yüzünüze vurmuştu. İş artık sadece HESAP VERMEYE kaldı. Bütün mesele bu; hainliğin hesabı nasıl görülecek?

Hesap vereceğinizi yakinen hissettiğinizden papazın önünde günâh çıkaran sahte Hıristiyan gibisiniz. “Papaza itiraf ettik, günâhlarımızdan arındık, vicdanen rahatladık, artık eski tas eski hamam devam edebilir”… Hayır, devam edemez, etmeyecek; ihanet bir şekilde temizlenmeden yola devam edilemez.

Nerede görülmüş HAİN OLDUĞUNU İTİRAF EDEN birinin devletin başında kalarak halkı idare etmeye devam ettiği.

Nerede görülmüş tüm siyasî hayatı milletine ihanetle geçmiş birinin hiçbir şey olmamış gibi pişkin pişkin, bir de, “ MİLLİ BİRLİK VE BÜTÜNLÜK BENİM ETRAFIMDA SAĞLANSIN” dediği.

Evet,  İstanbul’a ihanet ettiniz;

“Kentsel dönüşüm” vahşetiyle, yol köprü, hastane yalanıyla ve her biri İstanbullunun ruhuna çakılan bir çivi gibi olan gökdelenlerinizle…

“Milletin bir tarafına koyan” hırsız, arsız müteahhitlerinizle…

“Havuz medyası” denilen DÜŞÜK AHLÂKLILARDAN KURDUĞUNUZ yalancılar ordusuyla…

Sabah iddia ettiğini akşam yalanlayan liberal çapulcu kalemşorlarınızla…

Evet, İstanbul’a ihanet ettiniz;

Ve,

SİZ BİR HAİNSİNİZ!

İtirafınızda samimiyseniz, olmanız ve kendinizi teslim etmeniz gereken yer, işinize geldiğinde devamlı tekrara ettiğiniz ifadeyle BAĞIMSIZ YÜCE TÜRK YARGISININ ADİL ELLERİ; Beştepe değil.

Tüm İstanbulluların “İhanet ettik” cümlesini itiraf kabul ederek tez zamanda Cumhuriyet savcılarına şikâyet dilekçeleri vermek için adliyelerde oluşturdukları uzun kuyrukları hayal ediyorum da, içinden çıkılmaz bir durum olurdu herhalde.

Serhat OĞUZ

.

“RUHUNU PARAYA SATAN ŞEHİR!”

“RUHUNU PARAYA SATAN ŞEHİR!”

MİLLÎ ŞEREF MESELESİKUTSAL ŞEHRİN İNTİKAMI

MİLLÎ ŞEREF MESELESİ – KUTSAL ŞEHRİN İNTİKAMI

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: