KARS AKINCILARI DERNEĞİ ŞEHİD ERDOĞAN TUNAYI ANMA PROGRAMI
Kars Akıncılar Derneği
22.12.2017 Tarihinde 25 Aralık 1977 de Edirne’de Şehadeti Tadan
AKINCI ŞEHİD ERDOĞAN TUNA’YI ANMA PROGRAMI DÜZENLEDİ
Program KUR’ÂN’I KERİM Tilaveti ve akabinde Muhammet Orhan kardeşimizin şehadetle ilgili kısa sohbetiyle başlamış olup, programa Kars Akıncılar Derneği şube başkanı Ergin Bulut ve Kars Kafkas Üniversitesi Akıncılar Üniversite Komisyon Başkanı Yunus Emre Çakmak‘la birlikte genç gönüldaşlarımız da katılmıştır.
Programda Şehid Erdoğan Tuna belgeseli ve Erdoğan Tuna marşının izlenmesi ve dinlenmesiyle son bulmuştur .
Programda gönüldaşların atmış olduğu sloganlardan dikkat çeken biri de şöyleydi:
“Ünsal Zor, Aytaç Baran, Erdoğan Tuna;
Sayısız şehid veririz İslâm uğruna!”
Aralık 1977’de Erdoğan Tuna, 50-60 kişilik ülkücü bir grubun saldırısına uğradı. 14 yerinden aldığı bıçak yarasıyla hastaneye kaldırılan Erdoğan Tuna bütün tıbbî müdahalelere rağmen 25 Aralık günü ruhunu rahmana teslim etti.
29 Aralık 1977 günü Selimiye’de Camiînde öğle namazını müteakib kılınan cenaze namazından sonra aralarında MTTB Genel Başkanı’nın da bulunduğu coşkun bir müslüman selinin omuzları üzerinde köyünde defnedildi. Erdoğan Tuna, MTTB Edirne Teşkilâtı Eğitim Müdürlüğü vazifesini deruhte ediyordu.
Şehid Erdoğan Tuna’dan bir hitabında gönüldaşlarına şöyle sesleniyordu:
”Bir müslüman dertsizmiş gibi gezemez, dolaşamaz, yaşayamaz. Müslüman ne zamanki kendi düzeninde yaşar o zaman rahat olarak uyuma zamanı gelmiştir. Bu bozuk düzenin kahredici illetleri dururken müslümanın gülmeye vakti asla olamaz. Müslüman çilelidir, müslüman çilekardır, dertlidir o. Çünkü yuvasını uğursuz baykuşlar sarmıştır. Yılanlar içerisinde rahat olarak uyunur mu? Doğanların diyarında güvercin serbest dolaşabilir mi? Müslüman kafese konmuş, Müslümanlık göklere kaldırılmış. Kafesteki müslüman o dar yerden kurtulup davasını ve nizâmını hayata hâkim kılmak, yeryüzünde ALLAH’ın (C.C) halifesi olduğunu ilân edinceye kadar mücadelesini sürdürecektir. Gerekli mücadeleyi elinin yettiği yerde eliyle, dilinin yettiği yerde diliyle, ona da imkân bulamadığı zaman kalbiyle yapar. Bunun kolay olmadığını bilir. Fakat bunun için de bütün fedakarlığı göze almaktan kaçınmaz. Bugüne kadar zaten hep böyle olmuştur. Zaten cephede hezimete uğrayan düşman, kaleyi içten fethetmenin yollarına başvurmuş, türlü hileli oyunlarla oyununu oynayarak hedefine ulaşmıştır. Artık müslümanın bu oyunlara gelmeye zamanı kalmamıştır. Uyanması için kendisine bu güne kadar yapılanlar fazla bile gelmiştir. Vakit kaybetmeye asla tahammül edemez. Hedefine ulaşmazsa gözüne rahat uyku girmez.”