TARIM ARAZİLERİNİ KATLETMEYE HÜKMETTİLER
Küresel iklim değişikliği, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisi iyiden iyiye hissedilmeye başladı. Bazı illerimizde buğdaylar kuralık nedeniyle kurumaya başladı şimdiden. Barajlarda su seviyesi tehlikeli boyutlara düştü. Küresel iklim değişikliği sadece kuraklık demek değil, yağdığı zaman da afet demektir!
Dünya ülkelerinde yıllardır bu tehlikeye karşı bilim insanları, akademisyenler bir araya gelip çeşitli çalışmalar yapıyorlar; hangi buğday çeşidi kuraklığa dayanıklıdır, hangi meyve-sebze çeşidi kuraklığa dayanıklıdır, hangi sığır, hangi koyun çeşidi kuraklığa dayanıklıdır ve zor şartlarda hayatlarını idame ettirirken verimi de düşmez. Ormanların korunması, çoğaltılması ve benzeri bir sürü konu hakkında kesintisiz, gözlemler, deneyler yapıyorlar. Türkiye başta olmak üzere birçok Arap ülkesindeki hayvan çeşitleri ve hububat tohumları, meyve sebze tohumları da ilgi alanlarına çoktan girmiş durumda.
“Peki, bizde durum nedir?” diye soracak olursanız, durum vahim! Küresel iklim değişikliği ile ilgili herhangi bir bilimsel ne çalışma var ne de gündem! Şimdiden, “kuraklık var, gıda fiyatları önümüzdeki yıl tavan yapabilir” diyerek bir yerlere göz kırpan tarım yazarları ve el ovuşturan stokçu firmalar var! Bu da kuraklığı fırsata çevirmek sanırım.
Tarım Bakanımızın zaten derdi büyük! Tarım Bakanı A. Eşref Fakıbaba, Bakanlığı Ş. Urfa belediyesi ile karıştırmış olacak ki esnaf arkadaşlarını bakanlık kadrosuna dâhil ederken ne kadar tecrübeli Bakanlık elamanı varsa onları da görevden alıyor. (Ülkede liyakatin ne kadar önemli olduğuna da bir örnek aslında bu durum!)
Hastalıklı ithal etler, hastalıklı ithal koyunlar, nişasta bazlı şeker, ithal hububat vs bildiğimiz şekilde rutin devam ederken geçtiğimiz günlerde Türk tarımını ve hayvancılığını bitirmeye and içmiş gibi yeni bir karara daha imza attılar. Şimdi bu milli tarım politikası (!) çalışmalarına yenisini ekledikleri bu skandal karara bir bakalım: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, geçen ay yayımladığı ‘Tarım Arazilerinin Korunması, Kullanılması ve Planlanmasına Dair Yönetmelik’te hayati önemde değişiklik yaptı. Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren düzenlemeye göre, asıl görevi tarım arazilerini korumak olan 9 kişilik ‘Toprak Koruma Kurulu’ artık istediği üye sayısıyla toplanıp, verimli toprakların enerji veya ulaştırma yatırımları için tümden bozulmasına izin verebilecek.
2 KİŞİYLE KARAR ALACAK
Tarım arazilerinin korunması, geliştirilmesi ve verimli kullanılmasını sağlamak amacıyla yasayla kurulan Toprak Koruma Kurulu, il valisi başkanlığında 5 kamu temsilcisi, 3 sivil toplum kuruluşlarından temsilci ve bir de üniversite temsilcisi olmak üzere toplam 9 üyeden oluşuyor. Mevcut düzenlemede kurul esas olarak 9 üyeyle toplanıp en az 6 üyenin aynı yönde oy kullanmasıyla karar alabiliyordu. Yapılan değişiklikle, bundan böyle tarım arazilerinin enerji ve ulaştırma yatırımlarına açılıp açılmayacağının oylanacağı toplantılarda 6 üye şartı aranmayacak. Kurul, bu konudaki kararları toplantıya katılan üyelerin çoğunluğu ile de alabilecek. Dolayısıyla kurul isterse 2 ya da 3 üyeyle bile toplanıp sadece 2 üyenin oyuyla verimli tarım arazilerini yatırıma açabilecek.
TALAN YETKİSİ DE VERİLDİ
Yönetmeliğin 6’ncı maddesinin (f) fıkrasında, “Tarım dışı amaçlı kullanım talebi, toplulaştırma projelerinin veya etüt raporunda çevre tarım arazilerindeki tarımsal kullanım bütünlüğünü bozacak durumda olması halinde kurul gündemine alınmaz ve valilik tarafından doğrudan reddedilir” hükmü yer alıyor. Yeni yönetmelikle bu madde yine aynen korundu. Ancak, ulaştırma ve enerji yatırımlarının yönetmeliğe ‘istisna’ olarak girmesinden dolayı koruma kurulunun tarımsal kullanım bütünlüğünü bozacak olsa da, enerji ya da ulaştırma yatırımcılarından gelecek talepler doğrultusunda toprakların tarım alanından çıkarılmasına onay verebilecek. Bu karar alındıktan hemen sonra Eskişehir’de en verimli tarım arazilerine termik santral kurulması için onay verildi bile! En verimli toprakların bu şekilde elimizden alınmasına daha sık şahit olacağız bundan sonra! Evet, dünya küresel ısınmaya ve buna bağlı olarak bilimsel çalışmalara önem verirken bizde durum bu maalesef.
Ejder Hüseyin ÇETİNKAYA