ŞAM YOLCULARINA SON ÇAĞRI – Ali Haydar CAN (Harun YÜKSEL)
Merhum ağabeyimiz Harun Yüksel’in farklı müstearlarla kaleme almış olduğu yazılarını paylaşmaya devam ediyoruz. Bugün Ali Haydar Can müstearıyla kaleme almış olduğu bir başka yazısını paylaşıyoruz:
ŞAM YOLCULARINA SON ÇAĞRI
Ali Haydar CAN (Harun YÜKSEL)
26.03 2012
Bugünkü (26.03.2012) ABD/AKP/Fetullah gazetelerinin manşetleri…
Şer İmparatorluğu ABD’nin başı Obama ile onun İslâm dünyasındaki koçbaşı Erdoğan’ın kapalı kapılar ardında yaptıkları 1,5 saatlik görüşmede “tam bir mutabakata vardıklarını” müjdeliyor (!)…
“İliştirilmiş basın” dediğin böyle olmalı… Efendileri katliama giderken, onları fedakâr kurtarıcılar, hayırsever insanlar olarak göstermeyi becerebilmeli…
Allah var…
Bizimkilerin eline bu konuda kimse su dökemez…
“Mutabakatın konusu” mu?
Türkiye’nin başını çektiği, Katar ve Suudî Arabistan’ın omuz verdiği “Suriye’nin düşmanları”ndan oluşan taşeron tetikçiler birliğinin haçlılar adına Suriye’yi istilâsı…
Bugünkü Aydınlık’ın manşeti her şeyi anlatıyor:
“Obama’ın aslanları Suriye görevinde”... (1)
Başka bir şey söylemeye gerek var mı?
***
Erdoğan Güney Kore’den dönerken İran’a uğrayacakmış…
“Saygıdeğer patronum Obama’nın selâmı var. Biz Suriye’ye dalacaz. Siz sakın kıllık yapmayın… Bi kenarda durup seyredin. Kuzu kuzu sıranın size gelmesini bekleyin” diyecek herhalde…
Ahmedinecad da “Emrin olur yiğenim, sen ne dedin de biz yapmadık” dermiş diye düşünürken…
Yeniçağ’ın manşeti ilişti gözüme:
“Bak Postacı Geliyor: Erdoğan, Obama’nın tebligatını İran’a götürecek”
Bağımsız gazetecilik işte budur…
Yeniçağ’ın manşet haberi şöyle başlıyor:
[Erdoğan, Obama’nın tebligatını İran’a götürecek.
Kore’deki zirvenin ardından Ahmedinecad’la görüşecek olan Başbakan’ın konumunu muhalefet böyle değerlendirdi.
1.5 saatlik görüşme
Başbakan Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Barack Obama, Seul’de düzenlenen Nükleer Güvenlik Zirvesi öncesi bir araya geldi. Ağırlıklı olarak İran ve Suriye konuşuldu. Zirve dönüşü Tahran’a ABD mesajı götürecek olan Başbakan Erdoğan’a muhalefetten öfke yağdı.
Kabul edilir gibi değil
MHP’li Oktay Vural, “Obama’nın postacısı gibi davranması kabul edilebilir değil. Adeta bir tabiiyet ilişkisi içerisinde. Başbakan’ın birileri arasında mesaj alıp götüren Obama’nın arzularını, isteklerini alıp pazarlayan bir konuma düşmesinden ben hicap duyuyorum” diyerek ateş püskürdü.
CIA Başkanı öğretmiştir
CHP’li Atilla Kart da ağır konuştu: Erdoğan, Obama ile görüşmeden önce ne yapacağını CIA Başkanı ile görüşmesinde öğrenmiş olmalı! Türkiye, maalesef Ankara’dan yönetilmiyor. Bunu anlıyoruz görüşmelerden… AKP göreve gelişi sırasındaki misyonunu yerine getirecek adımlar atıyor.
Mektubu elden aldı
Başbakan Erdoğan ve ABD Başkanı Obama, Kore’de 1.5 saat görüştü. Nükleer Güvenlik Zirvesi’nin ardından Tahran’a geçecek olan Erdoğan, Ahmedinecad’a ABD’nin mesajlarını iletecek.]
Ceyhun Bozkurt’un bu güzel haberinin linki aşağıdadır dilerseniz devamını oradan okuyabilirsiniz. (2)
“Suriye’nin düşmanları” Haçlı-Siyonist patronları adına Suriye’yi istilaya…
“İnsanî yardım koridoru” ve “Tampon bölge” oluşturmak bahanesiyle başlayacaklar…
İsme bakar mısınız?
Duyan da Kızılay, İHH filan konvoylar oluşturup Suriye’ye insanî yardım götürecek sanır…
Halbuki bu, Libya’nın Haçlılar tarafından istilası sırasında uygulanan modelin birebir aynı…
Bağımsız bir devletin sınırları içinde “insanî yardım koridoru”nu nasıl açacak, “Tampon bölge”yi nasıl oluşturacaksın?
Askerî birliklerini o ülkenin sınırlarından içeri sokmadan bu mümkün mü?
Değil…
Öyleyse?
Suriye sınırları içinde “İnsanî yardım koridoru ve tampon bölge” adı altında Haçlı işbirlikçisi isyancılara sağlam mevziler kazandırmak için oraya asker sokmak demek…
Suriye’ye savaş ilan etmek değil midir?
Tam olarak öyledir…
Bu durumda Suriye buna uygun bir şekilde karşılık vermeyecek midir?
Verirse…
Ülkesi saldırıya uğramış bir bağımsız devlet olarak…
Nasıl bir karşılık verirse versin haklı olmayacak mıdır?
Olacaktır…
Suriye dediğin ülke yıllardır İsrail’in yanıbaşında varlığını ve bütünlüğünü muhafaza edebilmiş askerî yetenekleri ve yığınakları olan bir ülke değil midir?
Daha da önemlisi…
Şu anda Suriye’nin arkasında durduklarını açıklayan dünyanın üç büyük askerî gücü Rusya, Çin ve İran bu pozisyonlarını muhafaza ettikleri sürece…
Suriye topraklarına girmek…
Girecek andavallılar için intiharla eş anlamlı olmayacak mıdır?
Falan filan…
Ne söylesen boş…
Bunlar emir kulu…
“Emir”se, şekil A’da görüldüğü gibi demiri her halûkârda kesiyor…
Bunlar ne kendi halklarını, ne Suriye halkını, ne de tetikleyecekleri dünya savaşı sonucu kan ve ateş deryası içinde yanıp kavrulacak dünya halklarını düşünmüyor…
Kuyruklarını nereden ve nasıl kaptırmışlarsa artık…
Aldıkları bir emri ikiletmiyorlar…
İkiletemiyorlar…
***
Ahir zaman işleri işte…
Akıl alır gibi değil…
Ama…
1400 küsûr yıl önce Resûllah Efendimiz şöyle buyuruyor ahir zaman müslümanlarından bir zümre için:
“Ümmetimde ihtilaf (Ayrılık , anlaşmazlık , aykırılık , uyuşmazlık) ve iftiraklar (ayrılmalar, dağılmalar) olacak. Bunlardan bir zümre sözlerinde çok güzel, amellerinde (yaptıklarında, eylemlerinde) çok kötü olacaklar. Onlar Kur’an’ı okuyacaklar ama, okudukları gırtlaklarından öte geçmeyecek. Onlar okun hedefi delip geçmesi gibi dini terk edecekler, bir daha da geri dönmeyecekler. Onlar insanların ve mahlûkatın (diğer varlıkların) en şerlisidirler…” (3)
Artık “Onlar” kimlerse?
Dinlerini herhangi bir dünyevî menfaat uğruna “Okun hedefi delip geçmesi gibi” sür’atle terk edip giden insanların, bundan sonra yapamayacakları hangi kötülük olabilir ki?
O yüzden de “Onlar insanların ve mahlûkatın en şerlisidirler” hükmüne muhataptırlar…
Dikkat edin; sadece “insanların” değil “bütün yaratılmışların” en kötülüleri…
***
Bu yazı “Deccaliyet Komitesi”nin emriyle Suriye’yi istilaya hazırlanan “Suriye’nin düşmanları” için yazılmadı.
Çünkü onlar, yakında çıkacakları “Şam seferi” için valizlerini çoktan hazırladılar. Dönüşü olmayan bu yolculuk için “hücum emri”ni bekliyorlar…
Artık onlara hiçbir sözün faydası yok…
Sözümüz onların medyasının gazına gelip de Suriye’yi fethe(!) hazırlanan saftiriklere…
Uyanın…
Bu lânetli güruhtan kendinizi, evlâdınızı, hısım akrabanızı, sevdiklerinizi, dostlarınızı ve arkadaşlarınızı da uzak tutmaya çalışın…
Çünkü bu gidiş her ne kadar Şam’a doğru gibi görünüyorsa da, o uğursuz sefere kendi rızasıyla katılanların son durağının Gayya Kuyusu olması çok büyük ihtimal…
Bu yüzden iyi düşünün…
“Akıllı olun”…
Dipnotlar:
1-) Aydınlık 26.03.2012, SERHAN BOLLUK/ Yine Kore yine ihanet
[Obama, Erdoğan’ın vereceği tekmili yeterli görmedi herhalde. Seul’deki zirve öncesi dün yapılan görüşmede Genelkurmay 2. Başkanı ile MİT Müsteşarı da bulunmuş.
Tesadüfe bakın. Türkiye’yi Atlantik sistemine sokma sürecini de Kore’den başlatmışlardı.
Devletçe katıldıkları görüşme sonrası Erdoğan, “Suriye’yi seyredemeyiz. Üstümüze düşeni yapacağız” dedi.
“Üzerlerine düşen” ne? Erdoğan onu da, 1 Nisan’da İstanbul’da yapılacak “Suriye’nin düşmanları” toplantısının gündemini açıklarken söylemişti: “Tampon bölge masada”.
Resmi bütünleyen bir olgu daha var. Lübnan sitesi Now Lebanon’un haberine göre, Amerikan Dışişleri Bakanı Clinton 13 Şubat’taki görüşmede Davutoğlu’na “Biz yokuz” demiş. Yokuz dediği “Tampon bölge” işi.
İhale tümüyle Türkiye’de. Daha doğrusu Türk Ordusu’nda. Tampon bölgenin bir askeri harekât olmadan kurulamayacağı açık.] haberin devamı için: http://www.aydinlikgazete.com/index.php?option=com_content&view=article&id=10027:26032012&catid=37:sunus&Itemid=157
2-) Yeni Çağ gazetesi, 26.03.2012, haberin tamamını okumak için: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=65253
3-) Hadis Külliyatı, Kütüb-i Sitte, Fitneler, Derleyen Abdülvahid Metin. http://www.islamyolum.net/