“28 ŞUBATIN YARALARI SARILMIŞTIR”, MÜSTERİH OLUN!
Şimdi birileri çıkıp da bana cezaevinde yatan 600 kadar kardeşimizi hatırlamaya kalkmasın zira 28 Şubat’ın yaralarının sarıldığını söyleyen ben değil, Sayın Başbakan, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Yüce Türk Büyüğü Binali Yıldırım Hazretleridir.
Bu iddiasını hem önceki gün partisinin Meclisteki grup toplantısında hem de dün, “28 Şubat Darbesi: İnsan Haklarına Balans Ayarı” adlı programda dile getirdi.
Başbakan Yıldırım: “28 Şubat’ın yaralarını sardık ama acılarını unutmadık. Milletin oylarıyla seçilen milletvekili kardeşimize yapılan zorbalık hala toplumun hafızalarındadır. Demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçen o günler artık yok, geride kaldı. Hiçbir güç de bir daha milletin hakkına, hukukuna, değerlerine karışamayacak, karışmak isterse de buna asla fırsat bulamayacak.” dedi…
Öncesinde de Erbakan’ın vefat yıldönümü olması münasebetiyle, Erbakan’ın mitinglerde yemin ettirme özelliğine atfen de, “Yemin ediyorum ki, kardeşlik hukukuna zarar verenlere fırsat vermeyeceğiz!” diye bir de yemin etmişken hem de…
Gerçi, sonradan bu yemini demokrasi ve adalet adına yaptığını ilave etmeyi de unutmadı…
Neyse…
Gelelim meselenin esasına…
Milletin hukuku diyor…
Kardeşlik hukuku diyor…
İçeride yatmakta olan 600 kişi bu milletin evladı değil mi?
28 Şubat esas olarak içeride yatan-yatmayan, 28 Şubat sürecine karşı direnen kişiler sayesinde geri püskürtülmedi mi?
Ki, bunda en büyük pay Kumandan Mirzabeyoğlu’na ait ki, bu millet dik durmak gerektiğini ondan öğrendi; O’nun dik duruşu bu millete örnek oldu.
O, dik durmanın ne demek olduğunu bedelini ödeyerek gösterdi.
Şimdi de birileri çıkıyor ve yine O’nun tabiriyle, “sönmüş olan ateşe tükürerek” bir şeyler yaptığı vehmini üflemeye çalışıyor.
Şimdi, ateş söndü, yani esasında 28 Şubat süreci bitti ve yeni bir süreç başladı ve bu sürecin kodları, seyri çok farklı.
Kemmiyette ortaya çıkan bu fark, keyfiyette bir ayniyete ait farklı görüntüden ibaret olunduğunu 28 Şubat esirlerinin şahsında kendini ele veriyor.
Yani esasında 28 Şubat bitmedi…
Öyle olmasa;
Başbakan çıkıp da, “28 Şubat’ın yaralarını sardık!” der mi?
Evet, bazı yaralar sarıldı ama bunlar kimlere ait yaralardı mesela?
Başbakan, mecliste yuhalanan Merve Kavakçı’dan bahsediyor misal olarak.
Ve yine kendi çevrelerinde yaşananlardan, Erdoğan’ın durumundan…
Yâni;
“Biz kendi yaralarımızı sardık, siz ne yaparsanız yapın!” demeye mi getiriyor Sayın Başbakan?
Ne diyelim?
Tok açın halinden anlamaz mı diyelim?
Balkona çıkınca, dün aralarından çıktığı insanları tepeden seyreden, onları böcek gibi görmeye başlıyor mu diyelim?
Sonra da kardeşlik hukuku yeminine, milletin hakkı, hukuku ve değerlerine kimsenin karışmayacağı nutuklarına alkış mı tutalım?
Çok sayın siyasetçiler bu konuda çıkıp tek bir kelâm etmezken, bir de çıkıp milletin acısıyla dalga geçercesine “yaraları sardık” buyuruyorlar?
Sönmüş ateş var mı, tükürelim!
Ahmet ÖLÇÜLÜ