“ÇARŞAMBA’YI SEL ALDI”

“ÇARŞAMBA’YI SEL ALDI”

Samsunlu Halk Müziği Sanatçısı Nejat Buhara’nın Derlediği “Çarşamba’yı Sel Aldı” Türküsünün ve Değirmenbaşı’nın Hikâyesi

Çarşamba’yı sel aldı…

Ahmet, Abdal deresinin kıyısında yerleşmiş yoksul köy ailelerinden birinin oğluydu… Baharla birlikte yıllarca süren karasevdası karşılık bulmuş, Melek’e kalbini açmıştı… Kısa zamanda yüzük takıp nişanlandılar…

Ahmet yapraklar sararmaya durduğunda Ordu’ya yollandı… Melek ise gözyaşlarıyla başbaşa kaldı…

Ağaoğlu Mehmet Ali, Melek’e göz koydu… Ahmet’in arkadaşları ne kadar uyardılarsa kâr etmedi.. Melek de reddetti Mehmet Ali’yi…

Bunun üzerine Ağaoğlu adamlarıyla Melek’i dağa kaldırdı… Kötü haberi kuşlar uçurdu, Ahmet kısa günde uçageldi, aşkın delikanlısı… Kuşandı atını silâhını… Arkadaşlarıyla düştü yollara… Dağ tepe demedi, gece gündüz Melek’i aradı… “Meleeeeek, Meleeeeek!” diye çığıra çığıra sesi uçtu…

Önce bir çakal yağmuru uç verdi… Sonra şimşek şimşek içinden çıktı… Çatırdadı koca gökyüzü… Işınlar, Çarşamba Ovası’nı renkten renge soktu… Ne yağmur, ne silinen izler aşkın atlılarını durduramadı… Tufan ikinci kez yaşanıyordu sanki… Yağmur Yeşilırmak’ı boğuverdi…

Çarşamba ovası kaynayarak akan bir göle dönüştü… Canik Dağları’ndan aşağılara doğru, bir çığ gibi, önüne kattığı her şeyi sürükledi sel… Evler… İnsanlar… Bebek beşikleri… Hayvanlar… Kağnılar… Ağaçlar.. Büyük küçük kayıklar Çaltı Burnu’na doğru sürükleniyordu…

Sonunda duruverdi yağmur… Güneşle parladı yeşil Çarşamba… Usul usul bir gökkuşağı belirdi… Sular günbegün çekildi… Çekildikçe hayat yeniden kurulmaya başladı… Yaralar sarılıyor, evler onarılıyordu…

Abdal Deresi’nin Yeşilırmak’a katılmak üzere döküldüğü yamanın başında ahali toplanmaya başladı… Derenin eğimle indiği yamanın dibinde büyük bir kaya parçası vardı… Onun üstünde ise iki insan… Melek ve Ahmet’ti onlar… Elele tutuşmuş, sırtüstü öylece yatıyorlardı… Ahali sel acısını unutmuş, onlara yanıyordu… Hüzün gözyaşına döndü…

O büyük kaya parçası, ahalinin üstünde toplandığı o taş yedi yerinden yarıldı… Ve her birinden bir servi boyu su fışkırmaya başladı… Bu hazin aşka doğa gözyaşı döküyordu… Ahali şaşkınlığın ardından dualar okumaya başladı… Dualar içten mırıltılara, yıllardır can alan insanların acısını dile getiren dizelere dönüştü… İşte rivayet o rivayet derler ve hikaye ederler ki Çarşamba’yı Sel Aldı türküsü o acı mırıltılardan doğdu..

Yedi yerinden su fışkıran kayanın olduğu yerde bir su değirmeni kuruldu… Ve o yöre o gün bu gündür Değirmenbaşı olarak anıldı… (Çarşamba’daki Değirmenbaşı Mahallesi.) Çınar ağaçlarının gölgelediği ahşap değirmenin yedi taşı vardı… Yedi oluğuna su veren set üzerinden yedi kez yürümek, sağ ve sol omuz üzerinden yedişer kez su atmak uğur sayıldı…

Her hıdrellezde bu yaşandı… 1980’lerde değirmenin yıkımına değin bu gelenek sürdü.

Çarşamba’yı Sel Aldı

Çarşamba’yı sel aldı

Bir yar sevdim el aldı (Aman Aman)

Keşke sevmez olaydım,

Elim koynumda kaldı (Aman Aman)

Oy ne imiş ne imiş (Aman Aman)

Kaderim böyle imiş.

Gizli sevda çekmesi (Aman Aman)

Ateşten gömlek imiş.

Çarşamba yazıları,

Körpedir kuzuları (Aman Aman)

Allah alnıma yazmış,

Bu kara yazıları (Aman Aman)

A dağlar ulu dağlar (Aman Aman)

Yârim gurbette ağlar.

Yâri güzel olanlar (Aman Aman)

Hem ah çeker hem ağlar.

Yiğit Metin SEVİNDİK

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d