ŞEHÎD KUMANDAN MİRZABEYOĞLU EBEDÎ SEFERİNE UĞURLANDI
Bir anlatılamazı anlatabilmek…
O’nun son seferini…
Evet, o “akıncılar”ın babasıydı ve hayatını da son nefesine kadar hep bu mânâ üzere yaşadığına göre bu da O’nun ebedî seferiydi, son akınıydı.
Dünyadaki vazifesini yapmış ve artık ebediyete sefer etmesi gerekmişti…
Ve bu son akınını da yine bir “akıncı”ya yakışır şekilde gerçekleştirdi…
Son akınına, bir akıncı için rütbelerin en üstünü olan “şehid” rütbesi ile çıktı.
Telegram yoluyla yapılan suikastle can verdi. Kendisine Telegram yoluyla suikast tertip edileceğini bu suikastten yaklaşık bir ay kadar önce, bir telefon konuşmasında ifade etti ve bu ifadelerini de kayda geçirtmişti:
“Benim sağlığım yerinde, bir şey olursa Telegram’dan bilin!” demekteydi ses kaydında.
Şimdi, Kumandan’ın bir suikaste maruz kaldığı bu ses kaydı ile de belgelenmişken, geriye, bu yazılanları, söylenenleri ihbar kabul ederek Telegram suikastinin üzerine gidecek hukuk haysiyetine sahip bir savcının soruşturma başlatmasına kalıyor iş. Veya, meselenin siyasi vechesini ele alacak, bu suikastin aydınlatılması için siyasî irade gösterecek namuslu bir siyasetçinin ortaya çıkmasına.
Haysiyet, namus ve vicdanını kaybetmemiş hukukçular, siyasetçiler, devlet adamları…
Var mı, yok mu; göreceğiz…
Ve tekrar gelelim Şehid Kumandan’ın son akınına…
Son akınında üç şey dikkatlerden kaçmadı.
Birincisi, O’nun hâlâ sağ olduğuna dair bir ruhiyatın, bir hissiyatın herkese şamil olması; sanki o ölmemiş ve Allah’ın bir lütfu olarak, hayattakinden daha diri bir güçle hadiselere nezaret ve “kumanda” etmekte…
İkincisi gençliğin alâkası; bu alâka gösterdi ki O’nun davası emekliler kulübüne dönmüş ve dönecek değil…
Üçüncüsü cenaze namazına her kesimden temsilcilerin gerçekleştirdiği katılım. Gerek Kumandan’a Özgürlük sürecinde gerekse 29 Kasım 2014 tarihli konferansında da yaşanan bu tablo Milli Birlik ve Bütünlük’ün hangi isim etrafında sağlanabileceğinin mutabakatını tekrar ortaya koyuyordu.
Her yaştan gençler, özellikle yaş olarak da genç olan binlercesi… Bu gençlik, kendini, özellikle, Fatih Camiî’nden Eyüp Sultan’a kadar olan kilometrelerce yolu Kumandan’ın izinde sloganlarla yürüyüşünde ortaya koydu. Öyle ki yürüyüşün büyük bir kısmında yolu trafiğe de kapattılar.
Onu uğurlamak için okunan şiirler, Aydınlık Savaşçıları’ndan fragmanlar, tekbirler, tevhidler, hamdler, intikam yeminleri… Bazıları:
Şehid Kumandan kavgamızda yaşıyor!
Biz biz biz, Kumandan’ın nesliyiz!
Yaşasın Kumandan Mirzabeyoğlu!
Tek yol İslâm / Allah, Peygamber / Telegramcı köpekler / Vatan sizden ne bekler!
Telegramcı köpekler hesap verecek!
Ya Cabbar / Ya Kahhar / Ya Muntakim Allah / Bizi intikamına memur et!
