DEVLET – Salih MİRZABEYOĞLU

DEVLET – Salih MİRZABEYOĞLU

Bütün zıtlarından ve sahte benzerlerinden ayırarak, şeriat, tasavvuf ve onlara tâbi akıl anlayışı ile derin ve gerçek mümine bağladığımız İslâm inkılâbı içinde devlet ve hükümet şekli, serbest ve ileri akıla bırakılmış, bütün bir icat ve ibdâ mevzuudur. Bu davada serbest ve ileri akıl, ana ölçüye daima bağlı kalarak, insan cemiyetlerinin ve idare nizâmlarının tarih boyunca macerasını takip ederek, en doğru, en iyi ve en güzel şekli seçmekte veya bulmakta yüzde yüz hürdür.

İnsanlık, bütün salâhiyetleri, fert, halk ve zümre hâkimiyeti elinde toplayan üç idare nevi tanıyor; Saltanat, Cumhuriyet ve muhtelif içtimaî sistem plânları etrafında kadrolaşmış zümre idareleri… Monarşi, Demokrasi, Oligarşi… Eski tarih, birincisinin; yeni tarih, ikincisinin; en yeni tarih de, üçüncüsünün ve ayrı ayrı hepsinin sâf veya birbiri içinde karışık örneklerine maliktir. En eski tarihte de, birincisine, ikincisine veya üçüncüsüne ircaı kabil nümuneler yaşadığını biliyoruz.

Kısacası şudur ki, bugüne kadar insanlık, kavim ve millet çerçevesi içinde nefsini idare etmek için nizâm merkeziyetini bu üç şekilden bir başkasına temsil ettirecek bir rejim şekli bulabilmiş değildir.

İnsanoğlunun, bu üç vâhidden birine ircâı ve bazen bu vâhidlerin birbiri içinde karışması mümkün devlet ve idare buluşu da gösteriyor ki, gaye şekillerden ziyade o şekillerin bağlı olduğu ruhlardadır; ve her şey, inanılan ana fikir manzumesinin temel kadrosundan ibarettir.

Devlet ve hükümet nevileri içinde şekil, hiçbir zaman aslî gaye olamaz. Olsa olsa, ruhu aksettiren madde, keyfiyeti aksettiren kemiyet ifâdesi gibi, en lâyık ve uygun şekli belirtir ve sadece bu bakımdan birtakım efrad ve ağyar unsurlarına malik olabilir.

Aslî gayeye, o her neyse, merkezî nüfûz ve selâhiyeti, nefsinin ve keyfinin başıboş âleti sanmayan bir saltanat idaresi bile hizmet edebileceği gibi, bir Cumhuriyet, yahut bellibaşlı bir ölçü ve sistem fikrine malik bir zümre hâkimiyeti, daha kolay ve daha tesirli hizmet edebilir.

Öyleyse derin ve gerçek mümin anlayışıyla İslâm inkılâbında devlet, hiçbir şekle bağlı olmayan, sadece İslâmiyet’in ruh ve ana ölçüler manzumesine zerre fedâ etmez bir intibakla uygun bulunan, mücerret ve umumî daima arayıcı ve yenileştirici kıstastır.

Derin ve gerçek mümin anlayışıyla İslâm inkılâbında devlet, halk kitlelerini, hastasını ona sormadan tedavî eden doktor gibi, istikamet verici müdahalesi; ve ferd, zümre ve sınıf üstü bir hak ve hakikat kutbundan idaresiyle tecelli eder. Bu davanın ulvî tezahür mihrakı olan ve tarih boyunca bir eşi bulunmayan mefkurevî şekli de, –Büyük Doğu İdeolocyası’nın baş taraflarında gösterildiği üzere–, cumhuriyet şeklinin en ileri derecesi saydığımız “Yüceler Kurultayı” ve “Başyücelik” idealidir. Bu ideal, ezel kadar eski ve ebed kadar yeni, sabit ve mutlak temel ölçüye bağlı olarak, insanoğlunun binlerce yıllık tecrübeleri arasında, her şeklin faydalarını toplamış ve zararlarını atmış merkezî hikmet ve hakikat buluşu ile, cihan çapında bir yenilik ve ilerilik hamlesidir.

Müslümanlığı, Müslümanlığın ezelî ve ebedî ruh füshatini sezmeden, ölü klişeler ve posa bilgiler hâlinde temsil etmiş cansız nesillere göre anlayan idrak bedbahtlarının, bize bakıp mürteci ve padişahçı hükmünü  vermeleri bu yepyeni ideal karşısında ne kadar sersemcedir; hep beraber kavrayalım!..

Derin ve gerçek mümin anlayışıyla İslâm inkılâbında devlet, Peygamberler Peygamberine mutlak tâbilik altında, hak hakikat temsilciliğinin kat’i metbuluğunu isteyen, metbuluğu büyüdükçe Hakk’a ve halka tâbiliği terakki eden ve idare cihazını o cemiyetin her sahada en üstün yücelerine teslim eden, büyük, muhteşem ve yepyeni bir mefkûrenin irade ve icra makamıdır.

Salih MİRZABEYOĞLU
Başyücelik Devleti, 3. Basım, s: 185-186-187

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Adımlar Dergisi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et