Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a Arzuhal:
Dün aldığımız bir haberle Avrupa Parlamentosu’nda Doğu Türkistan’ın gündeme alınması hepimizin yüreğine bir nebze su serpmiş oldu.
Gönüllerimiz isterdi ki bu haberin öncülüğünü Türkiye Cumhuriyeti Devleti çekmiş olsun. Cumhurbaşkanımız o gür sesi ile Çin’e: “Doğu Türkistanlı Kardeşlerimizi ıslah kamplarından evlerine dönmesi Türkiye için önem arzeder. Doğu Türkistanlı Kardeşlerimiz huzurlu olmadıkça bizim Çin’le anlaşmamız mümkün değildir!” desinler.
Milyonlarca dağılmış aileye, yüz binlerce bağrı kan anayı, yüz binlerce boyunları bükülmüş babalara, yüz binlerce ailesinden koparılmış kimlikleri ellerinden alınmış yetim ve öksüz çocuklara Türkiye umut olsun.
Daha önce de söylediğimiz gibi biz Türkiye; Doğu Türkistan’a maddî yardım etsin, asker göndersin, silâh yardımı etsin demiyoruz. Sadece Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan 2-3 dakikalık zamanını sarf edip oradaki can suyu bekleyen milyonlarca insanın haklarında en doğru cümleyi kendisine has siyasî üslûbu ile sarf etsin.
Veya -yine o-, dünyaya meydan okuyan tavrı ile, “tarihte harita üzerinde Doğu Türkistan diye bir yer yok, Uygur, Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen diye bir millet yok” desin.
Bizler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Doğu Türkistanlılar olarak devletimizin bizim meselemize sessiz kalmasına çok üzülüyoruz. Bu güne kadar her türlü yasal yollarla devletin bütün yetkili kişilerine başvurularda bulunduk. Hiç bir olumlu veya olumsuz cevap alamadık. Lütfen, bizim Türklüğümüzü, Müslümanlığımızı bir tarafa bırakınız da bizi insan olarak muhatabınız kabul edin.
Binlerce insan defalarca sokaklara dökülerek mitingler, yürüyüşler yaptı, sosyal medyalarda bangır, bangır imdat çağrısında bulundu, sağolsunlar muhalefet partilerin reisleri Meclis’te seslendi Sayın Cumhurbaşkanımızdan çıt yok.
Allah rızası için sesimizi duyun! 2 yıldır evlerinden, ocaklarından, ailelerinden ayrılarak çeşitli işkence kamplarında tutulan kardeşlerimizin bu günlerde Çin’in iç kesimlerinde özel olarak yapılmış olan zindanlara taşınmakta olduğunun haberlerini alıyoruz. Bizim yüreklerimiz dayanmıyor, uykularımız kaçıyor, huzurumuz yok, ağzımızın tadı kalmadı; bizim çağrımıza Cumhurbaşkanı olarak değil, bir insan olarak kulak verin.
Türkiye’ye sığınmış olan Doğu Türkistanlı muhacirlere ikamet belgesi oturma izni verdiniz. Türkiye’ye gelenlerin birçoğu kendi imkânları ile iş yeri açtılar, geçimlerini sağlıyor, kimseye yük olmadan yaşam mücadelesi veriyor. Ama hâlâ ikâmet belgesi olmadığı için iş bulamamış, okula gidememiş kardeşlerimiz var. Bütün bunlardan önemlisi Doğu Türkistan’da hakları bir asra yakın gasp edilmiş olan bir millet yok oluyor, bir ülke, coğrafya üzerinden siliniyor; buna lütfen izin vermeyin, Allah rızası için izin vermeyin. Benim buraya özetle yazmaya çalıştıklarım bir tek benim değil, çevremde gördüğüm sayısız Doğu Türkistanlı kardeşlerimin feryatlarıdır. Allah rızası için feryatlara kulaklarınızı daha fazla tıkamayın…
Nurala Göktürk
6-Ekim-2018 – İSTANBUL