MADEN YATAKLARIMIZI KİMLER SÖMÜRÜYOR?!
Türkiye’de, Karadeniz’de yaklaşık 10 milyar varil üretilebilecek petrol rezervi vardır. Yaklaşık 1,5 trilyon metreküp ki, üç tâne şah denizi kadar büyüklükte doğalgaz rezervi söz konusudur.
ATO’nun (Ankara Ticaret Odası) hazırladığı “Bor ve Ötesi” raporuna göre; Türkiye, tek başına dünya bor rezervi ihtiyacını 500 yıl karşılayabilecek çapta bor rezervine sahiptir.
Sadece Gümüşhâne altın madenleri Türkiye’ye 100 yıl bakacak cevhere sahiptir. Madenlerimizin birkaçını aktaralım;
Altın, krom, alünit, bor, gümüş, linyit,mermer, bakır, civa, manganez, toryum, uranyum gibi 56 çeşit madenimizin olduğunu ve rezeve bakımından dünyada önemli yere sahip olduğumuz görülmektedir.
Örneğin Bor’da dünya lideriyiz.
Altın’da dünya ikincisiyiz.
Ülkemizde 14 milyar ton linyit rezervi var… Sadece linyitin kaç trilyon dolar yapacağını siz düşünün.
Akdeniz’de Yunan, Rum ve İsrail, Kıbrıs ve Ege’den hem petrol, hem de doğalgaz çıkarıyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimiz petrol denizi üzerinde…
Maden yataklarımızı işleten firmalardan bazıları;
– Anatolia Minerals Development (Yahudi sermayesi kontrolündeki Kanada firması),
– Eldorado Gold Corporation (Yahudi sermayesi kontrolündeki Kanada firması),
– Rio Tinto (Yahudi Rothschild’e ait Amerikan firması),
– Odyssey-Ariana (İki İngiliz şirket ortaklığı),
– Stratex (Yahudi sermayesi kontrolündeki Amerikan firması),
– Teck Cominco (Yahudi sermayesi kontrolündeki Kanada firması),
– Froteer Eurasia (İngiltere kontrolündeki Cayman Adaları’na ait şirket),
– Inmet- First Quantum Minerals (Yahudi sermayesi kontrolündeki Kanada firması) gibi yabancı şirketlere madenlerimiz peşkeş çekilmektedir.
Bunlar arasında adıyla sanıyla “yerli” olup da %100 yabancı olan (%99,99 Amerika, %0,01 Kanada) “Yeni Anadolu Madencilik” isimli firmalar da var…
Anadolu’nun yer altı kaynakları Batılı emperyalist-sömürgeci firmalar eliyle yağmalanırken, “Küresel ekonomi”nin “doğu” kanadında yer alan Çin ve Çinli firmaların faaliyetleri de gözden kaçırılmaktadır. Çinli şirketler 80’li yıllardan beri ülkemizde iş almaktadır. İhalelere girerek “yüklenici firma” olarak maden sanayiinde, maden işletmelerinde ihale almaktadırlar. Santral ihalelerine girerek ihale almaktadırlar. Onbinlerce Çinli bu ihaleler sayesinde Türkiye’de çalışmakta, kaynaklarımızdan doğan sermayemiz yabancılara verilirken, “işgücü” potansiyelimiz de “ithal işçi”lerle sabote edilmekte… Bu çerçevede maden ocaklarında çalışan Çinli işçi sayısı hayret verilecek çapta çoktur.
Ülkemizde Özal’la başlayan “yabancı sermaye serbestliği”nin özellikle son iktidar dönemlerinde nasıl bir çapa ulaştığını hayâl etmek gerekmekte…