REVİZYONCULUK ETRAFINDA…
“Mutlak Fikir” revize edilemez. O çağlar üstüdür ve kusursuzdur. Üstelik mutlak vasfında olmayan revizyonist, ona karşı hep noksan kalacaktır.
“Mutlak Fikir” (sözde) revizyona uğrarsa (ki buna revizyon değil, tahrifat denir.) “mutlak” olma vasfını kaybeder. Dinde reformacılığın çelişkisi buradadır.
Teorik olarak “tatbik fikri” revizyona uğrayabilir. Çünkü tatbik fikri “mutlak” değildir. Üstelik değişen şartlar ve ortaya çıkan yeni problemler bunu, yani Mutlak Fikre bağlı olarak “tatbik fikri”ni geliştirmeyi, zorunlu kılar. İslâm dünyasının 5 asırdır beklediği böyle bir anlayış yenilenmesiydi.
Revizyonculuğun Kötüye Kullanılması
Bunun somut örneği, yaşanmakta olandır: Çağın en güçlü fikri, “kurtuluş yolu”, ehil olmayan ellerde tuhaf değişikliklere uğratılmaktadır. Bu değişikliklerden bazıları neredeyse “tatbik fikri”nin “fikri”ni ve “vasıta sistem”in “sistem”ini iptâle kadar varmıştır. Yani bu fikir kasaplarının elinde “tatbik” veya “vasıta” var, fakat bunun “fikir”i veya “sistem”i yoktur.[*]
Fikri iptâle kadar giden “fikirsizlik fikri”, ne yazık ki karşılaşılan tek durum değildir. Ehil olmayan ellerde küçük revizyonlar, büyük cinayetlere sebebiyet vermektedir. Büyük bestekârın BESTE’sinin notaları “küçük değişiklikler”e uğratılmak istenmekte ve bu durum ilk BESTE’nin ahengini bozmaktadır.
Asrî Revizyonculuk
O hâlde revizyon, sadece selefine denk ya da ondan üstün mütefekkirlerce gerçekleştirilebilir. Bu durumda revizyoncu, muhatap olduğu fikrin mimarına denk olduğunu ya da onu aştığını iddia etmiştir. Tek başına “falancadan büyük bir düşünürüm” demek hiçbir şey ifâde etmez. Müddei, bunu eserleriyle ispat etmelidir. Şarlatan kişi, bu ispat yükümlülüğünü bilir. Bu yüzden dolambaçlı yollara başvurur.
Asrî revizyonculuk çelişkilerle doludur. Sahte mütefekkir bir yandan tevazu elbisesini giyerek fikrin ve mimarının üstünlüğünü kabul eder, diğer yandan revizyon maskesi altında tahrifata girişir. (Yani bir taraftan kendi derece düşüklüğünü kabul eder, aynı zamanda üstünlük ya da eşitlik iddiasında bulunur.) Sonuçta giriştiği tahrifat hamleleriyle “kurtuluş yolu”nun karşısında, karşı istikametinde konumlanır.
Diğer revizyonculuk biçimi ise “meselenin, meselenin istediği seviyeden konuşulmaması”ndan istifadeyle hareket imkânı bulur. Fikri anlamak için yola çıkılmıştır; ancak onun seviyesine ulaşmak yerine, onu mevcut seviyeye indirmek, bu şekilde düşük seviyede revize etmek yolu seçilmiştir.
Sonuç aynıdır:
Konumlanılan yer “kurtuluş yolu” değildir.
[*] Bu konuda, mutlak anlamda fikirsizlik mümkün değildir. Ancak sahip oldukları fikir o kadar zayıf, belirsiz, değişken ve tutarsızdır ki; bu tabiri kullanabiliriz.