KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİ MİDİR?
Ülkemiz geneli resmi rakamlara göre kayıtlı 5,5 milyon civarında anaç sığır ve mandamız var. Ve gene resmi rakamlara göre 45 milyon koyun ve keçi anaç hayvan varlığımız var.
Yılda 500 binin üzerinde çeşitli nedenlerden dolayı yenidoğan buzağı kaybı yaşıyoruz. Yılda 4 ile 6 milyon arası, düşük yavru ve yenidoğan kuzu ve oğlak ölümlerimiz var! Bunlara ek olarak erken kesim, hatalı besleme gibi et ve dolayısıyla yem kaybımız var.
Süt satışı maliyetini karşılamadığı için binlerce sığır kesime gidiyor!
Meralarımız peşkeş çekilmiş birilerine; daralmış! Elde kalan meralarımızın ıslah edilmesi gerekiyor.
Her yıl yanlış toprak işleme, hatalı gübreleme, hatalı sulama, erken hasat geç hasat gibi bir dünya ziraî kaybımız var!
Ama bunlar dert mi?
Şu yağmurda, karda, çamurda top koşturan, kışın milyonluk arabaları ile o gece kulübünden bu gece kulübüne yetişmeye çalışan, yazın Hawai, Mayami plajlarında manken kızlarla sıcakta kavrulan, her yurt dışı maçında 5 gol yemeden dönmeyen bu büyük emekçi (!) futbolcu kardeşlerimizin batık kulüplerinin yanında milletin efendisi! köylünün, çiftçinin, çobanın derdi dert midir?
Neyse ki Ziraat Bankası var!
Medya satın almak isteyene bonkörce kredi veren, batan kulüplerin yüklü borcuna sahip çıkan Ziraat Bankası’nın imdada yetişmesi ile müsterih olduk!
Sevgili çok muhterem yöneticilerimiz!
Yukarıda belirtmiş olduğumuz sorunları pekâlâ çözebiliriz, bu geri dönüşümü olmayacak Ziraat Bankası paralarıyla ve dolayısıyla tarımda ve hayvancılıkta atağa geçebilir, ithalatı bitirip hatta ihracat bile yapabiliriz! Tabiî ki sizin derdiniz üzüm yemek değil bağcıyı süründürmek değilse!
Sözü fazla uzatmayacağım ama şunu da bir düşünelim: Üretenin, yetiştirenin emek verenin bir kıymetinin olmadığı yerde “köylü milletin efendisi midir?” yoksa seçilmişlerin, elitlerin kölesi mi?
Ejder Hüseyin ÇETİNKAYA